Meclis'te tezgâhlanan yüzsüzlük




Yüzsüz iktidar!


Mustafa MUTLU
SivriSinekCaz
İstanbul polisi bakan çocuklarının ve bazı bakanların adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlattı; İstanbul Emniyet Müdürü başta olmak üzere bu operasyonu gerçekleştiren ya da “iktidara ihbar etmeyen” bütün polis müdürleri görevden alındı.

Ardından soruşturma Başbakan’ın oğluna sıçradı; savcılar görevden alındı, haklarında onlarca iddia gündeme geldi.


Üçüncü operasyon İzmir’deydi. Polis, sabah saatlerinde İzmir Liman İşletmesi Müdürlüğü başta olmak üzere bazı adreslere baskın düzenleyip üst düzey bürokrat ve işadamı 25 kişiyi gözaltına aldı. Akşamüstü Ankara’dan bir emir geldi ve İzmir Emniyet Müdürü başta olmak üzere 20 polis müdürü ve şefi kızağa çekildi!

 

***
Yani...
Şüpheli konumundaki iktidar... Peşine düşen polisin, savcının kellesini anında koparıyor!


Tam, “Bu nasıl bir yüzsüzlük? Bir iktidar nasıl bu kadar pişkin olabilir?” diyorduk ki, yüzsüzlüğün asıl büyüğünün Meclis çatısı altında tezgâhlandığını duyduk!
 

***
Polisle istediği gibi oynayan AKP, aynı şeyi hâkimlere ve savcılara da yapabilmek için kanun değiştirmeye hazırlanıyor!


12 Eylül 2010’daki referandumla zaten baştan aşağı ele geçirdiği Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki “cemaatçi” kadroyu temizlemek için kurulun tüm yetkilerini Adalet Bakanı’na devretmeyi planlıyor!

 

***
Eğer bu yeni yasa kabul edilirse (ki; edileceğinden kuşkum yok) o zaman HSYK’nın hiçbir fonksiyonu kalmayacak...

Diyelim ki muhalif bir gazeteci olarak benim hakkımda iktidar bir dava mı açtı?


O davaya bakan mahkemenin yargıcı, benim haklı olduğuma mı karar verdi?


Adalet Bakanı hemen bu yargıç hakkında uyduruk bir nedenle disiplin soruşturması açtırıp sonra da tek başna karar verip  gerekeni (!) yapabilecek!


Bir savcı, iktidar partisine yönelik bir yolsuzluk ya da rüşvet dosyası mı hazırlamaya kalktı; kendini yurdun ücra bir köşesinde “tatil” yaparken bulabilecek!

 

***
İşin en ilginci ne biliyor musunuz?
Bu skandalların patlak verdiği ülkeye, hâlâ ve ısrarla “hukuk devleti” deniyor.
Bana göre bu devletin adı artık “ayıp devleti”dir!


ÖLDÜRÜLÜYOR!  
Ergenekon sanığı Prof. Dr. Hilmioğlu’nun sağlık durumu hakkında önceki gazetemde 67 yazı yazdım üst üste... Cumhurbaşkanı’nın, Meclis Başkanı’nın, Başbakan’ın, Adalet Bakanı’nın iletişim bilgilerini yazıp, bu insanlık dramına tepki göstermelerini istedim. 

Bu arada Fatih Hilmioğlu’nun sağlık durumu iyice bozuldu. Koğuş arkadaşı Tuncay Özkan’ın anlattıklarına göre, geceleri duvarda gördüğü oğluyla konuşmaya başlamış...


Bugünkü Aydınlık’ın birinci sayfasında devlet protokolündeki zevatın iletişim bilgilerini bulacaksınız. 


Lütfen siz de bu duyarsız yetkililere ulaşıp, Fatih Hilmioğlu’nun tedavisi için ellerinden geleni yapmalarını isteyin!


Eğer bunu bile yapmazsanız...
Kendinize aydın demeyin!


GÜNÜN SORUSU
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, iktidara yaranma telaşıyla  “AKP-cemaat kavgası” konusunda konuşmuş ve “Bu kavga gençleri dinden soğutur. Gençler, ‘Dindarlık buysa biz yokuz’ derler” demiş... 

Sorum kendisine:
Eğer kavga gençleri bir şeylerden soğutsaydı, evlenen genç kalır mıydı?

Ne olacak şimdi?

Yücel Aşkın ismi sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

Anımsamadıysanız, söyleyeyim:
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin eski Rektörü...


AKP iktidarının on yıl önce kendisine direnen rektörleri etkisizleştirmek için “günah keçisi” olarak seçtiği bilim insanı...


Üniversitenin Genel Sekreteri Enver Arpalı ile birlikte 2005 yılında tarihi eser kaçakçılığı yapmaktan ve ihale yolsuzluğundan tutuklandı.


Enver Arpalı, bu yüz kızartıcı suçlamanın ağırlığını kaldıramadı ve 13 Kasım 2005’te cezaevindeyken canına kıydı! İntihar haberini alan Yücel Aşkın, cezaevinde kalp krizi geçirdi.


Yücel Aşkın’ın yargılandığı davalar, nihayet sekiz yıl sonra bitti ve akıl almaz suçlamalara hedef olan bu bilim insanı aklandı.


Eğer intihar etmeseydi; eminim ki Genel Sekreter Enver Arpalı da bugün aklanmış olacaktı!

 

***
İyi de ne olacak şimdi?
 

Arpalı’nın hayatını, Aşkın’ın bilimden ve üniversiteden uzak geçen yıllarının, kırılan gururunun, lekelenen onurunun hesabını kim verecek?

İster cemaate, ister iktidara yaranma kaygısıyla olsun; “hukuk”tan sapan yargı, katile dönüşür!


Aşkın ve Arpalı olayı da bunun kanıtıdır!


GÜNÜN İSYANI!
Yerli kurufasulyenin kilosu 9 liraya çıkınca, İran’ın tatsız, kokusuz kurufasulyesinin kilosunu 4 liradan ithal etmeye başlamışız... 

İsyanım, bizi kurufasulyeye bile muhtaç hale getiren ama attığı her nutukta “büyüme”den söz eden Başbakan’a:
Bol kurufasulye yemiş bürokratların toplandığı bir odada mahsur kalırsın inşallah!




➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..