Biz bu zilleti çekmeye mecbur muyuz?!.
İmamın kayığı!..
Mehmet TÜRKER
“Ben İstanbul’un imamıyım”
Bu duruma göre İmam efendi Başbakanlık koltuğuna oturunca ne oluyor?..
“Türkiye’nin imamı”
İstanbul’un imamıyken söyledikleri vaazdı!..
“Türkiye’nin imamı” olunca ustalaştı, ağzından çıkan her kelime “emir” oldu!..
Geçen yıl 23 Nisan’da bir basamak daha çıktı, koltuğuna oturan çocuğa “demokrasi tüyosu” verdi:
“Şimdi sen ister asar, ister kesersin”
Kendini tarif etti!..
* * *
Türkiye imam zihniyetiyle idare edilirse bugüne kadar yaşadıklarımızın hepsi normaldir!..
İsterse asar isterse keser birinin yaptıklarına, söylediklerine şaşmamak gerekir!..
“Sandık demokrasinin namusudur” diyor ve ekliyor:
“Sandıkla gelen, sandıkla gider, beğenmezseniz sandıkta değiştirirsiniz”
Bunun anlamı nedir?..
“Sandıktan sandığa canımın her istediğini yaparım, kesin sesinizi”
Ve her yerde söylediği şu:
“Her iki kişiden biri bana oy veriyor”
Yani, sıkıysa değiştirin!..
* * *
İçki yasakları!..
Kürtaj cinayettir tehdidi!..
Sezeryanla doğuma sınırlama!..
Üç çocuk, hatta “Allah ne verdiyse… Doğurun doğurabildiğiniz kadar” dayatması!..
Beşiktaş’ta vapurdan çıkan kadınların kıyafetlerine karışma!..
Kızlarla erkeklerin parkta aynı banka oturup sohbet etmelerini uygun bulmama!..
Ve nihayet kız erkek öğrencilerin aynı evde barınmalarını yasaklama atağı!..
Bunlar, “imam zihniyetinin” Türkiye’de egemen olmasıdır!..
Batı eleştiriyormuş, ne gam!..
“Avrupa Birliği Katolik Hıristiyan Birliğidir” diyen Ustanın şimdi AB’ye girmeye çalışması inandırıcı mıdır?..
Batı ne derse desin, van müniti çekti mi akan sular durur, oylar cepleri doldurur!..
* * *
Demokrasi, hak ve özgürlükler…
Bunlar elbette olacaktır!..
Ancak…
İmam efendinin izin verdiği kadar!..
İmam efendinin anlayışı ölçüsünde!..
Demokrasi, iktidarı destekleyenler için sınırsızdır!..
İktidara karşıysa provokasyondur, terördür!..
Kız ve erkek öğrencilerin aynı evde barınmasını imam kafası almaz!..
Devlet idaresini din kuralları çerçevesinin içine almak normaldir!..
* * *
Şunu artık anlamak gerekiyor:
Biz daha ölmeden “imamın kayığına” bindik!..
İmam nereye götürürse oraya gideceğiz!..
Bunun çaresi nedir?..
İlk seçimde sandıktan sandukanın çıkmaması!..
Yani “imamın kayığının” sandığa gömülmesi!..
Tek çare budur!..
Zillet!..
Nusaybin’de terörist sızmalara ve kaçakçılığa karşı yapılan duvar inşaatı durduruldu!..
Çünkü “çözülme sürecine” zarar vermeye başladı!..
PKK yandaşları, PKK kuyrukları Kürtçü partinin militanları ayaklandı!.
Taşlı, sopalı, Molotflu saldırılar, mitingler, protesto gösterileri…
Bu arada Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe de açlık grevine başladı!..
Sonunda ne oldu?..
Duvar inşaatı durduruldu!..
Devlet teslim oldu!..
* * *
Kalekollar yapılıyordu, Kürtçüler istemedi, orada da ayaklanma!..
İktidarın önde gidenleri ağlaşmaya başladı:
“Vallahi de billahi de yeni karakol yapmıyoruz, eskileri onarıyoruz”
“Güvenlik için gerekli, hadi bakalım kışkış…” diyemediler, korktular, çözüldüler, teslim bayrağını çektiler!..
Nusaybin’den gelen askerler, “Artık karakollara Türk Bayrağı asamıyoruz” diyorlar…
Yuh artık!..
Diyarbakır’da “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılı büyük tabela indirildi…
Vali açıklama yapıyor:
“Efendim paslanmıştı, o bakımdan yani”
İktidar bizi bu zillete mahkum etti!..
Onurumuz her geçen gün daha da örseleniyor!..
Biz bu zilleti çekmeye mecbur muyuz?!.
