"Bugün yaşanan SKANDALLAR Susurluk'tan beter"
Öztrak, “Bugün yaşanan her bir skandal, 1996’da kamyon kasasında patlayan, Susurluk skandalından çok daha beter. Bugün ortada ne işletilen bir yargı süreci ne işleyen bir parlamento denetimi ne de birkaç istisna dışında skandalları yazıp çizebilen bir medya var. Erdoğan şahsım hükümeti ve bu ucube sistem, eski Türkiye diyerek istiskal ettikleri 1990’lara bile artık rahmet okutuyor.” dedi...
"Bugün yaşanan her bir skandal Susurluk'tan beter"
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel
Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi...
Faik Öztrak'ın açıklamaları şöyle oldu:
Lojistik ikmal esnasında, Helikopter palinin çarpması sonucu şehit olan
askerimiz, Eyyüp Gergin’e Allah’tan rahmet, Kederli ailesine sabır,
Milletimize baş sağlığı diliyoruz.
Akçakoca İlçe Müftüsü koltuğunda oturan Bir kendini bilmez hadsiz, Güya
bir devlet görevlisi, Bu ülkenin asli unsuru olan bazı yurttaşlarımıza,
Kaybedilmiş topraklarımızın aziz hatıralarına, Hem de cami minberinden,
Ağır ve kabul edilemez hakaretler etti. Bu Müftü, bu makama layık değil.
İlk Diyanet İşleri Başkanımız Rıfat Börekçi’nin, Milli ruh ve imanının
yanından bile geçmemiş bu şahıs, O koltukta bir dakika dahi oturamaz.
Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin, Hele hele maaşını milletin ödediği,
Devlet memuru makamını işgal eden birinin, Toplumu bölmeye ve
parçalamaya yönelik sözlerini, Kin ve nefret kusmasını asla kabul
etmeyiz.
Bu adam hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın soruşturma
başlatması, Açığa alması yetmez.
Savcılar bu kendini bilmez hakkında Halkı kin ve düşmanlığa sevk
etmekten, Derhal yasal işlem başlatmalıdır. Devlet olmanın gereği budur.
Türkiye bir mafya elebaşının ifşa ve itiraflarını Tefrika halinde
izliyor.
Mafya-Siyaset-Ticaret ekseninde patlayan kanalizasyondan,
Ortalığa tahammül edilemez kokular saçılıyor.
İddialar korkunç, Saray sosyetesine mensup birçok kişi zan altında…
Türkiye’ye yönelik uyuşturucu rotaları, Kolombiya’da ele geçen
kokainler, Venezuela üzerinden gelen uyuşturucular,
Mafya-Siyaset-Ticaret şeytan üçgeni, Faili meçhul cinayetler, Ve
bunların faillerine ilişkin yeni iddialar var.
Uğur Mumcu’nun katledilmesiyle ilgili, Ortaya atılan iddialar yenilir,
yutulur cinsten değil. Bu çürük duvardan çekilmesi gereken hangi tuğla
varsa, Artık o tuğla çekilmelidir.
Memleket, memleket olmaktan çıkmış.
“Narcos” setine dönmüş. Mafya konuşuyor, Ama asıl konuşması gerekenler
susuyor. Adalet Bakanı susuyor. Bağımsız ve tarafsız yargı susuyor.
Cumhuriyet Savcıları susuyor. Havuz medyası susuyor. Bir İçişleri Bakanı
konuşuyor, O da milletvekillerini zan altında bırakıyor, TBMM Başkanı
susuyor. Ama en önemlisi; İşler iyi giderken “Bu ülkede her şeyin
sorumlusu benim ben” diyen Erdoğan’ın Şimdi gıkı çıkmıyor.
Hiçbir şey
yokmuş gibi “Dördüncü yargı paketi yolda” masalları anlatıyor.
Fakat bugüne kadar açıkladığı her pakette Yargıda işler düzelmeyi
bırakın, Hep daha kötüye gitti. İnsan sadece konuştuklarından değil,
Sustuklarından da sorumludur. Hele hele böyle dönemlerde, Konuşması
gerekenler susarsa, “Sükût ikrardan gelir.” Ucube tek adam vesayet
rejiminin düğmesine basıldığından beri, Ülkemizde; Hukuk devleti yok
hükmünde. Yargı, etik, ahlak iflasta…
Siyasi keyfilik tavanda…
Pudra şekerleri beslemelerin burnunda…
“Venezuela peyniri” ise yandaşlar arasında pek revaçta. Tekirdağ’daki,
Edirne’deki, Kırklareli’ndeki, Balıkesir’deki, Kars’taki Hasılı ülkedeki
yerli ve milli üreticilerden almak yerine 11 bin kilometre uzaktaki
Venezüella’dan peynir almaya kalktılar. O da toz çıktı.
Son Başbakan’ın
oğlu Venezüella’ya yardım için, Test kiti ve maske götürmüş. Gittiği
dönemde, Türkiye’de günlük vaka sayıları 15 bin 755.
Venezüella’da 317. Filistin’de ise 1.329. Venezuela’ya maske ve test
kiti taşıma görevini Oğlunuza kim verdi? Resmi heyetle Venezüella’da
nasıl denk geldi? Madem, bir yardım yapılacaktı, Vaka sayısı
Venezuela’nın dört katı olan Filistin’e yardım etseydiniz ya.
Aziz
milletimiz bu yapılan açıklamalardan “Mutmain” olmamıştır. Memleketteki
bu hazin tablonun sorumlusu bellidir. 20 Temmuz sivil darbesinin
ardından başlayan otoriterleşme süreci, Devleti tahrip etmiştir. “Devlet
güvenliği” diyerek, Hukuk güvenliği yok edilmiştir.
Rahmetli Uğur Mumcu’nun yıllar önce dediği gibi; “Bir ülkede devletin
güvenliği ile Hukukun güvenliği eş anlamlıdır. Devlet güvenliği adına,
Hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması, Demokrasi ve hukuk devleti
için, İleride onarılamaz yaralar açar.”
İşte bugün Türkiye’de olan da, tam budur.
Bu ucube vesayet sistemi, bu
tek kişi rejimi, Hukuku katlediyor. Bu ucube düzende, Kurumlar çöküyor.
Hak, Hukuk, Adalet çöküyor. Ahlak, edep, adap çöküyor. Liyakat çöküyor.
Tüm bunlarla beraber de, Bir zamanlar dünyada yükselen yıldız olan bir
ekonomi çöküyor. Millet aşını, işini, varını-yoğunu yitiriyor.
Ne güzel söylemiş Mehmet Akif: Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu,
Gelir de adli ilahi sorar Ömer’den onu. Sayın Erdoğan, 19 yıldır bu
ülkeyi yöneten sizsiniz. Olan bitenin hesabını vermesi gereken de
sizsiniz. Bu anlatılanlar karşısında hiçbir şey yapmayıp susuyorsanız,
Siz de sorumlusunuz. Ortalığa saçılan korkunç iddiaların üstü, Beka
hamasetiyle kapatılamaz.
Esas bunların üzerine gidilmemesi devletin bekasını tehlikeye atar.
Bugün devletimizi ve demokrasimizi korumak için, Yapılması gerekenler
bellidir: Hukuku işletmek. Adaleti çalıştırmak. Millet iradesinin
tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni devreye sokmak. Sandığı
milletin önüne getirmek.
Türkiye bağırsaklarını ancak bu şekilde
temizler. Çürük duvarlardaki tuğlalar Ancak böyle yerle bir edilir.
Erdoğan ve Adalet Bakanı bu saatten sonra suskun kalamaz. Yargı ve
Cumhuriyet Savcıları suskun kalamaz.
Mayfa-Siyaset-Ticaret ekseninde, Ortalığa dökülen bu iddiaları
araştırmak için, Cumhuriyet Savcıları derhal harekete geçmelidir.
Siyasetle ilgili kirli iddialar, Mutlaka Meclis’te soruşturulmalıdır.
Bu
iddiaları TBMM’den kaçıranların, Milletin iradesine saygısı yoktur.
Siyaset pisliğe bulaştığında Bunun temizliği öncelikle, Millet
iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Siyaset
kurumu tarafından yapılmalıdır.
Bu çerçevede bir Meclis Soruşturma Komisyonu Derhal kurulmalıdır. Şahsım
Hükümeti Rejimi, Meclis’in Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve bakanlardan
hesap sormasını Adeta imkânsız hale getirmiştir.
Soruşturma açılmasını
istemek için bile Yeni Anayasa’ya göre Meclis üye tamsayısının salt
çoğunluğuna Yani 301 imzaya ihtiyaç var.
Bu nedenle TBMM Başkanı, Parlamentodaki grupların başkan vekillerini
davet etmeli, Ve Meclisin inisiyatif almasını sağlamalıdır. Son olarak
tüm bu olayların göbeğindeki İçişleri Bakanı, Bir milletvekilinin bir
suç örgütü lideri tarafından, “Ayda 10 bin dolar maaşa bağlandığını”
iddia etmiştir.
Milletvekillerini zan altında bırakmıştır.
TBMM Başkanı derhal İçişleri
Bakanını çağırmalıdır. Bu konuda kendisinden bilgi almalı, Ve gereğini
yapmalıdır. 600 milletvekilini zan altında bırakan bu iddia, Öyle orta
yerde kalamaz. Tekrarlayayım; Bugün yaşanan her bir skandal, 1996’da
kamyon kasasında patlayan, Susurluk skandalından çok daha beterdir.
Susurluk kazasından; 4 gün sonra dönemin İçişleri Bakanı hakkında
gensoru verilmişti. 5 gün sonra bakan istifa etmiş, 8 gün sonrada
soruşturma başlatılmış, 9 gün sonra TBMM’de Araştırma Komisyonu
kurulmuştu.