Sorumlu bu ülkeyi yönetenlerdir! İktidardır!..
Kan ve gözyaşı var, sorumlu yok!..

“Bölgedeki ilçelerde, mahallelerde hendekler, kanallar kazılması talimatını ben mi verdim?..
Bu döşenen mayınlar kimler tarafından kimin talimatıyla acaba döşeniyor? Bunların talimatını ben mi veriyorum?
Bunlar camilerimizi yakacak kadar ileri gidiyorlar… Bunlar okullarımızı yakacak kadar ileri gitmişlerdir… Bunlar ambulanslarımızı kurşunlayacak kadar ileri gitmişlerdir… Bunların talimatını Tayyip Erdoğan mı veriyor?”
* * *
Bugüne kadar bütün bunların talimatını Tayyip Bey’in verdiğine dair bir iddia duymadık…
Neden üzerine alınıyor?..
Elbette o talimatları Tayyip Bey vermedi…
Ancak…
Biz bunun hesabını kimden, kimlerden soralım?..
Kandil’e gidip terör yuvasını mı basalım?..
İmralı’ya gidip bebek katili Apo’nun yakasına mı yapışalım?..
Bugün ülke kan gölüne dönmüşse, analar kan ağlıyorsa, sorumlusu kimdir, kimlerdir?..
Sorumlu bu ülkeyi yönetenlerdir!..
İktidardır!..
* * *
Tayyip Bey kendi söylüyor:
“Bugün fiili gücü olan bir Cumhurbaşkanı var”
Bu fiili güçten, ülkede oluk oluk kan akmasını önlemesini, anaların gözyaşını dindirmesini beklemek herkesin en doğal hakkıdır!..
Kimse sorumluluktan kaçamaz!..
13 yıldır ülkeyi tek başına iktidar yönetti!..
“Çözüm süreci” dedikleri “çözülme” sürecinde kimler tonlarca patlayıcının depolanmasına göz yummuşsa…
Yollara mayınlar döşenirken rehavet içinde kimler uyumuşsa…
Elbette onlardan hesap sorulacaktır!..
* * *
“Ben mi talimat verdim” diyen Tayyip Bey’in kendi söylüyor:
“Süreçte silah stokladılar”
Silah stoku yapılırken devlet neredeydi?..
Bu durum “aldatıldık” lafıyla geçiştirilebilir mi?..
“Aman süreç bozulmasın göz yumalım”
Hendeklerin kazılması, yolların kesilmesi yeni bir olay değil ki…
Dolmabahçe mutabakatına, teröristlerin yolları kesip kimlik kontrolü yapması, vergi toplaması, sözde mahkemeler kurması, haraç alınmasıyla gelindi…
Bütün bunlar vardı, kalekol inşaatları bile durduruldu…
İş makineleri, kamyonlar yakıldı, işçiler kaçırıldı, baraj yapımları engellendi…
Ama çözülme süreci devam ediyordu…
Sonunda patladı!.
* * *
Bu millet PKK’ya oy vermedi…
Bu millet sizlere oy verdi, “Türkiye’yi iyi yönetin” diye…
Şimdi “Ben mi yaptım, ben mi talimat verdim?” diyerek sorumluluğu üzerinizden atamazsınız!..
Ülke bugün alev alev yanıyor, iç savaş kaygısı yaşanıyor, gencecik vatan evlatları toprağa giriyor, analar kan ağlıyor, ama sorumlu yok!..
Ne yapalım?..
Kandil’i mi basalım, İmralı’ya gidip cani Apo’nun yakasına mı yapışalım?..
Söyleyin ne yapalım?..
Kardeşlik bozulmasın!..
Ülkesini seven herkesin buna çok dikkat etmesi, Türk-Kürt kardeşliğinin bozulmaması için büyük çaba harcaması gerekir…
Şehitlerimizin acısıyla oraya buraya saldırmanın bir anlamı yok!..
Bu, içinde bulunduğumuz durumu daha da derinleştirir…
Provokasyona gelmeyelim, aklımızı başımıza alalım, sonra büyük bir pişmanlık içine düşmeyelim…
Türkiye Esnaf Dernekleri, 2 milyon pankart hazırlayarak bütün Türkiye’deki esnafa dağıttı…
Türk-Kürt yan yana ekmek mücadelesi veren esnafın kardeşliği hatırlatıldı…
Yabancı basın Türkiye için “İç savaş” başlıkları atarken, bu girişim çok önemlidir…
Bütün sivil toplum örgütleri büyük hassasiyet göstererek, üzerine düşen görevi yerine getirmelidir…
İktidarın yapamadığını, sivil inisiyatif gerçekleştirmelidir!..