Gülecek halimiz mi kaldı?
GÜLEN’İ BİTİRMEYE YÖNELİK
2004 MGK KARARLARI
.2004 MGK KARARLARI
.
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Son aylarda, AKP iktidarı ile Gülen Cemaati arasında baş gösteren iktidar savaşı üzerine, Tayyip Bey’in harekete geçerek, maddi ve manevi gücünü sahibi olduğu cemaate ait özel okul ve dershanelerden ve bu okul ve dershanelerde kendilerine dini eğitim de verilerek yetiştirilen ve devletin bürokrasisine yerleştirilen kişilerden alan Gülen Cemaatini bitirmek ve etkinliğini yok etmek amacıyla, özel dershanelerin kapatılması için kararlı bir tutum sergilemesinden sonra, Gülen Cemaati ile AKP iktidarı arasındaki gizli çekişme ve mücadele, iyice aleniyet kazanmış ve her iki taraf karşılıklı söz düellosuna başlamışlar, geçtiğimiz günlerde Taraf yazarı Mehmet BARANSU, Taraf Gazetesinde, AKP iktidarını zor durumda bırakarak, onları, dershanelerin kapatılması konusunda geri adım atmaya zorlamak amacıyla, Gülen Cemaati ile mücadele edilerek, bu cemaati bitirmeye yönelik olarak, 25.Ağustos.2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan ve altında Cumhurbaşkanı ile Başbakan Tayyip Bey ve ilgili AKP’li bakanların da imzalarının yer aldığı, 2004 tarihli Milli Güvenlik Kararlarını yayınlamıştır.
Tayyip Bey; kendi imzasını da içeren bu MGK kararlarının Taraf Gazetesinde yayınlanmasının ardından, uzunca bir süre sessiz kalmış ve bu konuda tek bir kelime dahi sarf etmemiş, onun yerine, kararda imzası bulunan bakanlar ve AKP üst düzey yönetiminden bazı kişiler, Gülen Cemaatini bitirmeye yönelik irtica ile mücadele eylem planı niteliğindeki MGK kararının, Hükumete tavsiye niteliğinde bir karar olup, bağlayıcı niteliğinin bulunmaması nedeniyle, günün koşullarını dikkate alarak, adeta kerhen imzaladıkları bu kararı uygulamaya koymadıklarını, bu kararların, Hükumet tarafından benimsenmeyen ve uygulanmayan, bu nedenle de yok hükmünde kararlar olduğunu savunmuşlardır.
AKP iktidarının uygulamadıklarını ve yok saydıklarını, yok hükmünde olduğunu alenen dile getirdikleri 2004 tarihli MGK kararlarını elde edip Taraf Gazetesinde yayınlayarak ifşa ettiği gerekçesiyle, Taraf Gazetesi ve yazarı Mehmet BARANSU hakkında MİT, MGK ve Başbakanlık tarafından suç duyurularında bulunulmuş ve bu konuda uzun bir süre sessiz kalan Tayyip Bey de, sonunda suskunluğunu bozarak,geçtiğimiz hafta Tekirdağda toplu açılış (!) töreninde yaptığı konuşmasında; Taraf Gazetesinin yayınladığı 2004 MGK kararlarıyla ilgili olarak, “bu bilgileri yandaşlarınıza kimler sızdırdı. Bu belgeleri yayınlamak özgürlük değil vatana ihanettir” diyerek, savcıları, bunun gereğini yapmaya çağırarak, aksi halde onların da suç işlemiş olacaklarını dile getirmiştir.
Bu konu o kadar basit bir konu değildir.
Bir süre sustuktan sonra, meydanlarda kükreyerek, 2004 MGK Kararlarını içeren belgenin yayınlanmasının özgürlük olmadığını,bunun vatana ihanet olduğunu beyan ederek, savcıları göreve çağırıp bu işten sıyrılmak mümkün değildir.
Ortada, 2004 tarihli gizli bir MGK kararının varlığı sabit olup, bu kararın Taraf Gazetesinde yayınlandığı da bir gerçektir.
Milli Güvenlik Kurulunu düzenleyen Anayasanın 118. maddesinde;
“Milli Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur.
Gündemin özelliğine göre Kurul toplantılarına ilgili bakan ve kişiler çağırılıp görüşleri alınabilir.
Milli Güvenlik Kurulu; Devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonun sağlanması konusundaki görüşlerini Bakanlar Kuruluna bildirir. Kurulun, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca değerlendirilir.
Milli Güvenlik Kurulunun gündemi; Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir.
Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Milli Güvenlik Kurulu Başbakanın başkanlığında toplanır.” hükmü yer almaktadır.
Milli Güvenlik Kurulunun işlevine ve yapısına ilişkin yukarıdaki Anayasa maddesine göre, Milli Güvenlik Kurulunda; askerlerin, mevcutları itibariyle, bir ağırlıklarının bulunmadığı, asıl ağırlığın, Başbakan ve ilgili bakanlardan oluşan Hükumet kanadında olduğu anlaşılmaktadır. Milli Güvenlik Kurulunun gündemi de, Başbakan ve onun emrindeki Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak, Cumhurbaşkanınca düzenlendiğine göre, devletimizin milli güvenliği ile ilgili olarak Gülen Cemaatine yönelik olarak, 2004 MGK kararlarının alınmasında, Hükumet’in bir rolünün ve etkinliğinin bulunmadığı savunulabilir mi?
Tabii ki savunulamaz.
Anayasanın 118. maddesinde açıkça; “Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar Bakanlar Kurulunca değerlendirilir.” denilmesine rağmen, Gülen Cemaati ile ilgili olarak alınan 2004 MGK Kararlarının, hiçbir şekilde, Bakanlar Kurulunda değerlendirmeye alınmadığı, uygulamaya konulmadığı ve bu kararların yok sayıldığı yolundaki AKP iktidarınca yapılan açıklamalar karşısında, o tarihteki Bakanlar Kurulu üyeleri, Anayasal bir suç işlemiş olmuyorlar mı?
2004 MGK Kararlarına rağmen, devletin güvenliği ve selameti için kendisiyle mücadele edilecek yerde, sağır sultanın dahi duyup bildiği, herkes tarafından dile getirilen bir gerçek olarak ortaya çıkmış bulunan, iktidarın ve devlet kadrolarının Gülen Cemaati ile paylaşılması, suç değil midir?
Gülen Cemaatıyla mücadele için 25.Ağustos.2004 tarihli MGK toplantısında alınan MGK kararlarının, Hükumet tarafından bir kenara itilerek, dikkate alınmadığı, uygulanmadığı ve yok sayıldığı, Gülen Cemaati ile mücadele edilecek yerde, bu cemaatin mensuplarının devlet kadrolarına yerleştirilerek, Gülen Cemaatinin, adeta iktidar ortağı yapıldığı dikkate alındığında, bugün için, çöp tenekesine atılan bir kağıt çöp haline getirilmiş bulunan 2004 MGK Kararlarının, içeriği itibariyle gizli kalması gereken ve devlet güvenliğini ilgilendiren muteber ve gizli bir belge niteliğini halen korumakta ve sürdürmekte olduğunu ve bu belgeyi temin ederek açıklayıp ifşa edenlerin vatana ihanet ederek, suç işlemiş olduklarını söyleyebilir misiniz?
Tabii ki söyleyemezsiniz.
Tayyip Bey; bu gerçekler karşısında, lütfen bizi gereksiz yere güldürmeyiniz. Zaten, ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle gülecek halimiz mi kaldı?
Bize göre, bugün için, 2004 MGK kararları; sizlere ömür ve içeriği itibariyle açıklanması yasak olan ve hukuken muteber gizli bir belge olma niteliğini çoktan yitirmiş olup, maalesef, hukuken savcılarımızın soruşturma açmalarını gerekli kılacak bir neden kalmamıştır.
İlk Kurşun