Şeytanın, hainin oyununa kanmayacağız…
BİR DEVLET YOK EDİLİYOR!
Figen ÖZEN
Bağımsızlık Savaşı’nda “YA İSTİKLÂL-YA ÖLÜM” şiarını bir
pusat gibi kuşanıp, bağımsızlığı için yola çıkan Türk milletinin öyküsünü
anlatır bu filim. Muazzam bir utku ile taçlanan bu destanın sonunda, kanla,
irfanla ve devrimle bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
kurulmuştur.
Günümüzde ise yüz yıl önce yazılan, ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın
önderliğinde Türk milletinin yedi düvele karşı kazandığı zaferle çöpe attığı
senaryo güncelleştirilerek, tekrar milletin önüne konulmaktadır.
Bu sefer GDO’lu boyalarla renklendirilmiş, bir filmin çekim hazırlığı
yapılmaktadır. Senaristi, mali danışmanı, yönetmeni küresel çetelerdir.
Aktörleri ise Öcalan-BDP-KCK-Kandil-Karayılan‘dır. Devletin
rolü bitmiş, filmin devamını küresel şeytanların aktörleri yüklenmiştir. “Büyük
Abi” eline aldığı kan damlayan fırçayı yaldızlı boyaya batırarak, filmin
tanıtımı için şu sözcükleri yazacaktır. “BARIŞ SÜRECİ”
Filmin adı mı? “BİR DEVLET YOK EDİLİYOR!” olacaktır.
*****
Bir terörist, bir bölücü eşkıya, eli kanlı bebek katili Öcalan, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin geleceğine karar verir duruma getirilmiştir. PKK/BDP/KCK
şer ittifakının istekleri gerçekleşmiş, Öcalan muhatap alınmıştır.
Ancak bu muhatap alınma sürecindeki roller değişmiş, Öcalan emir komuta
zincirinin tepesine oturmuştur. Yüz yıllık intikam planı artık devrededir.
Öcalan artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’niin geleceğine karar vermek gibi bir
çabanın içindedir.
Bu süreç iktidarın “BAŞIYIM” dediği, gerek Oslo’ya gerek İmralı’ya gönderilen
ve Başbakan’ın özel olarak görevlendirdiği MİT mensupları tarafından Devlet’e
hazırlatılmıştır.
Küresel çetelerin emirleri yerine getirilmiş, “ÖNDERLİK”in
önü açılmıştır.
****
Devletin tüm imkânları PKK’nın TBMM’deki siyasal uzantılarının ve
tabii ki Öcalan’ın emrine tahsis edilmiştir. Basına sızan İmralı tutanaklarına
göre Öcalan “MİT Operasyonunu önleyerek BAŞBAKAN’ı VATANA İHANETTEN
TUTUKLANMAKTAN KURTARAN” adamdır.
Ve hatta AKP on yıllık iktidarını, kuruluşunu Öcalan’a borçludur. BDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “İmralı mektupları sahiplerine gönderildi.”
demiştir.
Bu mektupların içeriğinden Devlet’in haberi yoktur. BAE gezisinde olan
Başbakan mektupların içeriğini bilmediğini ve bu nedenle konuşmanın doğru
olamayacağını söylemiştir.TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise şaşkın ve suskundur.
Öcalan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne “KIRMIZI KART”
göstermiş ve ve süreçten ihraç etmiştir.
Bölücü başı Kandil, BDP ve Avrupa’ya yazdığı mektuplarda olmazsa olmazlarını
ilan etmektedir.
“Her şey bu iki kişiye bağlı… ÖCALAN ve ERDOĞAN” Financial
Times gazetesinin yorumu eksik ve yanlıştır. Süreç Öcalan’a teslim edilmiş,
ipler bölücü başının eline verilmiştir.
Öcalan bir kez daha Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk milletiyle birlikte kanla,
irfanla ve devrimle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tehdit
etmektedir.
“Bir rejim değişikliği olacak. Başarı yepyeni bir CUMHURİYET
getirecek”
Başarı elde edildiği takdirde kendisinin de dahil herkesin “ÖZGÜR” olacağını
söylemekte, aksi takdirde “50 bin kişiyle bir halk savaşı olacak. Ölen
ölecek.” demektedir.
Görüldüğü gibi Öcalan, küresel çetelerin maşası olan bu cani açıkça bir
“REJİM DEĞİŞİKLİĞİ”nden bahsetmektedir. Bu bir suçtur ve açıkça mevcut
cumhuriyet rejiminin değişeceği ifade edilmektedir. Üstelik bu suça Gazi
Mclis’in ve Devletin de katılım sağlaması öngörülmektedir.
Yüzlerce askerin “DARBE TEŞEBBÜSÜ” ile yargılandığı Türkiye’de bu suça sessiz
kalmak mümkün değildir. Öcalan tutanaklarla ifşa edilen şartlarında bir devletin
yıkım planlarını açıklamıştır.
Bu yazı aynı zamanda hâlâ var olduğuna inandığım “CUMHURİYET
SAVCILARI”na bir suç duyurusudur. Vatana ve Cumhuriyet’e ihanet söz
konusudur.
Bir devlet yok edilmektedir!
Türk milleti erteledikleri bir görevi yerine getirmelidir. Bu milletin her
ferdi “Ben ne yapabilirim?” demeden, “NAMUS CEPHESİ”ni pusat
olarak kuşanmak zorundadır. Yalnız çıktığınızı zannettiğiniz o yolda çiftçi
Ahmet’in, eve temizliğe giden Ayşe’nin, şehit ailelerinin, işçinin,
doktorun,memurun, avukatın ve kısacası tüm Türk milletinin yanınızda olduğunu
göreceksiniz.Çünkü söz konusu vatandır. Şair yeni bir Kuvva-i Milliye Destanı
yazacak ve size seslenecektir…
ONLAR
Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Biz toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokuz. Ordu da,
millet te, devlet te biziz. Biz “NAMUS CEPHESİ”yiz. Biz Türk
milletiyiz. Yılanın başını ezmek ve Gazi Meclis’i aramızda oluşturmak
zorundayız.
“Ne yapabiliriz?” demeyecek, “yapacağız!” diye yola çıkacağız…
Onlar ki uyup hainin iğvâsına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Hayır, şeytanın, hainin aldatmasına uymayacağız…
Sancaklarımızı elimizden
düşürüp, düşmanı meydan da koyup, evlerimize kaçmayacağız. Gerekirse ana, avrat
küfredecek ve Devlet’in başını ezmediği yılanın başını biz ezeceğiz.
Ve bu savaşı biz kazanacak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yok edilmesine,
rencide edilmesine, onursuzlaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Parolamız “NAMUS CEPHESİ”,
şiarımız “YA İSTİKLÂL- YA
ÖLÜM!”dür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını Türk milletinin azim ve kararı
belirleyecektir.
İlk Kurşun