Atatürk’ün özgürlük şarkılarıyla...
GİDEN ADAM
Suay KARAMAN

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’na karanfil bırakmak
ve anma yapmak isteyenlere polisin uyguladığı şiddet, televizyonlardan canlı
yayınlanmıştır. Bunun yanında Ankara’da Dikmen semtinde polisin evlere su
sıktığı, gelişigüzel gaz bombası attığı da televizyonlardan görülmüştür. Bu
görüntüleri izleyen ve devleti yönettiğini sananların henüz akıllarına istifa
diye bir olgu gelmemektedir.
Yapılan bu eylemler, kitleleri birbirine yaklaştırdı, birlikte mücadele
etmeyi öğretti, emperyalizme karşı tutumlarının gelişmesine olanak sağladı,
ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğinin kendine
güvenini yeniden kazandırdı. Ancak herkesin dikkati bu eylemlere yoğunlaşmışken
15-16 Haziran 2013 tarihinde Diyarbakır’da PKK terör örgütünün başı olan caninin
isteğiyle “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”
düzenlendi. Konferansta alınan kararlara göre Güneydoğu Anadolu bölgemizin
Türkiye’den kopartılması kararlaştırılmıştır.
Konferansın, İmralı, Kandil, Ankara, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne
gönderileceği kararlaştırılan sonuç bildirisinde “Kürdistan halklarının
kendi tercihleriyle özerklik, federasyon, bağımsızlık gibi statülerini belirleme
hakkına sahip olduğu” belirtilmiştir. Kürdistan halklarının kendi
kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına
bırakılması konferansta ortaklaşılan bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Bildiride eli kanlı bebek katili Abdullah Öcalan’ın tahliye talebine yer
verilmiş ve uluslararası örgüt ve devletlerin PKK terör örgütünü, terör
örgütleri listesinden çıkartılması gerektiği dile getirilmiştir. Kürdistan
halklarının kendi kimliği ile örgütlenme özgürlüğü, anadilde eğitim ve Kürtçenin
resmi dil olarak kabulü, anayasal güvence altına alınması gerektiği vurgulanan
bildiride, ulusal konferansın da kurulması talep edilmiştir.
Şu anda siyasi iktidar tarafından Güneydoğu Anadolu bölgemizin yönetimi PKK
terör örgütüne bırakılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri ise, hükümetin açılım
görüşmeleri nedeniyle, PKK terör örgütü ile mücadeleyi şimdilik bırakmıştır. Bu
konferans konusunda hükümet ve muhalefetten hiçbir tepki gelmemesinin üzerinde
dikkatle düşünmek gerekmektedir.
Akıllara ‘hükümet ve muhalefet aynı yerden mi
yönlendiriliyor?’ sorusu gelmektedir. PKK terör örgütünün yaptıkları
görmezlikten ve duymazlıktan gelinmektedir.
20 Haziran 2013 Perşembe günü komuta heyetini taşıyan helikoptere, PKK
teröristleri tarafından Hakkâri, Yüksekova’da İkiyaka Dağları’ndan dört el ateş
edilmiştir. Bu haber Genelkurmay Başkanlığı tarafından basına açıklamıştır.
Ancak açıklanmayan ve yurttaşlarımız tarafından bilinmeyen bazı olaylar vardır:
19 Haziran Çarşamba günü Muş’ta çeşitli eylemlere katıldığı gerekçesiyle
yakalanan iki PKK terör örgütü militanı, mahkemede serbest bırakılmıştır. 18
Haziran Salı günü Diyarbakır, Lice Kutlu Köyü’ne gelen PKK terör örgütü
militanları, köy halkını toplayıp propaganda yapmışlar, muhtarın aracını
çalmışlar, köylülerin ziynet eşyalarını da topladıktan sonra kendilerine 40 bin
Amerikan Doları’nın verilmesi için köylülere bir hafta süre vermiş ve
gitmişlerdir.
17 Haziran Pazartesi günü PKK terör örgütü militanları Hakkari, Yüksekova
Kamışlı Köyü’nde yol kesip, otomobilden indirdikleri bir vatandaşı kaçırmıştır.
Aynı gün Van, Özalp Savatlı Köyü, PKK terör örgütü militanları tarafından
basılmış ve muhtarın 30 bin lirası çalınmıştır. 16 Haziran Pazar günü PKK terör
örgütü militanları gündüz saatlerinde Şırnak merkeze bağlı Milli Köyü’nü basmış,
burada yol yapım şantiyesinin iki iş makinesini yakarak, terör örgütünün
propagandasını yapmıştır. İşçilerin cep telefonlarını da çalmışlardır.
14 Haziran Cuma günü Bingöl, Yayladere Yavuztaş Köyü’ndeki orman kesim
işlerinde çalışan işçilerin şantiyesi PKK terör örgütü militanları tarafından
basılmıştır. Bir kamyon, üç jeneratör, on ağaç kesme makinesi, binlerce ton odun
ve çadırlar teröristlerce ateşe verilmiş, iki işçi teröristler tarafından
kaçırılmıştır. Aynı gün PKK terör örgütü tarafından, Şırnak’ta bir askeri
birliğe ateş açılmış ve bir askerimiz yaralanmıştır. 7 Haziran Cuma günü
Diyarbakır, Lice Budak Köyü’nde PKK terör örgütü militanları köylüleri toplayıp
propaganda yaptıktan sonra üç kişiyi kaçırmışlardır.
Siyasi iktidarın uygulamalarını protesto etmek için meydanlara inen vatandaşlara su sıkan, gaz atan ve şiddet uygulayan emniyet güçleri, terör saldırıları karşısında görevlerini yapmamaktadırlar. Siyasi iktidar alanlardaki gençlere acımasızca saldırırken, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bunlar yaşanmaktadır. Başbakan İstanbul’daki olaylar sırasında bir aracın yakılmasına karşı çok büyük bir tepki göstermişti. Ancak bu terör saldırılarıyla ilgili hiçbir tepkisi olmadı. Bu terör saldırılarıyla ilgili ne başbakan, ne bakanlar, ne de muhalefetten bir tek sesin bile çıkmaması ülke bütünlüğünün korunmaması açısından son derece tehlikelidir.
Emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri ne yaparsa yapsınlar, Türkiye
Cumhuriyeti’ni bölmeye, parçalamaya güçleri yetmeyecektir, hepsi deliğe
süpürülüp, gidecektir. Giden adam başbakana yaranarak, bir tarafının kılı olacak
kitlelere değil, vatanı savunacak, mücadele edecek yurtsever kitlelere
gereksinim vardır. İşte bu eylemler, vatan hainlerine karşı, yurtseverlerin bir
araya toplanmasına olanak sağlamıştır. Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün özgürlük
şarkılarının söylendiği bu topraklarda, tartışmasız zafer yine yurtseverlerin
olacaktır…
İlk Kurşun