Tayyip'in teorisi nasıl bir anda çöpe atılabildi?..
Merkez Bankası'nın dünkü kararını şaşkınlıkla karşıladığını ifade eden ekonomist İbrahim Kahveci, "Meydanlarda Millete sunulan teori nasıl bir anda çöpe atılabilirdi. Oysa bu teori Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teorisiydi." dedi...
Tayyip Erdoğan'ın
teorisi nasıl bir anda çöpe atılabildi?
Merkez Bankası, piyasaların merak içinde
beklediği faiz kararını açıkladı.
Karar göre Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini yüzde
8,25'ten yüzde 10,25'e yükseltti...
Ekonomist ve Karar yazarı İbrahim Kahveci, bu karara ilişkin
şaşkınlığını aktardığı bugünkü yazısında Erdoğan'ın teorisinin de bir
anda çöpe atıldığını yazdı.
"Faiz bir maliyettir. Ülkemizde toplam kredi hacmi 3,5 trilyon liraya
ulaşmıştır. Bu yılın ilk 7 ayında kredilere ödenen faiz tutarı ise 172
milyar liradır" diyen Kahveci, "Basit bir düşünce ile ifade edelim:
Şirketler faaliyetlerine faiz maliyetini ekleyerek ürün veya hizmet
sunmaktadır.
Bu açıdan bakınca, faizi düşürdüğümüzde maliyetler de
düşmektedir. Böylece enflasyon da düşüş göstermektedir" ifadelerini
kullandı.
"Evet, teori buydu. Enflasyonu düşürmek için faizlerinde düşürülmesi
gerekiyordu. Ama olmadı" ifadelerine yer veren Kahveci, aksi
görüştekilerin topluma hain faiz lobicileri olarak sunulduğunu, faiz
artırmak ile hainlik arasında baskı oluşturulduğunu kaydetti.
Merkez Bankası'nın kararının kendisini
oldukça şaşırttığını aktaran Kahveci şunları yazdı:
"ERDOĞAN'IN TEORİSİYDİ"
Meydanlarda Millete sunulan teori nasıl bir anda çöpe atılabilirdi. Oysa
bu teori Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teorisiydi.
Millet bu teori üzerinden yıllarca bir maliyet ödüyor. Sabırla bu
teorinin güzel ve mutlu sonuçlarını bekliyordu.
Ne oldu teorimize?
Nasıl bir anda tam tersi istikamete döndük?
Şimdi Millete bunu kim izah edecek?
Kim faiz lobicisi oldu?
Bir noktayı açıklayalım: Merkez Bankası bu kararı kendisi almış olabilir
ama laf dinleyerek almıştır. Çünkü bir önceki Merkez Bankası Başkanı
“Laf dinlemedi” diye görevden alınmıştı.
Laf dinlendi ise, faize karşı olan irade nasıl olurda faiz yükselişine
onay vermiştir?
***
FATURAYI KİM ÖDEYECEK
Şimdi olayı tersten izah edelim
Ortalama kur (Dolar ve euro) yılbaşından bu yana yüzde 32 artış
gösterdi.
Ama önce şu noktayı unutmayalım: Yılın ilk 7 ayında faiz maliyeti 172
milyar liraydı.
Evet, yeniden döviz hesabına dönelim.
Dış borç 430 milyar dolar
Hazine garantileri 150 milyar dolar
7 aylık ithalat 115 milyar dolar
Kur artışı nedeniyle dış borçta TL bazında artan maliyet 860 milyar lira
Hazine garantili projelerde artan maliyet 300 milyar lira
İthalatta artan maliyet 230 milyar lira
Kısaca kur artışının ekonomiye maliyet toplamı 1 trilyon 390 milyar
lira.
Acaba sizce hangi rakam büyüktür?
172 milyar liralık faiz maliyeti mi,
yoksa 1,4 trilyon liralık kur maliyeti mi?
(Not: Elbette kur maliyetinin bütünü bu yıl ödenmeyecektir ama yine de
borç ve hazine garantilerinde en az 1/10 oranı uygulanabilir. Bu tutar
bile faiz giderinin 2 katı üzerindedir)
İşte bir teori ile topluma yükletilen maliyet bu aradaki fark olsa
gerek. Veya asıl soruyu soralım: Bu faiz&enflasyon teorisi ile
ortaya çıkan maliyetin faturasını kim ödeyecek?
"YANLIŞLARIN FATURASINI KİM ÖDEYECEK"
Bunu kendimize bir kez daha soralım.
Herkesin bildiği sarmalı MB’nin nihayet idrak ettiğini mi düşünüyoruz?
Hiç sanmıyorum.
Parasal ve kredi genişlemesi ile negatif faizin de etkisi ile bu
yaşananların olacağı zaten belliydi. Bunu herkes biliyordu. O zaman
neden Merkez bekledi ve gerekli adımı zamanında atmadı?
Burada bir önemli nokta daha var: Yanlış kararların faturasını Millet
sineye çekiyor ve siyasete ödetmiyor. Hali ile siyasette her türlü
deneme yanılma yöntemi kullanılabiliyor. Sonra da çark edilebiliyor.

