“Bir mahkeme tamamen ret verirken bir mahkeme iade veriyor”
“Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza attıkları gerekçesiyle, üniversitelerinden ihraç edilen akademisyenler, görevlerine iade talebiyle mahkemelerden farklı kararlar alıyor...
Mahkemeler ihraç edilen akademisyenler
için farklı kararlar uyguluyor
akademisyenler, görevlerine iade talebiyle
mahkemelerden farklı kararlar alıyor.
17 Temmuz 2023
Mahkemeler ihraç edilen akademisyenler için farklı kararlar uyguluyor...
KHK ile ihraç edilen ve iade talebi bölge idare mahkemesi tarafından
reddedilen Celil Kaya, “Bir mahkeme tamamen ret verirken bir mahkeme
iade veriyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden
ihraç edilip, mahkeme kararı ile görevine iade edilen Dinçer Demirkent
ise “Hem idare mahkemeleri hem bölge idare mahkemeleri farklı kararlar
veriyorlar. Aslında eylem aynı, Barış İçin Akademisyenler bildirisine
imza atmak… Yan yana olan mahkemelerden bir kısmı başvuruyu reddediyor
bir kısmı kabul ediyor. Bir kısmı kabul kararlarını onayabiliyor, onanan
kabul kararları tekrar üniversite tarafından Danıştay’a temyiz makamına
taşınıyor. OHAL komisyonu OHAL’den sonraki yaklaşık 5 yılımızı aldı
şimdi de mahkemelerle bu süre artarak, bu mağduriyetler de artarak devam
ettiriliyor.
Üniversiteler bu açıdan OHAL’i sürdürmeye devam ediyor”
değerlendirmesini yaptı.
2016 yılında, “Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza attıkları
gerekçesiyle; Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri ile
üniversitelerinden ihraç edilen akademisyenler, iade talebi ile
Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu’na başvurdu. Talepleri
reddedilen akademisyenler, komisyon kararına karşı idare mahkemesine
başvurdu. Bazı akademisyenler, mahkemenin komisyonun ret kararını iptal
etmesi ile görevlerine döndü.
Ancak bazı üniversite yönetimleri, mahkemelerin verdiği iade kararına
itiraz etti. Rektörlükler, akademisyenler hakkında verilen iade
kararlarını, bölge idare mahkemelerine taşıdı. Akademisyenlerin, istinaf
incelemesinin tamamlanmasına kadar, görevlerine devam edebildikleri
öğrenildi.
2016 yılının Eylül ayında 672 sayılı KHK ile ihraç edilen Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim görevlisi Celil Kaya,
OHAL Komisyonu kararını Ankara 24. İdare Mahkemesi’ne taşıdı ancak
hakkında ret kararı verildi.
“BENİM OLDUĞUM 24. VE 25. İDARE MAHKEMESİ BÜTÜN BAŞVURULARA RET KARARI
VERDİ”
İdare mahkemesi kararını bölge idare mahkemesine taşıdıklarını belirten
Kaya, “2022 Aralık ayında ret kararı aldım. Daha sonra istinafa gittik,
bir üst mahkeme olan bölge idare mahkemesine gittik. Benim dosyam şu
anda Ankara 14. Bölge İdare Mahkemesi’nde bekliyor. Benim olduğum 24. ve
25. idare mahkemesi bütün başvurulara ret kararı verdi. Bazı mahkemeler
ise örneğin 21, örneğin 29 bir iki istisna dışında bütün başvurulara
kabul kararı verdiler” dedi.
“ASLINDA İADE KARARI KADAR GÖREVE BAŞLAYAN ARKADAŞIMIZ YOK”
Kaya, göreve iade kararlarına rağmen üniversite idarelerinin itiraz
ettiğini belirterek, “Fakat iade edilen arkadaşlarımızın büyük kısmı da
üniversitenin itiraz etmesi sonucu yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Bazıları görevine başlayamadan tekrar ihraç edilmiş oldu. Bazıları da
göreve başladıktan kısa süre sonra üniversitelerden uzaklaştırıldılar.
Şu anda göreve başlayan aslında az sayıda arkadaşımız var. Aslında iade
kararı kadar göreve başlayan arkadaşımız yok” diye konuştu.
Celil Kaya, süreç nasıl sonuçlanacağına ilişkin öngörüde bulunmakta
zorluk çektiklerini vurgulayarak şunları söyledi:
“Kısa ve orta vaade de bir karar çıkacağını sanmıyorum, beklemiyorum
çünkü bizim davalar siyasi davalar. İktidarın siyasi yönelimi gereği
işimizden atıldık ancak yine bir siyasi kararla bu davalar sonuçlanır
diye düşünüyorum. Barış Bildirisi İmzacıları davasında henüz Danıştay’a
taşınan bir dava henüz yok. Dolayısıyla Danıştay’da ne olur bilmiyoruz.
“BİR MAHKEME TAMAMEN RET VERİRKEN BİR MAHKEME İADE VERİYOR. BİZİM DE O
MAHKEMELERE DÜŞMEMİZ TAMAMEN TESADÜF”
Açıkçası bu konuda bir örüntü yok, neye göre karar veriyorlar? Bir
mahkeme tamamen ret verirken bir mahkeme iade veriyor. Bizim de o
mahkemelere düşmemiz tamamen tesadüf. Başvuruyorsunuz dava açıyorsunuz
ve sizi sistem bir mahkemeye atıyor. 21, 24, 19 gibi…Bunlar nasıl bir
mantığa göre karar veriyorlar bilmiyorum. Bizim davaların hepsinden iade
kararı çıkması gerekiyor çünkü Barış Bildirisi ile ilgili Anayasa
Mahkemesi ifade özgürlüğü kararı verdi. Türkiye’deki en yüksek yargı
kurumu. İade kararı verenler doğru olanı yapıyorlar, hukukun gereğini
yapıyorlar fakat ret vereneler hangi mantıkla ret veriyorlar ya da
farklı farklı karlar çıkması, aynı bölge idare mahkemesinin farklı karar
vermesinin nasıl bir mantığı var, hukuki olarak, siyasi olarak
anlamlandırabilmiş değilim.”
Elçin Aktoprak 2002 yılında akademideki görevine başlayan 2017 yılının
Şubat ayında Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 686
numaralı KHK ile ihraç edildi. OHAL Komisyonu’nun hakkında vermiş olduğu
ret kararını bölge idare mahkemesine taşıyan Aktoprak, ekim ayında
buradan da ret kararı ile karşı karşıya kaldı. Aktoprak, idare
mahkemesinin kararını Ankara 14. Bölge İdare Mahkemesi’ne taşıdı ve
sürecin sonuçlanmasını bekliyor.
Aktoprak, kendi durumuna ilişkin şunları söyledi:
“Ekim ayında reddedildi. Daha sonra biz bu ret kararımı istinafa
götürdük. Şu an hala 14. Bölge İdare Mahkemesi’nde. Süreci bekliyoruz.
İhraçtan beri 6,5 yıl oldu. Başka şeyler yapmaya çalışıyoruz, sivil
topluma daha fazla girdik ama bir taraftan da akademik olarak ne
yapıyorsak aynısını yapmaya devam ediyoruz. Her birimiz için ayrı
işliyor süreç. Çok daha yolun başında atılan arkadaşlarımız var. Onlar
için çok daha dönüştürücü oldu, akademiye devam edip etmeme konusu ayrı
bir muamma hepimiz için ama onlar için daha zor oldu diye düşünüyorum.
“ARTIK BİR ÖNGÖRÜDE BULUNMAK ÇOK ZOR. O YÜZDEN ‘ŞUNU BEKLİYORUM’ DEMEK
BENİM İÇİN ÇOK KOLAY DEĞİL. YETER Kİ DÜZGÜN BİR SÜREÇ İŞLESİN”
Şu an iade olanların sarısı ret gelenlerden çok daha az. Ret daha fazla.
En azından benim bilgim bu yönde. Benim gibi şu anda ret kararı
İstinafta bekleyen çok fazla hocamız var. Ret değil olumlu geri dönüş
kararı alan ve İstinaftan da bu geri dönüşleri onaylanan az da olsa
birkaç hocamız var. Bunun tabii emsal olması gerekir normalde. Artık bir
öngörüde bulunmak çok zor. O yüzden ‘Şunu bekliyorum’ demek benim için
çok kolay değil. Yeter ki düzgün bir süreç işlesin. Normalde İstinafın
olumlu kararının emsal olması lazım hepimizin davası için en azından bu
yönde olumlu bir emsal kararının çıkmasını bekliyoruz.”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde görevli akademisyen
Dinçer Demirkent, OHAL Komisyonu’na görev iade talebiyle başvurmuş ancak
ret kararı verilmişti. Demirkent’e komisyonun ardından yargı yolu
açılmıştı. Demirkent de Ankara 21. İdare Mahkemesi’nde göreve iade
talebiyle dava açmıştı. Demirkent’in başvurusu kabul edildi ve
akademideki görevine geri döndü. Ancak Ankara Üniversitesi’nin
Demirkent’in göreve dönüşüne itiraz etti. İtiraz sonuçlanana kadar
Demirkent görevine devam edecek.
Demirkent, ihraç sürecinin ilk başından göreve iade talebinin, idare ve
bölge mahkemelerinin süreçteki rolü şu sözler değerlendirdi:
“BİZİM MAHKEMEYE BAŞVURU HAKKIMIZ OHAL KOMİSYONU KARARINDAN SONRA OLDU”
“OHAL Komisyonu Anayasa Mahkemesi kararına rağmen özellikle Barış İçin
Akademisyenler bildirisine imza atan akademisyenler için iki şey yaptı.
Bir, sonuna kadar oyaladı. OHAL Komisyonu iki defa uzatıldı, bu sürenin
en sonuna gelindiğinde Barış İçin Akademisyenler kararı verilmeye
başlandı. Bizim mahkemeye başvuru hakkımız OHAL Komisyonu kararından
sonra oldu. Mahkemeye yapılan bu başvurular da OHAL Komisyonu’nun
kararına karşı yapılan başvurular. Aslında ihraç işlemine karşı dolaylı
bir hakkımız var.
“İHRAÇLARDAN 5 YIL SONRA BİZ MAHKEMEYE BAŞVURU HAKKI EDİNDİK”
Kanuna karşı idare mahkemesine başvurulamayacağı için böyle bir komisyon
kurdular. Bu komisyonun kararına karşı ancak mahkemeye erişim hakkımız
olabildi 5 yıl sonra. İhraçlardan 5 yıl sonra biz mahkemeye başvuru
hakkı edindik. Komisyon bireysel inceleme şartını yapmasına rağmen
örneğin benim komisyon kararımda benim adım geçmiyor. Bütün imzacılar
için aynı kararlar yazıldı.
“ÇOK HIZLI RET KARARI VEREN MAHKEMELER VAR”
Komisyon kararının ardından süreç idare mahkemelerinde devam etti.
Komisyonu kuran KHK’de sonradan kanunlaşan 7075 sayılı yasada şöyle bir
hüküm var; komisyonun kabul kararlarına itiraz yolu kapalı. Eğer ret
kararı verirse buna bir itiraz yolu, idare mahkemeleri açık. HSK
tarafından belirlenecek Ankara idare mahkemelerine sadece başvuru
yapılabiliyor. Sadece OHAL yargılamalarına bakan mahkemeler var.
Ankara’da yaklaşık 10 mahkeme OHAL yargılamalarına bakıyor. Siz eğer ret
kararı aldıysanız bu komisyonun kararının iptali için dava açıyorsunuz.
Bu mahkemelerden bir tanesine gidiyor. 19. Ankara İdare Mahkemesi, 21.
Ankara İdare Mahkemesi, 27. Ankara İdare Mahkemeleri bizim
başvurularımıza kabul kararı verdiler, yani iptal kararı veridiler. OHAL
Komisyonu kararını iptal eden kararlar verdiler. Fakat henüz karar
vermeyen mahkemeler var, örneğin 22. Ankara İdare Mahkemesi, imza atan
akademisyenlerin başvurusuna ilişkin karar vermedi. Çok hızlı ret kararı
veren mahkemeler var. Bu ret kararı başvurucular tarafından bölge idare
mahkemelerine taşındı.
“MAHKEMELERİN İPTAL KARARLARI DA YANİ BAŞVURULARI KABUL EDİLEN KARARLAR
DA ÜNİVERSİTE İDARELERİ TARAFINDAN BÖLGE İDARE MAHKEMESİNE TAŞINDI”
Aynı zamanda diğer mahkemelerin iptal kararları da yani başvuruları
kabul edilen kararlar da üniversite idareleri tarafından bölge idare
mahkemesine taşındı. Üniversite idarelerinin bu davaları bölge idare
mahkemesine taşıma yetkisinin olmadığını düşünüyorum, usulen. Çünkü biz
OHAL Komisyonu kararını iptal ettiriyoruz. OHAL Komisyonu kararı iptal
edildiğinde aslında kabul kararına dönüşüyor ve OHAL Komisyonu
kararlarına karşı idarelerin itiraz yolu yok. İkincisi bu üniversiteler
husumetin gerçek tarafı değil. Bizleri üniversiteler ihraç etmedi o
dönemki adıyla Bakanlar Kurulu ihraç etti. Biz OHAL Komisyonu kararına
karşı dava açıyoruz. OHAL Komisyonu lağvedildiği için Bakanlar Kurulu’na
karşı idare mahkemesinde böyle bir dava açamadığımız için bu kararları
uygulamak adına son çalışılan kurum kanunda husumetin ileri süreceği
kurum oldu.
“HEM İDARE MAHKEMELERİ HEM İSTİNAF, BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ FARKLI
KARARLAR VERİYORLAR. ASLINDA EYLEM AYNI”
Örneğin Ankara Üniversitesi bu işin kanunen husumetin yöneltildiği bir
taraf. Fakat Ankara Üniversitesi ihraç işlemini yapan kurum değil.
Yaklaşık 400 akademisyen ihraç edildi. Bu 400 kişiden çok sayıda insan
idare mahkemesi kararıyla göreve başlamış durumda. Önemli oranı zaten en
başta ret aldı. Yaklaşık 10 idare mahkemesi OHAL yargılamalarına
bakıyor ve belirlenmiş 3 bölge idare mahkemesi OHAL yargılamalarına
bakıyor. Hem idare mahkemeleri hem istinaf, bölge idare mahkemeleri
farklı kararlar veriyorlar. Aslında eylem aynı, Barış İçin
Akademisyenler bildirisine imza atmak, bu konuda Anayasa Mahkemesi
kararı var; ifade özgürlüğü kapsamında olduğu dolayısıyla bu yönde
yapılacak bir cezai işlemin insan hakları ihlali olduğu yönünde ve buna
rağmen yan yana olan mahkemelerden bir kısmı başvuruyu reddediyor bir
kısmı kabul ediyor, bir üst mahkemeye çıktığınız bu mahkemelerden
şimdiye kadar bir tanesi kabul kararına karşı yürütmeyi durdurma kararı
verebiliyor. Bir kısmı kabul kararlarını onayabiliyor, onan kabul
kararları tekrar üniversite tarafından Danıştay’a temyiz makamına
taşınıyor.
“NEREDEYSE BÜTÜN KARARLARDA İDARE O 1 AYLIK SÜREYİ AŞTI UYGULAMAMAK İÇİN
ELİNDEN GELENİ YAPTI”
OHAL komisyonu OHAL’den sonraki yaklaşık 5 yılımızı aldı şimdi de
mahkemelerle bu süre artarak, bu mağduriyetler de artarak devam
ettiriliyor. Husumetin tarafı olmayan üniversitelerin itirazlarının
anlaşılması hem hukuken hem aklen hem de üniversite kurumu bakımından
anlaşılabilir değil. Fakat üniversiteler bu açıdan OHAL’i sürdürmeye
devam ediyor. Ben mart (2023) ayında üniversiteye döndüm, başladım.
Öncelikle mahkeme kararlarının idare mahkemesi kararlarının idarelerce 1
ay içinde uygulanması zorunlu. İdareye tanınmış bir hak yok. Fakat
neredeyse bütün kararlarda idare o 1 aylık süreyi aştı uygulamamak için
elinden geleni yaptı.
“BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARAR VERENE KADAR MAHKEME KARARI UYGULANIYOR VE
BEN ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYORUM”
Mahkeme kararlarını etkisiz kılmak diye bildiğimiz örneğin süreyi
uzatma, işe döndüğünüz de mobbinge varacak uygulamalar, oda vermeme,
ders vermeme gibi uygulamalara şahit oluyoruz. Ben mart ayında Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki kürsüme geri döndüm.
Ardından 30 günlük süre içinde istinaf başvurusu yaptı Ankara
Üniversitesi şu an bölge idare mahkemesinde OHAL yargılaması yapan bölge
idare mahkemesinde benim de davam sürüyor. Bölge idare mahkemesi karar
verene kadar mahkeme kararı uygulanıyor ve ben çalışmaya devam
ediyorum."