Zorbalar kalmaz gider, yepyeni bir güneş doğar...
Bugün işçinin, emekçinin bayramı 1 Mayıs. İşçiler, emekçiler, ezilenler açlığa, yoksulluğa sömürüye karşı alanları dolduracak. Doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkenin dört bir tarafındaki kutlamalarda savaşsız, sömürüsüz bir dünya talebi dile getirilecek...
Gün gelir zorbalar kalmaz gider, yepyeni bir güneş doğar
Krizle boğuşan, hakları elinden alınan, yaşam tarzlarına müdahale edilen yüz binler bugün alanları, meydanları dolduracak. Toplumun tüm kesimleri alanlarda aynı çığlığı yükseltecek; insanca bir yaşam istiyoruz. Emekçilerin, kadınların, öğrencilerin, emeklilerin yükselttiği bu çığlık Kars’tan Edirne’ye, Mersin’den Sinop’a, Diyarbakır’dan İstanbul’a her yerde yankılanacak...
Bu, salgın sonrası kitlesel kutlanacak ilk 1
Mayıs. Ezilenler salgın boyunca öfke biriktirdi. Halkın temel sorunu
krizken iktidarın sermaye ile kurduğu rant ilişkisi gelir
adaletsizliğini daha görünür kıldı. Her sektörde emekçiler ciddi gelir
kayıpları yaşadı, işsiz kaldı. Fabrikalarda ise tam tersi bir durum
yaşandı. Özellikle tekstil ve metal sektörü yurtdışında faaliyetlerin
yavaşlamasını fırsat bilerek çarkları daha hızlı döndürdü. Kapitalistler
her ay kârlarını katladı, rekor üstüne rekor kırdı. Üretilen
zenginlikten ise emekçilerin payına düşen çalışma koşullarının
ağırlaşması oldu. Salgına rağmen çalıştırılmaya devam eden emekçiler
virüsle mücadelede yalnız bırakıldı. Buna rağmen aşıya en son ulaşan da
yine emekçiler oldu.
İktidar ekonomi yönetimini emeğin
değersizleştirilmesi, sermayenin zenginleşmesi üzerine kurdu. Döviz
kurundaki şokların faturasını da emekçiler ödedi. Kıdem tazminatını
kaldırmaya yönelik girişimlerde bulunuldu, grevler fiilen yasaklandı,
işverenlerin emekçileri tazminatlarını ödemeden işten çıkarması sınıfın
yeni salgını haline dönüştü.
Toplumun adalete, demokrasiye olan
ihtiyacı da bu süreçte yakıcı şekilde hissedildi. Gerçekleri yazan
gazeteciler, okulunu savunan öğrenciler, şiddetin önünde duran kadınlar
tutuklandı. Milyonların mirası Gezi, siyasi yargılamalarla hapsedilmek
istendi. Çocuklar tarikatların cenderesine atıldı. Bugün alanlardan bir
çağrı yayılıyor: Reddetmenin, değiştirmenin çağrısı.
***
Yasaklar korkunun sonucu
Yurdun her yerinde mitingler düzenlenirken toplumun ses çıkarmasından
korkan iktidar yasaklama girişimlerinden vazgeçmiyor. AKP iktidarı
Taksim’i 2013 yılından bu yana kutlamalara açmazken bu yıl büyük işçi
havzalarından Gebze’de de kent meydanı kapatılmak istendi. Özellikle
metal sektöründe faaliyet gösteren fabrikaların bulunduğu Gebze’de
işçiler uzun süre 1 Mayıs hazırlığı yaptı. Kitlesel eylemlere tanık
olunan Gebze’de DİSK, KESK, Türk-İş sendikalarından oluşan Sendikalar
Birliği adres olarak kent meydanını gösterdi. 1 Mayıs’a çağrı için
yapılan çalışmalar da halktan yoğun ilgi gördü. 3 büyük ilden sonra 1
Mayıs’ın en kitlesel geçtiği yer olan Gebze’de bu yıl katılım çok yüksek
olacağı genel bir kanı haline dönüştü. Ancak kaymakamlık Şeker
Bayramı’nı gerekçe göstererek yasaklamaya kalktı. Sendikalar ve siyasi
partiler kararlı bir duruş sergiledi. Alandan vazgeçmeyeceklerini ve 1
Mayıs’ın kent meydanında kutlanacağını defalarca aktardı. Kaymakamlık ve
emniyetle yapılan görüşmeler başta olumsuz geçti. İşçilerin kararlı
duruşu ise kaymakamlığın iradesini kırdı. Kent meydanına 1 Mayıs için
konulan yasak kaldırıldı. Bugün ise meydana coşku hakim.
Karadeniz’de büyük miting
1 Mayıs çalışmalarının yoğun ve renkli geçtiği bölgeler arasında
Karadeniz’de yer aldı. Burada en çok ses yükseltenler arasında ise çay
üreticileri yer alıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi de
olan Rize’de, emekçiler yoksulluğa ve sefalet ücretlerine karşı omuz
omuza duruyor. SOL Parti, CHP, EMEP, DİSK, KESK ve Eğitim-İş tarafından
kurulan komitenin çağrısıyla emekçiler toplandı ve çevre illerden de
büyük bir katılım sağlanacak. Çay üreticileri yaş çayda taban fiyat
uygulanmasını istiyor. Üretici enflasyonun sübvanse edilmesi, taban
fiyatın altında çay alımının yasaklanması ve mevsimlik işçilerin kadroya
geçirilmesi de talepler arasında yer alıyor.
***
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Tarihler
1856’yı gösteriyordu. Avustralya’nın Melbourne bölgesinde örgütlenen
inşaat ve taş işçileri, 8 saatlik çalışma günü talebiyle eyleme geçip
yürütüş düzenledi. Bu yürüyüş, bütün bir işçi sınıfının kaderini
belirleyecekti.
Bundan 30 yıl sonra ise ABD’de uzun çalışma
saatlerine yönelik isyan eden yarım milyonu aşkın emekçi, 1 Mayıs
1886’da Chicago’da iş bırakma eylemi yaptı. Bu eylemden önce bir süredir
ABD’de emekçilerin mücadelesi kıtada yankılanıyordu. 1886’nın 1
Mayıs’ındaki eylem ise uzun süreli mücadelenin mihenk taşıydı.
Gösteriler 1 Mayıs’ın ardından da devam etti. Polis, kapitalistlerin ve
yöneticilerin baskısı karşısında geri adım atmamakta ve haklarını
kazanmakta kararlıydı. 4 Mayıs’ta kanlı Haymarket Olayı yaşandı. Polisin
işçilere karşı uyguladığı şiddet nedeniyle eylemler bir süre
yapılamadı. Ancak yaşananlar çoktan dünya emekçilerinin mücadelesine
yansımıştı.
1889’a gelindiğinde ise emekçilerin gözü toplanan
İkinci Enternasyonal’deydi. Fransız bir işçi temsilcisi, toplantılar
sırasında 1 Mayıs’ın Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak
kutlanmasını önerdi. Öneri, coşkuyla kabul edildi. Böylece 1 Mayıs
küresel bir boyut kazandı ve tüm dünyada kutlanmaya başlandı. En büyük
ikinci kutlamanın tarihi ise 1890’ı gösteriyordu. Bu tarihin ardından
dünyanın dört bir yanı 1 Mayıs işçi sınıfının coşkusuyla doldu taştı. 1
Mayıs umut olmaya devam ediyor.
***
Tarihsel kesitleriyle 1 Mayıs
1912
İstanbul’da ilk defa kutlandı
1923
Yasal olarak ‘İşçi Bayramı’ ilan edildi
1977
Kanlı 1 Mayıs. Taksim’de 34 kişi katledildi
1981
Resmi tatil günü olmaktan çıkarıldı
1989
İstanbul’da Mehmet Akif Dalcı katledildi
1996
İstanbul Kadıköy’de 3 işçi katledildi
2007
Darbe sonrası Taksim’de ilk kutlama
2009
Tekrar resmi bayram ilan edildi
2013
Taksim yeniden yasaklandı