İnce, ince ama çok sert konuştu!
Muharrem İnce, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili olarak, "Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum.' dediniz, 'Konuşursam kıyamet kopar.' dediniz, 'Açıklarsam yer yerinden oynar.' dediniz, 'Taraf olmayan bertaraf olur.' dediniz. 'Milyonları evde zor tutuyorum.' dediniz. İşte, burada çok haklıymışsınız. Gerçekten, milyonları evde tutuyormuşsunuz" diye konuştu....
Muharrem İnce çok sert konuştu!
.
Muharrem İnce, "Bu Mecliste AKP hükûmetlerinin yaptığı 12'nci
bütçeyi görüşüyoruz. Katrilyonlar, milyonlar, yatırımlar, paralar, oranlar,
kıyaslamalar hepsi konuşuluyor ama burada insan yok, vicdan yok, derde derman
yok. Bu bütçede insanlık yok, saydamlık yok, hesap verebilirlik yok, geleceğe
dair bir umut yok ve insanımıza mutluluk yok. Bu ülkede naylon çadırda yatan
çocuklar var, evladının mezarına kıvrılıp yatan babalar var. Evlat acısına
dayanamayıp ölen analar var. Sokaklarda sopalarla dövülerek öldürülen, gözleri
çıkarılan gençler var. Bu ülkede kendi ülkesinin gençlerine vicdanlı davranmayıp
başka ülkelerin gençlerine çıkar gözyaşı döken Başbakan var. 'Canım seramikler'
deyip 'canım çocuklar' diyemeyen bir Başbakanımız var" dedi.
"TOMA SUYUNUZ JENİX'Lİ, SPORUNUZ DOPİNGLİ"
"TOMA SUYUNUZ JENİX'Lİ, SPORUNUZ DOPİNGLİ"
Muharrem İnce, "12 yılda ne yazık ki
yüreğinizdeki iç mahkemeyi kaybedip özel yetkili mahkemelerde gizli ama tanıdık
tanıklara, sahte belgelere, sahte rakamlara, sahte başarılara sarılan bir
iktidar oldunuz. TOMA'nız elektrikli, Başbakanınız öfkeli, bakanlarınız şaibeli,
TOMA suyunuz Jenix'li, sporunuz dopingli, Danışmanınız jöleli, televizyonlarınız
penguenli... Gazeteleriniz yalanlı, dış politikanız kavgalı, enerjiniz pahalı,
Valiniz Artema'lı, Bakanınız kınalı, Mahdumlarınız çelik kasalı, Polisiniz
peruklu, hâkiminiz uykulu, düzeniniz korkulu, Sağlığınız paralı, eğitiminiz
sıfırlı, sınavlarınız kopyalı, ihaleleriniz fesatlı, adaletiniz çifte
standartlı" diye konuştu.
"MEĞER SİZ SADECE KARA YOLU YAPMAMIŞSINIZ"
"MEĞER SİZ SADECE KARA YOLU YAPMAMIŞSINIZ"
Muharrem İnce, "Başbakanınız her kürsüye çıktığında bağırıyor,
'Yol yaptık.' diyor. 'Deprem vergilerini ne yaptın?' diyoruz, 'Yol yaptık.'
diyor. 'Milyonlarca dolar borç aldın, ne yaptın?' diyoruz, 'Yol yaptık.' diyor.
'50 milyar dolar özelleştirme yaptın, nerede paralar?' diyoruz, 'Yol yaptık.'
diyor. Meğer siz sadece kara yolu yapmamışsınız, meğer siz ne yollar
biliyormuşsunuz! Sayıştaya yol yapmışsınız, devletin hazinesine yol yapmışsınız,
TOKİ'ye, vatandaşın elektrik parasına, sağlık parasına, Maliyenin vergisine,
halkın sağlığına ne yollar yapmışsınız da bizim haberimiz yokmuş!" dedi.
"...NE DE 90 LİDERİN GİTTİĞİ MANDELA'NIN CENAZESİNE GİDEBİLDİNİZ"
"...NE DE 90 LİDERİN GİTTİĞİ MANDELA'NIN CENAZESİNE GİDEBİLDİNİZ"
Muharrem İnce, "Memleketi yangın yerine çevirdiniz. Çağının
tanığı olan gazetecileri, sanatçıları, bilim insanlarını, aydınları çağının
sanığı yaptınız. Anneleri cezaevlerinin önünde nöbetçi yaptınız, evlat acısına
dayanamayan yürek sahibi yaptınız. 'Yetmez ama evet'çileri bile 'Yetti gari!'
yaptırdınız. bakanların özgül ağırlıklarını sıfırladınız. 'Kayınpeder enişte,
çok para var bu işte' manşetlerini siz attırdınız. 'Dünya lideriyim.' dediniz,
ne idamı engelleyebildiniz ne de 90 liderin gittiği Mandela'nın cenazesine
gidebildiniz. İş ve meslek danışmanlığı icat ettiniz, onları da işsiz
bıraktınız. 'Engellileri bile adam yerine koydum.' diyecek kadar
pervasızlaştınız. Muhalefeti iç düşman, gazeteciyi vatan haini, demokratik
yarışı savaş zannettiniz. Gezi olaylarında 'Talimatı ben verdim.' diyorsunuz da
Uludere'de talimatı kimin verdiğini bir türlü söyleyemediniz. Bu memleketin
sorunu, özgürlük talep eden, demokrasi talep eden Geziciler değil, arkasında
siyasi güç olan yiyicilerdir. Siz bu memleketi insani gelişmişlikte
85'incilikten 92'nciliğe gerilettiniz. Kadın-erkek eşitliğinde 71'incilikten
77'nciliğe gerilettiniz. Toplumsal cinsiyet uçurumu endeksinde 105'ten 135'e,
basın özgürlüğünde 99'unculuktan 154'üncülüğe, kişi başına gelirde 57'ncilikten
63'üncülüğe gerilettiniz. Bunlar yetmezmiş gibi, bir de üstüne üstlük tehdit
ettiniz." diye konuştu.
"GERÇEKTEN, MİLYONLARI EVDE TUTUYORMUŞSUNUZ"
Muharrem
İnce, "Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum.' dediniz, 'Konuşursam kıyamet kopar.'
dediniz, 'Açıklarsam yer yerinden oynar.' dediniz, 'Taraf olmayan bertaraf
olur.' dediniz. 'Milyonları evde zor tutuyorum.' dediniz. İşte, burada çok
haklıymışsınız. Gerçekten, milyonları evde tutuyormuşsunuz. ' Ağacı seven gitsin
ormanda yaşasın.' diye haykırmanıza rağmen kentlerin siluetlerini bozana ancak
küsebildiniz. 'Polis, rejimin teminatıdır.' dediniz, 'demokrasinin bekçisidir.'
dediniz. Polise destan yazdırdınız, polise ikramiye verdiniz. 'Polis durduk yere
kimseyi gözaltına almaz.' dediniz. Şimdi ne oldu da polise 'çete' diyorsunuz?
Ağacın yeşilini savunan çocuklarımız ölürken, gözlerini kaybederken emniyet
müdürünü görevden almadınız da doların yeşiliyle meşgul olan çocuklar gözaltına
alındığında emniyet müdürünü neden gözaltına aldınız? Esnafın yazar kasasını
dilinize dolamıştınız. Para sayma makinasını, çelik kasaları niye
konuşmuyorsunuz? Kendiniz için hayırlı, girişimci evlat; fakir fukaraya kindar
ve dindar evlat öğüdünü verdiniz. Can havliyle olsa, can havliyle camiye
ayakkabıyla girenlere iftira attınız ama camiye cebindeki haram parayla
girilmeyeceğini söylemediniz.
Yıllarca 'Hem Müslüman hem laik olunmaz!' dediniz, ama hiçbir zaman 'Hem Müslüman hem rüşvetçi olunmaz.' diyemediniz" dedi.
"HAMDOLSUN DEMİYORUM, HARAM OLSUN DİYORUM"
.
Muharrem
İnce, "Valimi yedirtmem, bakanımı yedirtmem, müsteşarımı yedirtmem' Doğru
yedirtmediniz ama yetimin hakkını yedirttiniz.
Asgari ücretle çalışan başı açık
bacımın da, sigortasız çalışan başı kapalı bacımın da hakkını haramzadelere
yedirdiniz. Letonya'da çatı çöktü diye başbakan istifa ederken; Türkiye'nin
çivisi çıkmış, kimsenin aldırdığı yok. Sizin üzerinizde ah var, ah; beddua var
sizin üzerinizde! Sizin üzerinizde açlıktan ölen Kübra bebeğin ahı var. Ataması
yapılmayan öğretmenlerin ahı var. Uludere'de bombalanan çocukların ahı var.
'Ergenekon'un kasası' dediniz, cenazesini belediye kaldırdı; Kuddusi Okkır'ın
ahı var. Onuru için intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ahı var. Türkan Saylan'ın
ahı var. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreterinin ahı var. Bu ülkeyi
kuran '2 ayyaş' dediğiniz Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün ahı var. Eskişehir'de
sokak ortasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın, Abdullah Cömert'in
ahı var. Kuruttuğunuz derelerin intikamı var. Kestiğiniz ağaçların, yuvalarını
bozduğunuz kuşların ahı var. HES'lere karşı direndiği için yargılanan Leyla'nın
ahı var. Türkiye; rüşvetle, yolsuzluklarla, para sayma makineleriyle, çelik
kasalarla, ayakkabı kutusundaki dolarla çalkalanırken içinizden bir vicdan
sahibi çıkıp da 'Burada yalan var, burada talan var, burada hırsızlık var,
burada haram var.' diyemedi. Her şey faiz lobisiydi, siz de 'her şey caiz
lobisi'nin üyesi oldunuz ve bunları 'Hamdolsun.' diyerek kapatmak istediniz. Ben
hamdolsun demiyorum, haram olsun diyorum! Haram olsun diyorum! Haram olsun
diyorum!" diye konuştu.
.
.
"O BAKANLARIN FEZLEKELERİNİN BURAYA GELMESİ LAZIM"
Muharrem İnce, "O savcılara buradan sesleniyorum: Meclise bilgi ve belge
gönderecekmiş. Sen kim oluyorsun da Meclise bilgi ve belge gönderiyorsun! Kimi
uyutuyorsun savcı! Sen Meclise bilgi ve belge değil, sen Meclise fezleke
göndereceksin, fezleke! Buraya o fezlekeler gelecek. Seksen dokuz saat geçti.
Olayın üzerinden, seksen dokuz saat geçti. Nerede fezlekeler? O bakanların
fezlekelerinin buraya gelmesi lazım. Başbakana bu bütçeyle harcama yetkisi
veriyoruz yani bu milletin, bu fakir milletin vergilerini, gelirini Başbakana
harcama yetkisi veriyoruz. Başbakan nerede? Nerede? Utanıyor mu, cesareti mi
yok? Neden buraya gelemiyor? Neden burada hesap veremiyor?" dedi.
"DÖVİZ REZERVİNE KUTULARDAKİ DÖVİZLER DÂHİL Mİ DEĞİL Mİ?"
Muharrem İnce, "Başbakan her gün döviz rezervi açıklıyordu. Kutulardaki
dövizler buna dâhil mi değil mi? Bunu bir kere daha açıklasın. Adnan
Menderes'i, merhum Menderes'i dilinizden düşürmüyorsunuz. Menderes diyor ki
çocuklarına: 'Ticaret yapamazsın, benim adımı satamazsın.' Siz Adnan Menderes'in
tırnağı olamazsınız, tırnağı! Tırnağı olamazsınız siz! Siz bunların hiçbirini
yapamazsınız. Bir şey daha söyleyeceğim?Doğru, sana öğretmişler imam-hatipte!
'Haram paraya elinle dokunma, makineyle say.' diye öğrettiler herhâlde, öyle
mi? Öyle mi öğrettiler sana! Öyle mi öğrettiler! Haram, helal, kul hakkı;
bunlar haram... Öğretmediler mi sana! Nerede okudun sen bunları" dedi.
Dha