Cumhuriyet ve Cahiliye
Cumhuriyet’ten Cahiliye’ye
Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Bakalım, bu millet bu yıkımın altından da kalkabilecek mi?
Ülke, Cumhuriyet’ten Cahiliye’ye götürülüyor. Emevî’nin çapsız bir versiyonu olan bu zihniyet, Cumhuriyet’in Kur’ansal gerçeklere tamamen uygun olan devrimlerini, dinleştirdiği Arap gelenekleriyle örselemektedir. Yani bu katranlı dehşet, ‘dindarlaştırmak’ perdesi altında bizi Cahiliye şirkine teslim etmektedir.
Umudumuzu yitirmiyoruz. Yitirmememiz gerektiğini gösteren dayanaklar, gelişmeler var. En önemlisi; bilgi, bilinç ve iman filizleri çok güçlü bir gençlik var. Şimdi onlardan birinin, 14 yaşındaki Cankat Coşkun’un idrak ve iman belgesi gibi duran mektubunu veriyorum.
“14 yaşındayım, Anadolu Lisesi’ne gidiyorum. Cumhuriyet genci olmaktan gurur duyuyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü anlayabilen, doğru yorumlayabilen çok az kişilerdensiniz. Sizi televizyonda gördüğüm ilk anda size hayran kaldım. Sadece Cumhuriyet hakkındaki değil çok farklı konulardaki görüşleriniz ufkumu genişletti. Yıllardır cebini doldurmak isteyen kimseler her konuda yalan söylediler ve en vahimi, dini buna âlet ettiler. İnsanlar, dine eklenmiş uydurmalar yüzünden ya dinden soğudu ya da onların himayesi altına girdi. Cumhuriyete ve Atatürk’e nefret kusan kesimler hep dini kullandılar ve uyuyan kitleleri rahatça kandırdılar. Söyledikleri her yalanla bir puan daha elde ettiler.”
“Hiç kimse Atatürk ve din hakkında doğru düzgün bir açıklamada bulunmadı. Sizden ricam, bilgilerinizi paylaşmanız. Cumhuriyeti ve gerçek dini savunmada şu anda bize yardım edebilecek tek kişi olduğunuzu düşünüyorum.”
Canan Şimşek yazıyor:
“Dün Cumhuriyet Bayramı idi. Her ne kadar çoğu kişinin bilincinde olmasa bile, bugün bu Cumhuriyetin sayesinde özgür ve güçlüyüz. Ben sizin bayramınızı kutlamak istiyorum; çünkü sizin yarattığınız devrimler Atatürk devrimlerinin devamıdır.”
Aliye König Almanya’dan yazıyor:
“Türkiye şu anda işgal altında. Bence siz, Türkiye’ye Allah tarafından gönderilmiş birisiniz. Atatürk de Allah tarafından gönderilmiş biri idi. Atatürk savaş meydanlarında açık savaşlar verdi; siz ise gizli saldırılara karşı savaşıyorsunuz. Ben kendi adıma da Türk milleti adına da sizi gönderdiği için Allah’a şükürler ediyorum. Ne olur, hakkınızı bu millete helal edin!”
Halil Dortkas Norveç’ten yazıyor:
“Sevgili pîrim! Allah bütün Türkiye’nin ömründen alıp sizin ömrünüze katsın! Siz olmasaydı-nız biz bu yobaz dincilerle ilmen, fikren nasıl mücadele ederdik! Bu fani dünyadan çok eren-ler, pirler geldi geçti. Bu bin yılın en büyük pîri tartışmasız sizsiniz. Sizden daha ulu bir pîr görmedim. Daha söylenecek çok şey var ama kısa keseyim. Âlemlerin Rabbi sizi korusun!”