“Kararname değil Kralname!”
İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal, Kocaeli'nin Karamürsel İlçesi'nde 'Başkanlık ve Referandum Tuzağındaki Türkiye' konulu konferansa katıldı. Kocasakal getireilmek istenen yeni sisteme değinerek, "Parlamenter sistem bizim genlerimizde var" dedi...
“Parlamenter sistem bizim genlerimizde var”
Karamürsel Öğretmenevi'nde düzenlenen konferansta ilk olarak söz alan CHP Karamürsel İlçe Başkanı Şinasi Yazar, "Önümüzde şüphesiz bir referandum var. Bizler bugün itibari ile ilçemizden bu referanduma karşı olan tepkimizi göstermek adına yapacağımız faaliyetlere start veriyoruz. Bu günden itibaren referanduma 'hayır' dediğimizi bütün ilçe halkımıza duyurmak adına başlattığımız kampanyamıza bütün halkımızın desteğini bekliyoruz" dedi.
Ümit Kocasakal ise konuşmasında, yapılmak istenilenin rejim değişikliği olduğunu belirterek, "Şu an yapılmak istenen sistem değişikliği değil, rejim değişikliğidir. Türkiye terör saldırılarının ve büyük bir kaosun altındayken Cumhuriyet ile kavga ederek, Atatürk'le, İnönü'yle Lozan'la kavga ederek, birlik beraberliği sağlayamazsınız. Ülkemizde böyle büyük terör saldırıları varken, Türkiye üretmeyip açlığa gidiyorken, başkanlığı niçin, kimin için konuşuyoruz? Bunun kime faydası var? Başkanlık sistemi ne, parlamenter sistem ne, getirmek istedikleri ne" dedi.
KARARNAME DEĞİL 'KRALNAME'
Başkanlık sisteminin Türk milletine aykırı bir sistem olduğunu dile getiren Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık sistemi Türkiye'ye uymaz. Biz milli mücadeleyi birinci Meclis ruhuyla kazandık. Parlamenter sistem bizim genlerimizde var. Getirilmek istenen başkanlık sistemi değil. Meclis yok, milletvekili yok, Meclisin kanun çıkarma gibi bir durumu yok. Meclis denetimi yok, müzakere yok. O zaman neye yarayacak o Meclis?
En iyisi kapatsınlar, milletin parasını boşuna maaş olarak vermesinler. Bu tasarıya göre hukuki denetim de yok. Her şey kararname, ben ona artık kararname değil 'kralname' diyorum. Kanun hükmünde çıkartılan bir kralname diyorum. Padişah demek bile yanlış. Yemin ediyorum size, 1876 Kanun-i Esasi'nden daha geride. Vallahi Abdülhamit'in bu kadar yetkisi yoktu. Ve biz şu anda Atatürk'e dahi verilmeyen yetkileri konuşuyoruz.
Atatürk'e dahi meclisi fesih yetkisi verilmedi. Bunun nedeni Atatürk'ün bir fani oluşu ve yarın ölecek bir kişiye nasıl olur da böyle büyük yetkiler verilebilirdi. Bu kadar büyük bir gücü nasıl yönetecektir. Unutmayın ki adalet hepimize bir gün lazım olacak, tek başına her şeyi yönetmek imkansız bir şeydir."
Ümit Kocasakal ise konuşmasında, yapılmak istenilenin rejim değişikliği olduğunu belirterek, "Şu an yapılmak istenen sistem değişikliği değil, rejim değişikliğidir. Türkiye terör saldırılarının ve büyük bir kaosun altındayken Cumhuriyet ile kavga ederek, Atatürk'le, İnönü'yle Lozan'la kavga ederek, birlik beraberliği sağlayamazsınız. Ülkemizde böyle büyük terör saldırıları varken, Türkiye üretmeyip açlığa gidiyorken, başkanlığı niçin, kimin için konuşuyoruz? Bunun kime faydası var? Başkanlık sistemi ne, parlamenter sistem ne, getirmek istedikleri ne" dedi.
KARARNAME DEĞİL 'KRALNAME'
Başkanlık sisteminin Türk milletine aykırı bir sistem olduğunu dile getiren Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık sistemi Türkiye'ye uymaz. Biz milli mücadeleyi birinci Meclis ruhuyla kazandık. Parlamenter sistem bizim genlerimizde var. Getirilmek istenen başkanlık sistemi değil. Meclis yok, milletvekili yok, Meclisin kanun çıkarma gibi bir durumu yok. Meclis denetimi yok, müzakere yok. O zaman neye yarayacak o Meclis?
En iyisi kapatsınlar, milletin parasını boşuna maaş olarak vermesinler. Bu tasarıya göre hukuki denetim de yok. Her şey kararname, ben ona artık kararname değil 'kralname' diyorum. Kanun hükmünde çıkartılan bir kralname diyorum. Padişah demek bile yanlış. Yemin ediyorum size, 1876 Kanun-i Esasi'nden daha geride. Vallahi Abdülhamit'in bu kadar yetkisi yoktu. Ve biz şu anda Atatürk'e dahi verilmeyen yetkileri konuşuyoruz.
Atatürk'e dahi meclisi fesih yetkisi verilmedi. Bunun nedeni Atatürk'ün bir fani oluşu ve yarın ölecek bir kişiye nasıl olur da böyle büyük yetkiler verilebilirdi. Bu kadar büyük bir gücü nasıl yönetecektir. Unutmayın ki adalet hepimize bir gün lazım olacak, tek başına her şeyi yönetmek imkansız bir şeydir."
Yeniçağ