Palalı satırlı faşizm AKP
AKP’deki Mursi telaşının nedeni?
Sabahattin ÖNKİBAR

Nasıl mı?
.
Tayyip bütün dünyada Mursi’nin ikizi gibi görülüyor da ondan!
Hasan El Benna ile Seyyid Kutup’un fikir babası olduğu kanlı siyasal islam anlayışının bugünkü uzantılarının Mursi ile Tayyip Erdoğan olduğu yönetim tarzları ile ispatlanıp tescil görmüştür. Öyle olunca da özgür dünya kamuoyu ayağa kalkmıştır ki bunun anlamı Türkiye’nin küresel sistemden dışlanma ihtimalidir. Kuşkusuz Erdoğan ile avanesinin Mursi ağıtlarını yakmasında iç kamuoyunu etkilemek ve mağduriyet oluşturup bunu AKP’ye ciro etmek gibi bir bilinç altı çalışması yani psikolojik operasyon da söz konusudur.
Yeşil yargı faşizmi!
Tayyip Erdoğan ile AKP bir gün mutlaka gidecek!
Peki gittiği saat işe nereden mi başlamalı?
Yargıyı ele geçiren malum zihniyeti alaşağı etmekle ve o zihniyetin figüranlarını gerçek adaletin önüne çıkarıp hesap sormakla!
Artık âmâ ve ahmaklar bile farkındadır ki Türkiye’de yargı AKP faşizminin mihmandarı ve hatta fedaisi işlevindedir.
Dürüst ve ilkeli yargıçları tenzih ederiz lâkin yargı sistemimiz topyekün iflas noktasındadır. Bir ülke yargısını düşününüz ki olmayan bir suçu var etmeye çalışsın yani suç icad edip infazlara soyunsun!
Bir ülke yargısını düşününüz ki pezevenk ve kulamparalarla işbirliği yapıp siyasi operasyonlara soyunsun!
Bir ülke yargısını düşününüz ki Habur sürecinde “Pişman değilim, önderliğimizin mesajını getirdim” diyen PKK’lı teröriste sırf siyasi iktidara yaranmak için, “Pişmansın evladım ama farkında değilsin” karşılığını versin!
Bir ülke yargısını düşününüz ki ölen ve gözü çıkarılan silahsız Gezi parkı direnişçilerini bölükler halinde hukuksuz bir şekilde tutuklarken pala ve satır sallayanları bağrına bassın!
Bir ülke yargısını düşününüz ki tek referansı siyasi irade ile malum Cemaatın emri ve çıkarı olsun!
Yok yargısı öyle olan bu ülkeye değil hukuk, kanun devleti bile denmez faşist devlet denir.
Tayyip ‘darbe’ demeyen ABD ile Suud’a niye suskun?
Mısır’daki müdahale bağlamında önüne gelene posta koyup kendince demokrasi dersleri veriyor. Avrupa Birliği’ni açıktan paylıyor ve birliğe darbeci yaftasını yapıştırıyor. İlginçtir herkese gürleyen Tayyip Erdoğan ABD’ye karşı dut yemiş bülbül misalidir ki o ABD Mısır’da darbe oldu ifadesini kullanmaktan ısrarla kaçınıyor.
Aynı tavır Gezi Parkı direnişi sürecinde görüldü yani Erdoğan o hadisede de ABD’yi zerre eleştirememişti.
Sahi neden bu suskunluk?
Söyle Tayyip Erdoğan, ABD haşa kutsal Kur’an mıdır ki her türlü eleştiriden muaf tutuyorsun?
Yoksa seni susturan başka başka şeyler mi var?
Bir başka ayrıntı, Mısır’daki müdahaleyi alkışlayan Suudi’ye Erdoğan’dan tepki yok iyi mi?
Demek ki Erdoğan inançları doğrultusuda değil, gücü yettiğine efeleniyor!
Yuh ulan size!
Yıl: 1991’in Kasım ayı.
Yapılan genel seçimde ANAP ile DYP’nin oy toplamı yüzde 51.
Peki bugün nerede bu yüzde 51?
En önemlisi yüzde 51’lik o siyasi hareketin kadroları nerede, niçin AKP faşizmine karşı zerre bir mücadelenin içinde değiller?.
Bakın bazılarının hâlâ merkez sağ’ın Rabia Sultanı gördüğü Tansu Çiller kotrası ile Yunan adalarında fink atıyor yani yaşananlar zerre umurunda değil, Mesut Yılmaz gibiler de aynı!
Keza adı her zaman merkez sağ’ın kanaat önderi diye anılan pek çok isim kayıplarda!
Sakın muhalefet için mecra bulamıyorlar demeyin, pek çoklarına gelin Ulusal Kanal’da benim programıma çıkın dedim, pıstılar.
Şimdi ben bunlara Vatan-Bayrak-Atatürk-laiklik ve Milli-Üniter devlet bağlamında alayınız bir Aydınlık Gazetesi ile Ulusal Kanal’ın zekatı etmezsiniz desem söyleyin haksızlık mı etmiş olurum?
Barlas’ın İki yüzlülüğü!
Mehmet Barlas yıllar yılı kendini medyadaki demokrasi mücahidi diye sundu! Hangi gerekçeyle mi?
28 Şubat’da andıçlandım diyerek!
İnsaf ve ahlak ile söyleyin bugünkü medya tablosu 28 Şubat’tan bin kere daha rezil değil mi? Sabah-ATV’nin satışından Star’ın gerçek sahibinin kimliğine, Karamehmet medyasının gaspından Doğan Grubu’na verilen vergi cezalarına, Şahenk’in Genel Müdürünü tehditten Turgay Ciner’in Fatih Saraç gibi bir ismi patron vekili olarak künyeye oturtmasına kadar pek çok konuda neden zerre bir eleştiri getirmez? Yahu Barlas’ın kankası Cengiz Çandar bile bu duruma feveran ederken Mehmet Barlas niye susuyor? İktidar yandaşlığı sayesinde her ay cebine indirdiği onbinlerce dolarlık maaşı tehlikeye girmesin diye değil mi?
Bu tabloya rağmen bu ülkede Mehmet Barlas gibiler hâlâ itibarlı gazeteci muamelesi görüyor eyvahlar olsun!