Hakimler gece saat 3’te sarayda!
CHP
lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay ve Danıştay'a yönelik toplu tasfiye
düzenlemesini sert dille eleştirdi. Hakimlerin gece saat 3’te saraya
çağırıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bir diktatör bozuntusunun tutsağı
olursanız tarih sizi affetmez” ifadelerini kullandı...
Gece 03.00’te hakimler sarayda
CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu...
Yargı bağımsızlığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu "Yargının siyasallaşması en büyük tehlike. Adaletin bağımsız olması gerekir. Aksi takdirde, adalet dağıtmayarak iktidardakilerin sopası işlevini görür. Amaç ne? Niçin Yargıtay, Danıştay üyeleri görevden alınıyor. Yerine başkaları atanacak çünkü yargıyı, yürütme organının emrine almak istiyorlar. Bir yerlerden talimat alacak yargı. Ona göre karar verecek" dedi.
HİTLER DÖNEMİNE BENZETTİ
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından bazı bölümler şöyle:
"Hitler döneminde Hans Michael Frank yargıçlara, şunu söylüyor; verdiğiniz her kararda önce kendinize şunu sorun; benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdin. Şimdi yapılmak istenen benim yerimde saraydaki olsaydı nasıl düşünürdü ben de onun talebi doğrultusunda karar vereceğim. Yargıyı bu hale getirmek istiyorlar. Bu Türkiye için tam bir felaket olur. Darbe dönemlerinde bile yargı ile bu kadar oynanmadı.
Tarih sizi affetmez
Gelen bilgiler iç açıcı değil. Saraydan hakimleri davet ediyorlar. Bazen sabaha karşı 3'te, 4'te. Hakimlere, soru soruyorlar elde etmeye çalışıyorlar. Vicdanı olan hakimlere sesleniyorum. Bir diktatör bozuntusunun tutsağı olursanız tarih sizi affetmez. Bu iş, çay toplama işine benzemiyor. Bu Türkiye'nin demokrasisi, geleceği ile ilgili. Kanuna karşı hile yapılmak isteniyor. Nasıl olsa geriye doğru çalışmaz deniliyor. Yargı kendi güvencesini, siyasetin bütün ayak oyunlarına rağmen korumalı. Aynı çukurun içine düşmemeli. Düşerse lekeyi kimse ayıklayamaz."
Türkiye'nin iradesi 20 milyon dolara satıldı
Kılıçdaroğu, Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabakata ilişkin şunları söyledi:
"20 milyon Dolar'a Türkiye'nin özgürlüğü, iradesi, saygınlığı İsrail'e satıldı. İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini Türkiye tanımış oldu. Bunlar da Müslüman geçiniyor değil mi? Öyle anlaşıldı ki bunlar kendi, ailelerinin çıkarları için yeri geldiğinde Türkiye'yi de satarlar ve sattılar. Tam bir teslimiyet anlaşması."
Gece 03.00’te hakimler sarayda
Yargı bağımsızlığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu "Yargının siyasallaşması en büyük tehlike. Adaletin bağımsız olması gerekir. Aksi takdirde, adalet dağıtmayarak iktidardakilerin sopası işlevini görür. Amaç ne? Niçin Yargıtay, Danıştay üyeleri görevden alınıyor. Yerine başkaları atanacak çünkü yargıyı, yürütme organının emrine almak istiyorlar. Bir yerlerden talimat alacak yargı. Ona göre karar verecek" dedi.
HİTLER DÖNEMİNE BENZETTİ
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından bazı bölümler şöyle:
"Hitler döneminde Hans Michael Frank yargıçlara, şunu söylüyor; verdiğiniz her kararda önce kendinize şunu sorun; benim yerimde Führer olsa nasıl karar verirdin. Şimdi yapılmak istenen benim yerimde saraydaki olsaydı nasıl düşünürdü ben de onun talebi doğrultusunda karar vereceğim. Yargıyı bu hale getirmek istiyorlar. Bu Türkiye için tam bir felaket olur. Darbe dönemlerinde bile yargı ile bu kadar oynanmadı.
Tarih sizi affetmez
Gelen bilgiler iç açıcı değil. Saraydan hakimleri davet ediyorlar. Bazen sabaha karşı 3'te, 4'te. Hakimlere, soru soruyorlar elde etmeye çalışıyorlar. Vicdanı olan hakimlere sesleniyorum. Bir diktatör bozuntusunun tutsağı olursanız tarih sizi affetmez. Bu iş, çay toplama işine benzemiyor. Bu Türkiye'nin demokrasisi, geleceği ile ilgili. Kanuna karşı hile yapılmak isteniyor. Nasıl olsa geriye doğru çalışmaz deniliyor. Yargı kendi güvencesini, siyasetin bütün ayak oyunlarına rağmen korumalı. Aynı çukurun içine düşmemeli. Düşerse lekeyi kimse ayıklayamaz."
Türkiye'nin iradesi 20 milyon dolara satıldı
Kılıçdaroğu, Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabakata ilişkin şunları söyledi:
"20 milyon Dolar'a Türkiye'nin özgürlüğü, iradesi, saygınlığı İsrail'e satıldı. İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini Türkiye tanımış oldu. Bunlar da Müslüman geçiniyor değil mi? Öyle anlaşıldı ki bunlar kendi, ailelerinin çıkarları için yeri geldiğinde Türkiye'yi de satarlar ve sattılar. Tam bir teslimiyet anlaşması."
Grihat
