Tayyip'e soru: Bu kadar mı korkuyorsun?
CHP Uşak Milletvekili Av. Dilek Akagün Yılmaz’ın Tayyip Erdoğan’a ve bakanlara vermiş olduğu soru önergeleri Meclis Başkanlığı’nca geri çevrildi...Başbakan’a soru sormak yasak
CHP’li milletvekilinin Başbakan Erdoğan’a ve bakanlara verdiği ‘Gezi Parkı’na ilişkin soru önergeleri, Meclis Başkanlığı’nca geri çevrildi.
CHP Uşak Milletvekili Av. Dilek Akagün Yılmaz’ın Tayyip Erdoğan’a ve bakanlara vermiş olduğu soru önergeleri Meclis Başkanlığı’nca geri çevrildi.
Dilek Akagün Yılmaz konuya ilişkin bir açıklama yaptı ve “Başbakan’a ve bakanlarına verilen soru önergeleri ‘bu soru kişisel, bu soru uzun, bu soru özel yaşama ilişkin’ gibi bahanelerle meclis başkanlığı tarafından geri çevriliyor. Tayyip Erdoğan’a ve AKP hükümetinin bakanlarına soru sormak yasak” dedi.
Yılmaz’ın açıklaması şöyle:
“11 yıllık AKP iktidarının ülke yönetimini faşizme dönüştürdüğünü söyleyen Yılmaz, “Türkiye’de hiç kimse artık bunu inkar etmemektedir. Pırıl pırıl gençlerimizin eli sopalı “kışkırtılanlar” tarafından öldürülmesine göz yuman, göz çıkartan, kafatası kıran ve insanların kendisine karşı toplanacak olma ihtimalinden bile korkarak düğün BASAN, çıplak ve vahşi bir faşizmi yaşıyoruz.
Muhalefetin görevleri engelleniyor
Geldiğimiz noktada, ana muhalefet partisi olarak bırakın yasama faaliyeti yapmayı, muhalefetin asli görevi olan; iktidarı denetleme yöntemleri bile engelleniyor. İktidarı denetleme yollarından birisi olan soru önergeleriyle milletvekillerinin Bakanlıklar’dan, gündeme ilişkin konularda bilgi isteme ve uyarma hakkı yok edilmiştir. Oysa ki denetleme yöntemleri aynı zamanda milletvekillerinin temel görevlerinden birisidir. Ancak, AKP iktidarı milletimize karşı işlediği suçlar kendilerine sorulduğunda cevaplayamayacağını biliyor ve bu yüzden milletin gerçek temsilcileri olan, milletvekillerinin sorduğu sorulara Meclis Başkanlığı tarafından engeller çıkarılıyor, soru önergeleri geri gönderiliyor.
Tayyip Erdoğan’a ve AKP hükümetinin bakanlarına soru sormak YASAK!
Soru önergelerimiz “bu soru kişisel, bu soru uzun, bu soru özel yaşama ilişkin” gibi bahanelerle meclis başkanlığı tarafından geri çevriliyor. 2 yıllık meclis faaliyetlerim süresince, ülkemiz sorunlarına ilişkin verdiğim bir çok önerge cevaplandırılmamış ya da son dönemlerde olduğu gibi geri çevrilmiştir.
Bu engellemeyi muhalefet partilerinin bütün temsilcileri yaşamaktadır. En son 21, 24 ve 25 Haziran tarihlerinde Tayyip Erdoğan’a, Milli Eğitim Bakanına ve İçişleri Bakanına vermiş olduğum önergelerim de uydurma gerekçelerle geri gönderilmiştir.
Üstelik bu üç önerge, Gezi Parkı Eylemleri sırasında yaşanan ve hayati önem taşıyan, Tayyip Erdoğan’ın Kazlıçeşme mitingindeki kışkırtıcı ve tehdit dolu sözleri, Gezi eylemlerine katılan öğretmen ve eğitim çalışanlarının fişlenmesi, forumlara yapılan saldırılar gibi konularla ilgiliydi… İşte, cevap veremeyecekleri için sormama engel oldukları sorular bunlardı.
Bu daha başlangıç mücadeleye devam
Anayasal bir hak ve görev olan Meclisteki iktidarı denetleme yolları, engellendiği gibi yasama faaliyetleri sırasında da muhalefet yok sayılmakta, hatta saldırgan bir tutum izlenmektedir. Geçirmek istedikleri yasaları bizlere rağmen zorla, yeri geldiğinde fiziksel şiddetle geçirdiklerine tüm Türkiye şahit olmuştur. Bilinmelidir ki bizler bu baskılara asla boyun eğmeyeceğiz! Gerçekleri halkımıza açıklamaya, demokratik ve özgür bir Türkiye için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Zaman AKP’ye karşı direnme ve halkın iktidarını kurma zamanıdır.
Zaman mücadelemizin adını koyma zamanıdır! Türkiye Cumhuriyeti, demokratik yöntemleri kullanarak iktidara gelen ama Cumhuriyetin bütün kazanımlarına düşman olan ve intikamcı bir ruh ile hareket eden AKP zihniyeti tarafından İŞGAL edilmiştir! Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçek anlamda çalıştırılmamaktadır. Önümüzdeki tek yol, gerici AKP faşizmine karşı topyekün mücadele etmek ve halkın iktidarını kurmaktır. Laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyeti yeniden inşa etmek hepimizin görevidir. Herkesi bu görevlerinin bilincinde olmaya ve dirençle mücadele etmeye davet ediyorum!”
Dilek Akagün Yılmaz, son olarak Gezi Parkı olaylarının ardından Başbakan Erdoğan’a, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya soru önergesi vermişti ancak soru önergeleri Meclis Başkanlığı tarafından geri gönderildi.
AKAGÜN YILMAZ’IN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A VERDİĞİ SORU ÖNERGESİ ŞÖYLE:
Gezi Parkı eylemleriyle ilgili olarak Kazlıçeşme mitinginde yaptığınız konuşmada okul müdürlerine, göstericilere kumanya gönderenlere ve olaylar sırasında otellerin kapılarını vatandaşlara açan işletmecilere yönelik verdiğiniz tehditkar ve kışkırtıcı mesajlar dikkat çekmiştir.Bu ülkenin Başbakanı olarak düşüncelerini barışçıl ve demokratik eylemlerle hükümete duyurmaya çalışan insanları dinlemek ve anlamaya çalışmak yerine tehditkar bir üslup içine girmeniz dünya ve Türkiye kamuoyunda büyük tepki çekmiştir. Bu çerçevede;
16.06.2013 tarihinde Kazlıçeşme mitinginde Gezi Parkı olaylarına ilişkin yaptığınız konuşmanızda:
“Taksim meydanına 30 bin kumanyayı kimlerin gönderdiğini, kendi otellerinde kimleri barındırdıklarını biliyoruz. Bunların hesabı sorulacaktır” dediniz. Kumanya göndermek ya da otellere yaralı insanların alınması suç mudur?
Polisin orantısız şiddetine maruz kalmış ve yaralanmış vatandaşlara insanlık namına kapılarını açan kişi ve işletmelerden nasıl bir hesap soracaksınız? Polisin orantısız şiddeti sonucu ölümlerin de yaşandığı bu eylemlerde, işletmelerin ve otellerin kapılarını açmayarak ölümlerin daha da artmış olmasını mı tercih ederdiniz?
Kamuoyunu rahatsız eden polisin orantısız şiddet uygulamasından sonra “orantısız şiddet uygulanmış olabilir bunu araştıracağız gerekeni yapacağız” demiştiniz. Kazlıçeşme mitinginde de “Kuzey Afrika’dan döndük içişleri bakanıma dedim ki 24 saat içinde bunlar temizlenecek” diyerek Gezi Parkı’na yapılan 2. orantısız polis şiddeti emrini verdiğinizi kabul ettiniz. Bu bağlamda polisin uyguladığı orantısız şiddetin sorumlusu olan bir Başbakan olarak istifa etmeyi düşünüyor musunuz?
“Sosyal medyada kışkırtıcı paylaşımlar yapanları tespit edeceğiz. araştırıyoruz” diyerek İzmir ve Adana’da yapılan Twitter göz altılarının devam edeceğinin mesajını mı verdiniz? Bu gözaltılar ve yeni yapılabilecek gözaltılar ifade özgürlüğünü engelleyen anti demokratik bir yaklaşım değil midir? İleri demokrasi dediğiniz bu mudur?
Gezi Parkı eylemlerinde gençler ve öğrencilerin de yer almasından sonra, okul müdürlerine yönelik “Ben bu tür okul müdürlerini okullarımın başında görmeyi asla müsaade edemem” sözleriniz ne anlama gelmektedir? Öğrenci ve öğretmenlerle ilgili fişleme ve ardından gelecek cezai yaptırımlar mı planlamaktasınız?
YILMAZ’IN İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER’E VERDİĞİ SORU ÖNERGESİ ŞÖYLE:
Gezi Parkı protestoları sürecinde başta İstanbul olmak üzere birçok şehrimizde Gezi parkı eylemlerinin ardından neler yapılabileceğini tartışmak üzere barışçıl ve demokratik bir hak olarak halk forumları düzenlenmeye başlanmıştır. İstanbul Yeniköy Parkı’nda düzenlenen forum sırasında, aralarında Yeniköy Muhtarı Engin Cevahiroğlu’nun da bulunduğu bir grubun “Rumların peşine takılıp gelmişsiniz buraya, herkes kendi parkına gitsin, burada tencere tava çalmayın” diyerek tehditlerde bulunduğu, yoldan geçen bir araçtan havaya ateş edildiği ve sayıları zamanla artan bu grup tarafından bıçaklarla saldırıda bulunulduğu iddia edilmiştir. Ayrıca bu saldırgan gruptan bazıları yaptıkları saldırıyı sosyal medyada pervasızca açıklamışlardır.
Bu doğrultuda;
İstanbul Yeniköy’deki saldırıyı gerçekleştiren şahısların tespiti için ve Yeniköy muhtarı Engin Cevahiroğlu aleyhinde bir soruşturma başlatılmış mıdır?
Gezi Parkı protestoları sırasında ve son olarak Taksim Meydanı’nda ellerinde karanfillerle, gösterilerde öldürülen gezi şehitlerini anmak için sadece anayasal haklarını kullanan insanlara hukuk dışı ve şiddetle müdahale eden polis, eli bıçaklı saldırgan gruba neden müdahale etmemiştir?
Twitter sayfalarında Yeniköy Parkı’nda gerçekleştirdikleri saldırılara ilişkin hakaret ve şiddet içerikli tweet atan saldırganların sosyal medyadaki kimlikleri tespit edilmiş midir, bu saldırganlar aleyhinde bir işlem yapılmış mıdır?
Bu saldırıyı yapanlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sokağa çıkın sinyali verdiği ve tahrik ettiği kişiler midir? Başbakan’ın nefret söylemi ve saldırgan üslubunun bu olayların meydana gelmesinde önemli rol oynadığını düşünüyor musunuz? Bu konuda Başbakan’ı uyarmayı ve bir önlem almayı düşünüyor musunuz?
YILMAZ’IN MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI’YA VERDİĞİ SORU ÖNERGESİ ŞÖYLE:
31 Mayıs’ta başlayan Gezi Parkı eylemlerinde başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Türkiye’nin her yerinde insanlar demokratik haklarını kullanarak gezi parkında ve ardından bütün Türkiye’de yaşanan hukuk dışı polis şiddetini ve Başbakan tarafından dillendirilen nefret söylemini protesto etmişlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okul müdürlüklerine gönderilen yazıyla bu eylemlere katılan öğretmenlerin ve personelin bildirilmesi istenmektedir.
Bu doğrultuda;
Anayasal hakkını kullanarak, demokratik ve barışçı bir şekilde gösterilere katılan öğretmenler ve Milli Eğitim Bakanlığı personelinin isimlerinin istenmesinin gerekçesi nedir?
Eylemlere katılan eğitim çalışanları ve öğretmenlerin isimlerinin bakanlığa bildirilmesinin istenmesi, sindirme ve korkutmaya yönelik bir fişleme niteliğinde değil midir?
İleri demokrasiyle yönettiğinizi savunduğunuz ülkemizde, sadece anayasal haklarını kullanan insanların fişlenmesi bir hak ihlali değil midir?
Öğretmenlerin ve eğitim çalışanların hukuk dışı bir şekilde fişlenmesi girişimi Başbakan’ın eyleme destek veren okul müdürleri ve öğretmenlerden hesap soracağız sözlerinden sonra mı başlatılmıştır? Hesap sorma şekli nasıl olacaktır?
Tespit edilecek olan isimlerle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılacak mıdır? Yapılacaksa ne tür işlemler yapılacaktır?
Öğretmenler ve eğitim çalışanlarına yönelik fişleme, soruşturma açılması veya cezalandırma yönündeki her girişiminin korku duvarını aşmış halkın daha büyük protestolarına neden olabileceğini düşünmüyor musunuz?”
Sözcü