Hangisi Müslüman?
YÜCE VİCDANSIZLAR…

Hakan SÖNMEZ
Tek bir soru. 4 Bakan hakkında Yüce Divan yolu neden kapatıldı? Aslında konuşmaların montaj, belgelerin sahte olduğu söylense dahi komisyon karşısına çıkarılmaları bile gerçeğin bir kanıtı değil midir? Bir bakan komisyon üyelerine “benim suçum yok” demek yerine “beni Yüce Divana göndermeyin” diyorsa, Miting alanlarında “saat aldığımı iddia edemeyen şerefsizdir” diyen bir adam Meclis çatısı altında “hediye vermek de almak da bizde gelenektir” deyip hırsızlığı gelenekle ört bas ediyorsa, “ben ne yaptıysam başbakanın talimatı ile yaptım, ben suçluysam sayın başbakan da suçludur” diyen Çevre Bakanı açıkça Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret ediyorsa. O zaman hangi mantıkla sadece bu 4 bakan günah keçisi ilan edilip yüce divana gönderilmeye çalışılmıştı. Denildiği üzere eğer Zafer Çağlayan gerçekten AK-Saray’a çıkıp Recep Tayyip Erdoğan’ı yüce divana gidersek Bilal Erdoğan da bizimle birlikte yargılanır diyebildiyse, haliyle komisyonun da hırsızlıkla anılan bu 4 bakanı birer melek olarak AK laması gayet normaldir.
Sürekli uyanın artık dediğimiz toplumun bir kesimi var ve bu topluma sormak istiyorum. Bu 4 Bakan Başbakandan habersiz su dahi içemezken nasıl olurdu da hırsızlığı tek başlarına yapacaklarını düşünürsünüz. Size sormak istiyorum Sahte olan hırsızlıkla ilgili belge ve Tapeler mi? Yoksa AKP’nin sizi sahte gözyaşı ve Allah ile kandırması mı?
Sözüm ona Türkiye Dünyanın en itibarlı ve en güçlü ülkeleri arasındaymış. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti itibarını hala korusa da, Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başındakiler daha düne kadar adını dahi duymadığımız Reza Sarraf’ın gibi adamın önüne yatmakla, ayağının paspası olurum demekle itibarımızı beş paralık etmişlerdi.
Şimdi merakla “Yolsuzluk yapan babamda olsa kardeşimde olsa onun kolunu koparırız” diyen atanmış Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dünya tarafından tescillenmiş bu 4 Bakan için yapacağı açıklamayı bekliyorum.
Acaba “Adalet yerini bulmuştur” mu diyecekti, yoksa “Sabrımızı sınamayın” mı diyecekti…
Kimse kimseyi kandırmasın daha en başından beri hırsızlıkla anılan bu 4 Bakanın Yüce Divana gitmeyeceği zaten belliydi. Çünkü Mecliste büyük bir çoğunluğa sahip olan, yargıyı kukla gibi elinde oynatan, emniyeti AKP özel polisi gibi kullanan bir iktidara kim dur diyebilirdi. Kimse dur diyemez… Çünkü bu ülkede savcılık tarafından Bilal Erdoğan’ı ifadeye götürmekle görevli Polislere Bilal Erdoğan’ın koruma Polisleri tarafından silah çekiliyorsa bu ülkede zaten adaletin bitmiştir.
Sayın İçişleri Bakanı Efkan ALA da adeta bu olayı doğrular gibi ortaya çıkarılan bir telefon görüşmesinde ne güzel de diyordu. “Bilal Erdoğan’ı korumak adına gerekirse vurun, gerekirse öldürün…” diye. Evet, hırsızı korumak adına insanları öldürmek bunlar için bu kadar kolaydı. Sözüm ona insandılar, Sözüm ona Rabia’ya, Filistin’e, Mısır’da katledilen insanlara ağlayarak dünyaya vicdanlı olduklarını göstereceklerdi. Peki, o dünya 14 yaşın da öldürülen, katledilen 14 yaşında ki Berkin ELVAN için ne düşünüyordu…
Dip Not.: Görevi süresince bir cumhurbaşkanına tanınan yasal ayrıcalıkları minimum düzeyde kullanan, kırmızı ışıkta beklemek, hastanede kuyruğa girmek, annesinin cenaze törenine sivil plakalı araçla ve benzin parasını kendi cebinden ödeyen. Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde 7 yıllık tasarruf tablosunu ilan eden, 7 yılda Çankaya Köşkü’ne verilen ödenekten toplam 46 milyon TL (46 trilyon lira) tasarruf edip bu parayı Maliye’ye iade eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer mi Müslüman, yoksa Kayıp Trilyon davası ve 17- 25 Aralık sanıkları mı?
İlk Kurşun