Dışişleri ‘Ne duy ne İŞİT’
Onun adı IŞİD! Ne duy ne İŞİT!
Necati DOĞRU

Türk diplomatlar rehin.
Türk şoförler kaçılırdı.
Bunun geçmişi gidiyor, gidiyor; Irak’a “vura vura demokrasi, öldüre öldüre özgürlük, bombalıya bombalıya Pazar ekonomisi getireceğim” diye ABD’nin askeri işgal başlattığı ve Irak’ın bölünmez bütünlüğünü bozup; oradan ABD kuklası bir Kürt devleti çıkartmasına kadar dayanıyor.
Musul’u aldılar.
Tikrit’i düşürdüler.
Kerkük’e yürüyorlar.
Irak Ordusu tenekeden bir ordu olmuş kaçıyor. Kaçarken de 260 yeni zırhlı aracını IŞİD’e teslim ediyor. Irak Ordusu, tek bir silah atmadan kaçtıkça IŞİD güçleri de Bağdat’ı almak üzere hücumdalar. Kendilerine “Tevhid ve Cihat Cemaati” adını veren ve “baş kesen-ciğer çiğneyen-kan akıtan- diplomat kaçıran” diye bilindikleri için ABD işgalinden sonra ikiye çatlayan Irak’ın; ABD çekilip gittikten sonra üçe bölünmesi tehlikesi de doğdu.
Sünniler militanlaştı.
Şiiler de militanlaştı.
Mezhepler vahşi militanlaşma yarışına girdiler. Müslüman’ın, Müslüman’ı boğazlaması yine hızlandı.
* * * *
İslamcı milatanlık!
Irak’ı parçalıyor.
Suriye’yi bölüyor.
IŞİD, milli sınırlar tanımıyor ve Fırat’tan Akdeniz’e kadar uzanan bölgede “Sünni şeriatına dayalı” bir devlet amaçlıyor.
IŞİD, Musul’da vergi topluyor.
Suriye’de petrol kuyusu zaptediyor.
Petrolü rafine ediyor.
Rafine ettiği petrolü Türkiye’de kaçak olarak satıyor. Irak’ın ise bütünlüğü acze düştü. ABD’ye “gel” diye yalvarıyor.
Bomba yağdıran uçaklarınız.
İnsansız hava araçlarınız.
Füze sallayan gemileriniz.
Nerdeler?
Irak Başbakanı çırpınıyor.
Obama, ne duy ne işit oldu.
Irak’ta Barzani Kürtleri ve Talabani Kürtleri de IŞİD’in hedefi içinde tedirginler. Barzani Kürtleri ile Talabani Kürtleri, IŞİD’in Bağdat’ı aldıktan sonraki hedefinin Erbil’in kapısına dayanmak olduğunu biliyorlar. IŞİD’in savaş stratejisini planlayanların içinde Saddam dönemi Irak Ordusu’nda generallik yapmış olanların bile bulunduğundan söz edenler bile var.
* * * *
Türkiye’nin güneyi yanıyor.
Güneyimizdeki devletler bölünmez bütünlüklerini yetirdiler, parçalanıyorlar. Mezhepler vuruşması Irak’ı üçe, Suriye’yi ikiye bölmenin eşiğine geldi ve mezhep boğazlaşması geldi Türkiye’nin güneyine dayandı.
Acı ama gerçek!
Türkiye’nin dışişleri de göstere göstere gelen bu tehlikeyi anlayamadı. Anlayabilseydi önlem alırdı. En azından Musul Konsolosluğu’muza üç-beş helikopter gönderir, diplomatları ve ailelerini IŞİD’in eline düşmeden Anavatan’a getirebilirdi.
Getiremedi.
Onun adı IŞİD.
Ne duy ne İŞİT yaptı.