'Kavgaları bitireceğim... Bu ülkeye baharı getireceğim'
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Samsun’da miting düzenledi...
"Bu ülkeye baharı
getireceğim; kavgaları bitireceğim"
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Samsun'da yurttaşlara seslenirken
"Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal açar. Çarşamba’ya
sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün Çarşambalılar da orada
olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal ettiler. Yahu şeker
fabrikasını kapatıyorsun, ‘dışarıdan birileri şeker getirsin, cebini
doldursun’ diye" dedi. Kılıçdaroğlu, "Sakın şöyle bir rehavete
kapılmayın; ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey olmaz, ben de sandığa
gitmeyeyim’. Hayır. Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu
ülkeye demokrasi gelecek… Sakın şunu da unutmayın; ilk kez sandıklar
konusunda bu kadar tedbir aldık. Hiçbir sandığı boş bırakmadık. Aman, ne
olursa gidin; demokrasi için, ülkeniz için, bu ülkeye baharın gelmesi
için oyunuzu kullanın" diye konuştu...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel
Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Samsun’da
miting düzenledi.
Samsun'dan Artvin'de Gürcistan sınırındaki Sarp'a kadar Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
Atatürk'ün demiryolu projesini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sarp’a kadar
uzanacak Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi, bir demiryolu yapamadılar,
22 yılda yapamadılar, göreceksiniz, Bay Kemal’in iktidarında bunların
tamamı olacak" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
19 MAYIS GİBİ, YÜREKLİ BİR ŞEKİLDE HAZIR MIYIZ:
Hazır mıyız? Samsun,
hazır mıyız? 19 Mayıs gibi, yürekli bir şekilde hazır mıyız? Size söz,
ben de hazırım. Beraber, birlikte… Birlikte mücadele edeceğiz.
Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle birlikte mücadele edeceğiz ve
Türkiye’ye gerçek anlamda barışı, huzuru, kardeşliği, erdemi, irfanı,
güzelliği hep beraber getireceğiz. Size söz. Hiç endişe etmeyin.
SAMSUN’UN GÜZEL OVALARI, YAYLALARI, DAĞLARI VAR:
Samsun, olağanüstü
güzel bir kent. Kadim bir kentimiz aynı zamanda. Güzel ovaları,
yaylaları, dağları var. En önemlisi de çok güzel insanları var. Sizlerle
beraber olmak, sizlere hitap etmek, dolayısıyla en azından karşılıklı
gülümsemek, benim için dünyanın en güzel onurlarından birisi. O nedenle
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Var olun diyorum.
HERKES KAZANACAK, HERKES ÜRETECEK:
Yaylaları, bereketli ovaları var
dedim. Ama çiftçi çok memnun değil. Onlara sözüm var. Onlara kırmızı
mazot vereceğim. Onların alın terini asla ve asla yere düşürmeyeceğim.
Herkes kazanacak, herkes üretecek. Dolayısıyla sadece Samsun değil,
bütün Türkiye huzur içinde yaşayacak. Sözüm söz; hiçbir çocuğun yatağa
aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Beraber, birlikte inşa
edeceğiz. Huzur içinde yaşayacağız, göreceksiniz.
SARP’A KADAR UZANACAK MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN HAYALİYDİ:
100’üncü
yılında Sarp’a kadar uzanacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi, bir
demiryolu yapamadılar, 22 yılda yapamadılar. Göreceksiniz, Bay Kemal’in
iktidarında bunların tamamı olacak. Emekli kardeşlerime de seslenmek
isterim. Emekli dediğimiz şudur; çalışan, üreten, alın teri döken,
sigorta primini yatıran ve zamanı gelince de emekli olan kişi demektir.
Emekli olduğu zaman da onun huzur içinde yaşaması lazım. Ele güne muhtaç
olmaması lazım. Kahveye oturduğu zaman bir arkadaşına en azından çay
ısmarlayabilmesi lazım.
EMEKLİ AYLIKLARINI ALDIKLARINDA, 15 BİN TL’LİK İKRAMİYEYİ DE GÖRECEKLER:
‘İki bayramda birer ikramiye verin’ dedim. Önce ‘Para yok’ dediler,
sonra biner lira verdiler. Şimdi seçim geliyor, bin lira daha verdiler.
Benim sözüm var, 2015’ten bu yana sözüm var; emekliye Ramazan, Kurban
Bayramı’nda en az asgari ücret kadar ikramiye vereceğiz diye.
Vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var; bütün emekli kardeşlerim
gidecekler, bankadan emekli aylıklarını aldıklarında, 15 bin TL’lik
ikramiyeyi de görecekler. Helal olsun, analarının ak sütü gibi helal o
para.
PARANIN NEREYE HARCANDIĞINA SİYASİ OTORİTE KARAR VERİR:
Ben bunu
söyleyince bağırıyorlar; ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Sevgili
Samsunlular; tam 27,5 yıl devlette çalıştım. Paranın nereye harcandığına
siyasi otorite karar verir. Bir bütçe yapılır. Emekliye mi, çiftçiye mi
para verelim; ücretliye mi, memura mı para verelim, yatırıma mı para
aktaralım; bunlara siyasi otoritere karar verir. Ama var olan siyasi
otorite, ‘Paraların büyük bir kısmını Beşli Çetelere vereceğim’ diyor ve
Beşli Çetelere veriyor. Ben, o Beşli Çetelerden son kuruşuna kadar
alacağım, bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, esnafına, herkese
vereceğim. Onlar kazanmayacak, halk kazanacak. Çünkü onlar yandaşlara
çalışıyor, Bay Kemal vatandaşa çalışacak. Sizin için çalışacağım.
SAKIN ŞÖYLE BİR REHAVETE KAPILMAYIN; ‘YA BİR OYDAN NE OLACAK, BİR ŞEY
OLMAZ, BEN DE SANDIĞA GİTMEYEYİM’.
HAYIR: Gençler, sizlere de bir çift
sözüm var. Türkiye’nin kaderini siz değiştireceksiniz. Bakmayın, biz
böyle konuşuyoruz ama sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız,
otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz. Söz mü?
Gençler, söz mü? Sandığa gideceksiniz, oy kullanacaksınız değil mi?
Sakın şöyle bir rehavete kapılmayın; ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey
olmaz, ben de sandığa gitmeyeyim’. Hayır. Sandığa gidilecek, oy
kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek.
BEYLER CENNETTE, SİZE CEHENNEMİ LAYIK GÖRÜYORLAR:
Demokrasi nedir
biliyor musunuz? Demokrasi, 85 milyon vatandaştan toplanan paraların
nereye harcandığını vatandaşa anlatmak demektir. Şimdi siz, elektrik
düğmesine bastığınızda dört çeşit vergi ödüyorsunuz. Musluğu açtığınızda
beş çeşit vergi ödüyorsunuz. Bu paralar nereye gidiyor? Bu
mutfaklardaki yangınlar ne? Kadınlar pazara giderken ne olduğunu
görüyorlar. Beyler cennette, size cehennemi layık görüyorlar. Onları ne
yapacağımı ben gayet iyi biliyorum. Ama her mutfağa huzuru ve bereketi
getireceğim.
YETER MİLLETİ BÖLDÜĞÜN, AYRIŞTIRDIĞIN YA:
Beslenme çantası uygulamasını
da kaldıracağız, göreceksiniz. Hiç meraklanmayın, beraber göndereceğiz.
Hiç endişe etmeyin. Kararlıyım. Önüme dünya kadar engel çıkarıyorlar,
onu da söyleyeyim. Dünya kadar engel çıkarıyorlar, dünya kadar iftira
atıyorlar. Utanmadan bir sürü rezalet şeyler uyduruyorlar. Ama ne
yaparlarsa yapsınlar, bu millet kararını vermiş. Yeter artık ya. Yeter
kardeşim ya. Yeter milleti böldüğün, ayrıştırdığın ya. Yeter mutfaktaki
yangın ya. Bu milleti soğana mahkum ettin ya. Yeter. Gelecek,
göreceksiniz. Bay Kemal gelecek, mutfaklardaki huzuru göreceksiniz.
Bereketi göreceksiniz. Evlatlarınızı nasıl huzur içinde okula
gönderdiğinizi göreceksiniz.
O SINIRDAN İZİNSİZ KUŞ UÇURTMAYACAĞIZ, KUŞ:
Bir yıl içinde, Allah nasip
ederse yurt sorununu çözeceğiz. 22 yıldır çözemediler ya. Bir yılda
çözeceğiz. ‘Suriyelilerin kuyumcusu var, ben dükkan açamıyorum dedem’
diyor. Hiç meraklanma; bu kardeşiniz, en geç iki yıl içerisinde bütün
Suriyelileri Suriye’ye uğurlayacak. En geç iki yıl içinde. Bir de
kendilerine ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim.
Sınırları yolgeçen hanına döndürdünüz. Elini kolunu sallayan geliyor.
Nasıl bir Türkiye’dir burası? Ama sözüm var; sınır, hudut namustur ve o
namusu koruyacağız. O sınırdan izinsiz kuş uçurtmayacağız, kuş. Herkes
gelecek, herkes haddini bilecek. Suriyeli kardeşlerimizi de Afgan
kardeşlerimizi de göndereceğiz. ‘Biz, Kemallere gönül verenlerdeniz’
diyorsunuz. Eyvallah.
DİYORLAR YA ‘EFENDİM BAY KEMAL GELİRSE SOSYAL YARDIMLAR KESİLİR’. NİYE
KESİLSİN:
Hanımlar, size de bir çift sözüm var. Evdeki en büyük
sıkıntıyı yaşayan sizsiniz. Mutfaklardaki yangının farkındayım. Çocuğun
beslenme çantasına ne koyayım diye her zaman düşünürsünüz. Ay başında
bir aylık alınır; kira parası nereye, su parası nereye, minibüs parası
nereye… Dünya kadar hesap yaparsınız, ay sonunu nasıl getireceğiz diye.
İnşallah buradan Türkiye’yi kurtaracağız ve benim bu ülkeye sözüm var.
Gerçekten de her ailenin en az asgari ücret kadar gelir güvencesi
olacak. O para kadının banka hesabına yatacak ve kadın, memur gibi, işçi
gibi, emekli gibi aylığını çekecek ve ailesinin rızkını sağlayacak.
Diyorlar ya ‘Efendim Bay Kemal gelirse sosyal yardımlar kesilir’. Niye
kesilsin? Tam tersine, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. İnsanın
onurunu koruyacaksınız. Ben, bunu yapacağım. ‘Parayı nereden bulacaksın’
diye soruyorlar ya bana. E sen Beşli Çetelere para bulurken para var,
vatandaşa gelince para yok. Alacağım onlardan ve sizlere vereceğim. Hiç
endişe etmeyin.
ÇİFTÇİNİN VE ESNAFIN BANKALARA, ESNAF KEFALET VEYA ZİRAİ KOOPERATİFLERE
OLAN BORÇLARININ FAİZLERİNİ SİLECEĞİZ:
Esnaf kardeşim, senin durumunu da
biliyorum. Çiftçinin ve esnafın bankalara, Esnaf Kefalet veya zirai
kooperatiflere olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Ana parayı da
makul taksitlerle alacağız. Elin oğluna milyarları veriyorsun; avroları,
dolarları veriyorsun. Esnaf için çalışacağım, çiftçi için çalışacağım,
üretici için çalışacağım.
YAHU BİZ NİYE ÜRETMİYORUZ:
Daha önce geldiğimde Bafra Ovası’na
gitmiştim. Ovanın bütün güzelliklerini görmek mümkün. Gerçekten de orada
alın teri dökenlerin hakkını teslim etmek lazım. Şimdi, koyun
dışarıdan, et dışarıdan, mısır dışarıdan, buğday dışarıdan geliyor. Yahu
biz niye üretmiyoruz? Bizim insanımız niye kazanmasın? Bunu da
yapacağım, bizim insanımız kazanacak. Onlara her türlü desteği
vereceğiz.
BAY KEMAL’E MİLLİYETÇİLİK DERSİ VERECEK OLAN HENÜZ ANASINDAN
DOĞMAMIŞTIR:
Milliyetçiliğe de kısaca değineyim. Açık ve net söylüyorum;
Bay Kemal’e milliyetçilik dersi verecek olan henüz anasından
doğmamıştır. 33 askerimiz Suriye’de şehit edildi. Nereye gittiler?
Putin’in kapısına gittiler. Putin ne yaptı? Bekletti, koridorda
bekletti. Kronometreyi açtı, bütün dünyaya seyrettirdi. Bu mudur
milliyetçilik? Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini
temsil eden birisi, bir başka ülkenin devlet başkanının kapısında
dakikalarca bekletilmez. Benim size sözüm var. Allah nasip eder, oy
verir, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumuzda, hiçbirinizin yüzünü
yere eğdirmeyeceğim.
BU ÜLKEYE BAHARI GETİRECEĞİM:
Her birimiz kucaklaşacağız. Benim size
sözüm var. Bu ülkeye baharı getireceğim. Kavgaları bitireceğim, hiç
endişe etmeyin. Bunların tamamını yapmak benim boynumun borcudur.
HER KURUŞUN HESABINI VERMEK BENİM NAMUS BORCUDUR:
Samsun, potansiyel
olarak çok hızlı büyüyebilir bir kent. Ama bugüne kadar bu büyümeyi
sağlayamadı. Burasının önemi; burası, Anadolu’ya açılan bir kapıdır.
Burayı biz, Allah nasip ederse Mersin’e ve İskenderun Limanı’na
bağlayacağız demir yollarıyla. Herhangi bir yerde yatırım yapan,
herhangi bir yerde üretim yapan kişi demir yollarıyla malını limana
taşıdığında bütün lojistiğini devlet karşılayacak. Böylece Anadolu’nun
içini dolduracağız. Anadolu’nun içi tümüyle büyümüş olacak. Kaynakları
doğru ve yerli yerinde harcayacağız. Her kuruşun hesabını vermek benim
namus borcudur.
ÇARŞAMBA’YA SÖZÜM VAR. GELECEĞİM, FABRİKAYI AÇARKEN BÜTÜN ÇARŞAMBALILAR
DA ORADA OLACAK:
Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal
açar. Çarşamba’ya sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün
Çarşambalılar da orada olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal
ettiler. Yahu şeker fabrikasını kapatıyorsun, ‘dışarıdan birileri şeker
getirsin, cebini doldursun diye.
GENCECİK EVLATLARIMIZI KİMSENİN ZEHİRLEMESİNE İZİN VERMEYECEĞİM:
Benim
cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları da söyleyeyim size.
Bir Beşli Çeteler. ‘Efendim Bay Kemal olmasın.’ Olacağım, olacağım.
Milletin takdiriyle olacağım. Göreceksiniz. İkincisi, uyuşturucu
baronları. Onlar da istemiyorlar. Söz verdim, uyuşturucu baronlarının
kökünü kazıyacağım. Kimse olmayacak. Gencecik evlatlarımızı kimsenin
zehirlemesine izin vermeyeceğim. Evlatlarımızı korumak, benim de
boynumun borcudur.
İLK KEZ SANDIKLAR KONUSUNDA BU KADAR TEDBİR ALDIK:
Sakın şunu da
unutmayın; ilk kez sandıklar konusunda bu kadar tedbir aldık. Hiçbir
sandığı boş bırakmadık. Aman, ne olursa gidin; demokrasi için, ülkeniz
için, bu ülkeye baharın gelmesi için oyunuzu kullanın. Size sözüm var.
Kul hakkı yemedim, kul hakkı yemeyeceğim. Onlar bunu söyleyemiyorlar.
Diyemiyorlar, ‘Kul hakkı yemedim, yedirmeyeceğim’ diye. Her şey çok
güzel olacak.”