'Usta bir kıvırmayla Allah ile aldatma'
Doymazlığın sefaleti üstüne
Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Kur’an’ın, “Sakın aldatan sizi Allah ile aldatmasın!” buyruğunun erdirici ihtişamı üzerinde şimdi bir kez daha düşünün.
Aldatma aracı yapılan Allah, Kur’an’ın Allah’ı olamaz. Bütün mesele, bu Kur’ansal tespitin sırrına varmak, gereğini yapabilmektir. Ya gereğini yapar kurtulursunuz ya da savsaklamaya gider belanızı bulursunuz. İslam dünyasının bulduğu gibi…
Evet, dincilik parayı hortumlama fırsatını yakaladığında onun ne dini kalır ne imanı, ne namazı kalır ne niyazı. O mucizeler mucizesi Mâûn suresi neden parayı öne çıkaranların kıldıkları namazların lanetten başka bir şey getirmeyeceğini hükme bağlıyor, hiç düşündünüz mü? Ve neden o mucize sure, kamu mal ve imkânlarını hortumlayanları dini inkâr etmekle suçluyor? Bu sorunun cevabı bilinmeden hiçbir coğrafyada huzur bulmak mümkün değildir. Ben, ‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’ adlı o kıyametler koparan eserimi bunun mümkün olmadığını göstermek için yazdım.
Ben, Mâûn suresinden ruh ve ilham almış bir insan olarak bunları biliyordum ve dincilik ekiplerinde din, iman, haya, merhamet, hakka saygı gibi insanı insan yapan değerlerin aranamayacağında hiçbir kuşkum yoktu. Nitekim zaman bu düşüncemi doğruladı. Ama Atatürkçülük, laiklik, çağdaşlık, özgürlük adına yıllarca nara atmış, bu naralarla servet kodamanı olmuş medya patronlarıyla bazı Atatürk meddahlarının ömür boyu sığındıkları kaleleri hiç tınmadan ve kendi elleriyle birer birer teslim edeceklerini aklımın ucundan geçirmezdim. Bunların en önde gidenleri, ihaleler ve krediler için hatta haram servetlerinde takip ve tacize maruz kalmamak için dinciliğin hizmetkârı olmakla kalmadılar, eski kredi kaynakları Atatürkçülüğe karşı tavırlar sergilemeye başladılar. Yani usta bir kıvırmayla Atatürk ile aldatma modundan çıkıp Allah ile aldatma moduna girdiler.
Mehmet Akif, bu tipi kendine yakışan bir şiir dehasıyla şöyle tanıtıyor:
“Şimdi Allah’a söver, sonra biraz bol para ver,
Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk eder.”
Bir zamanlar mal ve para uğruna bilcümle İslam dışı kişi, akım ve ideolojilere hizmetkârlık eden Karunlar, bir gün geldi, o burun kıvırarak baktıkları İslam’ın en yozlaştırılmış şeklinin ticaretini yapan Mâûn mücrimi riyakârların önünde kulluk arzetmek için sıraya girdiler. Ve sonra, nimetlerini tepe tepe kullandıkları bu ülkenin yarınları için bir şeyler yapmak yerine yeni imkân odaklarının şehvetini okşamak için seferber oldular.
Düşünün, ABD’den yayın yapan CNN International, Taksim Direniş Hareketi’ni canlı yayınla verirken, İstanbul’dan yayın yapan ‘merkez medya’ unvanlı sistemin kanalları penguenlerle ilgili belgeseller, yemek tarifleri ve yaşı geçmişler arasında çöpçatanlık programları yayınlıyorlardı. ‘İnsanlık değerleri’ lügatinde bu tavrın adı nedir?