Fabrika işçisi de fabrikanın sahibi de ekmeğe aynı vergiyi ödüyor
"Türkiye’de 100 lira verginin 68’i dolaylı vergilerle, 21’i maaştan kesilen vergilerle oluyor. Toplam yüzde 89. Yüz lira vergi karşılıyoruz 89’u ya çalışanın maaşından ya da dolaylı vergi. Yani fabrikanın sahibiyle, emekçisi ekmek aldığında aynı vergiyi ödüyor..."
Özel: Fabrika işçisi de fabrikanın sahibi de ekmeğe aynı vergiyi ödüyor
Lüleburgaz’da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Hemen yanımda muhtarlar derneği başkanımız oturuyor. Dedi ki Lüleburgaz’daki tüm muhtarlarımız, bir iki eksiği ile herkes burada...
Hatta söz aldı benden, burada toplu fotoğraf için muhtarlarımızla
beraber. 31 Mart yerel seçimleri 4 tane sandık olacak. Bu sandıkta çok
yerde 3 sandık olacak, bazı yerlerde 4 sandık olacak ama en kritik, en
zor sandık, muhtar seçiminin olduğu sandıklar. Çünkü muhtarın yakasında
bir parti rozeti yok. Arkasında bizim gibi 100 yıllık bir siyasi parti
yok. Bütçesi yok. Ne yaparsa kendi başına yapan, pusulalarını bile
kendisi bastırmak zorunda olan, kapı kapı doğrudan halktan oy isteyen ve
demokrasinin en güzel örneklerinden biri, en cesur örneklerinden bir
tanesini veren muhtarlarımız var” dedi.
“YENİDEN ADAY GÖSTERMİŞ OLMANIN MUTLULUĞU İÇİNDEYİM”
Özel, “Siyasi görüşü bize yakın olur, uzak olur ama bir muhtar bir
göreve eğer talip olduysa, bu çok kıymetli bir cesarettir. Ben, bizden
önce belediye başkanlarımızdan, belediye meclis üyelerimizden önce 31
Mart seçimlerinde tüm muhtarlarımıza, tüm adaylarımıza başarılar
diliyorum. Hepsine kolay gelsin. Murat Başkanım sunuş konuşmasını
yaptılar, kısaca konuştu ama 6 yıldır buraya hizmet ediyor. 6 yılda
başta tamamlanan bu kompleks olmak üzere biraz önce öğrendim, bir
konservatuar açılmış, bu çok kıymetli. Ben bütün belediyelerimizin bu
tip işleri bir an önce yapmasını bekliyorum. Bunun yanında yapmış olduğu
sosyal belediyecilik hizmetleri ile son derece önemli katkıları var.
Zaten Lüleburgaz sosyal demokrat belediyeciliği biliyor. Lüleburgaz’ın
yaklaşımı kişiler üzerinden değil ilkeler üzerindendir. Murat Gerenli
gibi CHP’nin yerel yönetim stratejisini benimsemiş, halkçı
belediyeciliği gerçekleştiren, personeli ile arası iyi olan,
çalışanlarının emeğini gören, örgütü ile arası iyi olan bir belediye
başkanını yeniden aday göstermiş olmanın mutluluğu içindeyim, onu
sizlere emanet ediyorum” diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
“BÜYÜK YALANLARA SARILDILAR”
“31 Mart seçimleri elbette yerel seçimler ve insanlar kendi ilçelerini,
kendi şehirlerini, beldelerini kimin yöneteceğine karar verecekler.
Ancak 31 Mart seçimlerinin çok daha büyük bir önemi var. Geçen 14 ve 28
Mayıs’ta iktidarı değiştirmeye, yani uzun yıllardır Türkiye’de iktidarda
bulunan ve geniş kesimlerin, özellikle emekçilerin, emeklilerin,
çiftçilerin, esnafların, birikmiş sorunlarını çözmek bir yana artık
onlar açısından hayatı katlanılamaz hale getirmiş olan bir iktidarı
değiştirmeye çok yaklaşmıştık. Yüzde 51’e 49 sayılabilecek bir sonuçla
ancak ikinci turda, devletin bütün gücüyle ve Türkiye coğrafyasının
çeşitli bölgelerinde baskılarla, CHP’nin büyük ittifakta buluştuğu,
genel başkanını aday yaptığı ve çok ciddi halk desteğini aldığımız halde
iktidarı değiştiremediğimiz süreci hep birlikte yaşadık. O süreçte
hatırlarsanız, yokluk, zamlar, enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı
bugünkü kadar olmasa can yakıyordu. Ama seçmenlere şunu söylediler.
Evet, belki yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin, geleceğinden endişelisin
ama tehlike büyük bize oy vermelisin. Biz olmazsak bayrağı
indirecekler, vatanı böldürecekler, ezanı susturacaklar gibi büyük
yalanlara sarıldılar.”
“İĞNEDEN İPLİĞE ZAM”
Özel, “CHP gibi, Cumhuriyeti kurmuş, her bir bireyi Cumhuriyetin kurucu
babalarına, kadrolarına, kurucusuna, devrimlerine yürekten bağlı bir
partiye bile yalan videolarla saldırmaktan çekinmediler. O günlerde,
‘Oyu bize verin, seçimden hemen sonra her şey düzelecek’ diyorlardı. O
gün bunu söylediklerinde belki korkuttukları, kandırdıkları, yoksul
insanların, işsiz insanların, güvencesiz insanların oyunu aldılar ama
bugün anlaşılıyor ki esas olarak o insanların ahını aldılar. O gün 19
lira 70 kuruş olan mazot bugün 40 lira oldu. O gün 20 lira olan benzin
bugün 40 lira oldu. Benzinde yüzde 97, mazotta yüzde 106 zam var. Bu ne
demek, bundan sonra, seçimden sonra iğneden ipliğe her şeye zam var”
ifadesini kullandı.
“ŞİMŞEK İNKAR ETMİYOR”
İktidar kurmaylarının seçim sonrası ortaya çıkacak “acı reçeteleri”
inkar etmediğini vurgulayan Özel, “Zaten bunu gizlemiyor Mehmet Şimşek.
Hep vatandaşa, hep yoksullara, hep dar gelirlilere düşüyor. Kriz
ortamlarında birileri paralarına para katıyorlar. Geçen yaşadığımız
büyük krizden çıkışın çaresini kur korumalı mevduatla buldular. 4
liralık dolar 6 lira 8 lira bir gecede 18 lira oldu dediler ki ‘Siz
paranızı dolara yatırmayın Türk lirasına yatırın. Dolar artarsa farkı
biz karşılayacağız.’ ‘Biz’ dediği kim? Emine hamının bileziklerini mi
bozdurup verdiler? Bilal Erdoğan’ın Burak Erdoğan’ın sünnetlerinde
takılan altınları mı bozdurup verdiler, hangi birikimle karşıladılar? Bu
salonda bulunanların neden Lüleburgazlıların, Kırklarelililerin orta
gelir sınıfının ve düşük gelir sınıfının vergileriyle babamızın,
anamızın, dedemizin, ninemizin biriktirdiği Hazine rezervleriyle o
farkları karşıladılar” ifadelerini kullandı. Özel şöyle konuştu:
“EMEKLİ 10 BİN LİRAYLA GEÇİNMEK ZORUNDA”
“Bugün emekli, 10 bin liraya geçinmek zorunda. Miting alanlarında
soruyorum, meydanın yarıdan fazlası emekli, yine soruyorum emeklinin
yüzde yetmişi sekseni en düşük emekli maaşıyla geçiniyor. Bu emeklinin
maaşından vergi kesiliyor. Ödediği elektrikten sudan doğalgazdan vergi
kesiliyor. Yediği ekmekten içtiği sudan torununa aldığı sütten sakızdan
vergi kesiliyor. Türkiye’de 100 lira verginin 68’i dolaylı vergilerle,
21’i maaştan kesilen vergilerle oluyor. Toplam yüzde 89. Yüz lira vergi
karşılıyoruz 89’u ya çalışanın maaşından ya da dolaylı vergi. Yani
fabrikanın sahibiyle, emekçisi ekmek aldığında aynı vergiyi ödüyor. Esas
vergi vermesi gerekenler Türkiye’de vergi vermiyor. Böyle bir
adaletsizlikle karşı karşıyayız. ‘28 Mayıs’ta verin oyu kardeşinize
hayat pahalılığını düşüreceğim’ diyenler 19 liralık mazotu 40 lira
yaptılar. 28 Mayıs’tan bugüne gıda enflasyonu yüzde seksenleri aştı.”
“EMEKLİNİN KARŞISINDAKİLER ÇALIŞANLAR OLAMAZ”
“Bugün TÜİK, biz biraz önde merhabalaşırken ilçe başkanım size günaydın
derken belediye başkanım merhaba derken TÜİK enflasyon rakamlarını
açıkladı. Şubat ayı enflasyonu 4.5 puan artmış. Kime göre? Artış çok
yüksek ama bu artış bile TÜİK’e göre. Neyin baş harfleri? Tayyip’i
üzmeyen istatistik kurumu. Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu, yıllık
enflasyonu yüzde 67 olarak belirledi. Bugün itibarıyla yıllık enflasyon
yüzde 67. Gerçek enflasyon kaç? Gerçek enflasyon yüzde 130. Peki emekli
ne zam aldı? Yüzde 33. 7500’den 10 bin lira yaptılar. Memur ne aldı,
işçi ne aldı yüzde 49. TÜİK doğru söylüyor bile olsa yüzde 20’ye yakın,
yüzde 18 memurun ve işçinin cebinden para çalındı. İş emekliye
geldiğinde bu sefer rakam yüzde 34, cepten çalınan para. Ve Tayyip
Erdoğan iktidara geldiği gün en düşük emekli maaşı bir buçuk asgari
ücretti. Bugünkü hesapla 25 bin liraya geliyor. Bugün 10 bin lira. Her
şeyi altın hesabına vurmakta fayda var. En düşük emekli maaşıyla 3 Kasım
2002 günü tam 8 altın alınıyordu. 3 Kasım 2002 çeyrek altın fiyatı
yazın, o günkü en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alınıyordu.
Bugünküyle iki buçuk çeyrek altın zor alınıyor. Yani 20 yıllık iktidar
boyunca Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığında
emeklinin cebinden ayda 5.5 çeyrek altın çıkmış. Hesap ortada.
Hesapladığınızda zaten 25 bin lira olması gereken maaş 10 bin lira. 15
bin lira kayıp var. Ve ben ‘Emekli kart çıkartalım, 7’şer bin lira
seyyanen zam yapalım’ deyince ‘Para yok çalışana maaş ödeyemiyoruz’
diyor. Çalışanla emekli karşı karşıya değildir. Yan yanadır, peş
peşedir. Bugünün emeklisi dünün çalışanıdır. Yani emeği var emeklinin bu
ülkede. Çalışan da yarının emeklisidir. Emeklinin karşısındakiler
çalışanlar olamaz, emeklinin karşısındakiler bugün hak etmediği faiz
kazancını elde edenlerdir. Bugün hak etmediği ihaleleri alan yandaş
müteahhitlerdir, beşli çetelerdir.”
“ONLARIN ÖNCELİĞİ ZENGİNLER”
“Siyaset, öncelik belirleme işidir. Sosyal demokratların önceliği
emeklilerdir. Recep Tayyip Erdoğan’ın önceliği beşli çetelerdir. Sosyal
demokratların önceliği işçilerdir, Tayyip beyin önceliği yandaş
müteahhitlerdir. Sosyal demokratların önceliği halktır, sosyal
demokratların önceliği yoksullardır, onların önceliği faizle gelirine
gelir, servetine servet kattığı zenginlerdir. İşte 31 Mart seçimleri o
yüzden çok önemlidir. Bu gidişata, şu hiç olmazsa son 8 ayda mazotun,
benzinin yüzde yüz artmasına, gıda enflasyonunun yüzde 70 artmasına bir
‘dur’ denmezse, bir sarı kart gösterilmezse, bir kırmızı ışık
yakılmazsa, biz buradayız bizi görün esas patron biziz, biz bu ülkenin
ta kendisiyiz denmezse Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki 4 yılda bize
çok içireceği acı reçete vardır.”
“ACI REÇETE EMEKLİNİN, EMEKÇİNİN, ESNAFIN MİDESİNİ DELECEK”
“Acı reçete emeklinin, emekçinin, esnafın, memurun, çiftçinin gırtlağını
yakacaktır. Midesini delecektir. Dayanılmaz hale gelecektir. Ama
2018’deki o seçim başarısından sonra tek adam rejimini yerleştirdiği
günden sonra 2019’da İstanbul’dan Ankara’ya 11 Büyükşehirle genel
iktidarın gücünü yerelden dengelediğimiz süreçte geçen seneki seçimlerde
51’e 49’luk duruma kadar gelip büyük bir talihsizlikle, kendi
hatalarımızla o seçimi kazanamamıştık. Yarınlara umutla bakmak isteyen,
bu hükümet beni görmezden gelmesin diyen, beni de hesaba katsın diyen
herkesin 31 Mart’ta bu hükümete bir dur bakalım demesi lazım.
Türkiye’nin bütün yoksullarını, bütün işsizlerini, bütün esnaflarını,
bütün çiftçilerini, bütün emekçilerini ve bütün emeklilerini 31 Mart’ta
sandıkta birleşmeye davet ediyorum. Bir tarafta Cumhur ittifakı var. Ak
Parti ve MHP. Her geçen gün birbirlerine benziyorlar. En önemli
meziyetleri tehdit etmek, iftira etmek, hakaret etmek. Bu hakaretlerine,
iftiralarına hiçbir zaman cevap vermiyoruz, hiçbir zaman. Ama diğer
tarafta Cumhur İttifakı bir de yanına kimi aldı? Kadınları
sahiplendirmek lazım diyen, kadınları adeta birer eşya, birer mahluk
olarak gören, geçmişte bu ülkeye Hizbullah korkusunu yaşatan, domuz
bağcıların avukatlarını meclise taşıdılar ya, bir ittifak ortakları
doğdular. İstanbul Sözleşmesinden çıkıp kadına karşı şiddetin
tırmanmasına, daha geçen hafta bir günde 8 kadın öldürüldü. Çünkü diyor
ki kadına karşı şiddeti uygulayanlar, artık diyorlar hükümet kadınların
arkasında değil bizim arkamızda diyorlar. İstanbul Sözleşmesinde çok
ağır bir önlem vardı bunu kaldırdılar diyorlar. Kadına karşı şiddet
yasasının da adını anmıyorlar yakında o da kalkar diyorlar. Benim başıma
bir şey gelirse hapishanelerde sürünmem nasılsa bizimkiler beni
kurtarır diyorlar. Böyle bir anlayış.”
“TÜRKİYE’Yİ KURTARMAYA GELİYORUZ”
Her geçen gün daha çok korkuya daha çok baskıya daha çok zulme sarılan
Cumhur İttifakının karşısında biz hiç öyle zayıf değiliz. Onların
karşısındaki ittifakın adı bu sefer evet Millet İttifakı değil ama çok
daha güçlüsü var. Türkiye ittifakı var, Türkiye ittifakı. Türkiye
ittifakı kimden oy alır? Türkiye ittifakı, Türkiye’yi seven herkesten oy
alır. Milli takım gol atınca sevinen herkesten oy alır. Filenin
sultanları şampiyon olduğunda ağlayandan, kızlarımız ağlarken
gırtlakları düğümlenen herkesten oy alır. Türkiye ittifakı, renklerini
ay yıldızlı al bayraktan alır. Kırmızı beyaz renkleriyle, ay yıldızlı al
bayrağıyla, vatanını, ülkesini, milletini sevenleriyle biz Türkiye’yi
kucaklamaya, Türkiye’yi kurtarmaya, Türkiye’deki sıkıntı çeken herkesi
kucaklamaya geliyoruz.”
“YÜZLERİ GÜLDÜRMEYE DEVAM EDİN”
“Birileri sürekli beka sorunlarıyla korkutmaya kalksın. Türkiye’nin
zamkı, harcı, derzi Türkiye ittifakıdır. Türkiye’yi kuran Atatürk’ün
partisi Cumhuriyet Halk Partisidir. Ben hem Murat başkanımı hem başka
ilçelerden de gelenler var. Kırklareli’ndeki bütün belediye
başkanlarımızı her birinize emanet ediyorum. Seçime kadar adaydan çok
çalışmak, adaydan çok koşturmak, gayret etmek hepimizin görevidir.
Bundan sonraki süreçte çok daha güzel günlerde, çok daha güçlü bir
Lüleburgaz, çok daha güçlü bir Kırklareli, çok daha güçlü bir Türkiye’de
hep beraber el ele omuz omuza olacağız. Belediye başkanlarımız, hiçbir
siyasi partiyi ayırmadan hizmet ettiler, devam edecekler. İşimiz gücümüz
Lüleburgaz diyor. Ben de işi gücü Lüleburgaz olan Murat başkanıma,
belediye meclis üyelerine başarılar diliyorum. Aynen bu şekilde
çalışmaya, koşturmaya, Lüleburgaz’a hizmet etmeye, yüzleri güldürmeye
devam edin diyorum. Hepinize başarılar diliyorum. Adaylarımızı size
sizleri de Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun var olun.”