Uzmanlar yatırımcıları uyardı: Altın, borsa, mevduat...
Bankacılık endeksi mart ortasından bu yana yaklaşık yüzde 30, bazı bankalar ise yüzde 50 primlendi. Bu performansla yatırımcı neredeyse bir yıllık mevduat getirisini bir ayda kasasına koydu...
Uzmanlar
yatırımcıları uyardı: Altın, borsa, mevduat...
Bankacılık endeksi geçtiğimiz mart ortasından bu yana yaklaşık yüzde 30, bazı bankalar ise yüzde 50 oranında primlendi. Bu performansla yatırımcısı neredeyse bir yıllık mevduat getirisini bir ayda kasasına koymuş oldu. BIST-100 Endeksi ise dokuz yıldır kıramadığı 320 dolar direncini bir kez daha test etmeye hazırlanıyor. Diğer yandan jeopolitik riskler ve muhtemel bir uluslararası stagflasyon nöbetine dair endişeler altın fiyatlarındaki etkisini artırıyor.
Ekonomim'den Serap Sürmeli'nin haberine göre, piyasalarda karışık bir hava hâkim. Her ne kadar geniş çapta izlenen küresel borsa endekslerindeki kırılma beklentisi atsa da, BIST-100 endeksi dokuz yıldır bir türlü hakkından gelemediği 320 dolar direncine doğru adım adım ilerliyor.
Uzmanlar, bu seviyeyi her test ettiğinde satışla karşılaşan endeks adına artık umutlular. Bundan sonrası için TL’de değer kaybı beklenmiyor olması, yaz sonundan itibaren endekste 400 dolara doğru yeni bir serüvenin başlangıcına işaret ediyor.
Öte yandan, mevcut ekonomik manzaranın ortasında yatırımcılar senkronize faiz indirimleri beklerken, majör piyasalardaki son TÜFE ve çekirdek TÜFE verileri, henüz TÜFE ölçümlerine yansımayan emtia fiyatlarının artmasıyla daha da kötüleşen bir enflasyona bir canlanmaya işaret ediyor. 1970'lerin toksik ekonomisine bakarak, küresel enflasyonun bir sonraki dalgasına hazırız gibi görünüyor.
Aslında, küresel piyasalarda enflasyonun son 18 ayda soğumasıyla endişeler epeyce silinmişti. Ancak, art arda gelen üç sıcak enflasyon raporunun ardından bulutlar toplanıyor. Ayrıca, İran'ın İsrail'e karşı son hamlesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan belirsizlik gibi artan jeopolitik gerilimler arasında, altın ve petrol fiyatlarındaki artış, jeopolitik risklerin piyasa dinamikleri üzerindeki etkisini artırmaya başladı.
Bu durum, uluslararası piyasalarda muhtemel bir stagflasyon nöbeti, yani daha yüksek enflasyon seviyeleriyle neredeyse negatif ekonomik büyümeye dair senaryoları destekliyor. Bu endişelerle birlikte yatırımcı tarafında altın başta olmak üzere değerli madenlere olan ilgi artıyor.
Yüksek değerlemeler altında, borsa, altın ve mevduat üçgeninde karar vermekte zorlanan yatırımcı için uzmanların görüşleri ise şöyle:
İkon Menkul Portföy Aracılığı Birim Yöneticisi Doğancan Öncan: Ramazan Bayramı’na coşkuyla giren BIST, tatil dönüşü İran’ın İsrail’e saldırması ve tehditleriyle haftaya merhaba dedi. 9.849 puan ile tarihi zirve tazelenirken, bayram dönüşünün ilk iki gününde kâr satışı yaşandı. Bu satış, global borsalar ve ABD 10 yıllık tahvil faizindeki hızlı yükselişin getirdiği baskı ile paralel. Tabii, bu hareketin altında jeopolitik riskler yatıyor.
Yurt içi piyasalar özelinde ise 9.250 direnci ve üçgen yapısını kırdıktan sonra gelen soluksuz yükselişin bir miktar düzeltmesi yapılıyor aslında. Kısa vadede artık 9.275’in altına gerileme olmadıkça düşüşler kâr satışı olarak izlenebilir.
BIST-100’e dolar bazında aylık periyotta bakmak, yani resmi biraz uzaklaştırmak aslında durumu teknik olarak anlamak için biraz daha iyi olabilir. BIST-100 2015’den bu yana 320, hatta 2023 yılındaki ataktan bu yana 310 doları aşamıyor. Şimdi 2015 yılını bir kenara bırakalım ve 2022 Eylül’de başlayan dolar bazında güçlü ralli ile gelinen 310 dolar atağına gelelim. Burada her denemesinde kâr satışı ile karşılaştı, ancak dip bölgeler hep bir öncekinin üzerinde kaldı. 2023 Haziran 215 dolar, 2023 Aralık 250 dolar ve 2024 Mart ise 270 dolar dip olarak çalıştı.
Formasyon olarak yükselen üçgen formasyonu göze çarpıyor. Normal şartlarda bu 120 dolardan başlayan rallinin devam edebileceğini gösteren güçlü bir formasyon olarak öne çıkıyor. Şayet, kısa vadede 270 doları aşağı yönde kırmazsa, BIST-100’ün dolar bazında 2024 yaz dönemi sonunda 400 dolar serüvenine başlama ihtimalini güçlü görüyorum.
Banka hisselerine baktığımızda XBANK’ın Mart ayından bu yana yüzde 30 oranında değerlendiği görüldü. Bu son derece güçlü bir performans ve TCMB’nin son faiz artışının bu harekete olumlu bir katkı verdiğini düşünüyorum. Güvenin sağlanması açısından olumlu yansıdı. Bu denli hızlı yükseliş sonrası bankacılık hisselerine yeni giriş yapacaklar için maliyet bir miktar yüksek kalabilir.
Olası bir düzeltmede 10.000-10.500 destek hattı kırılmadıkça, bankacılık hisselerine giriş için yeni bir fırsat doğabilir. Ya da yatırımcıların kendi risk iştahına göre bu bölge, stop bölgesi olarak kullanılabilir. Yine de yüksek maliyetlerle ilgili temkinli olmakta fayda var.
Öte yandan, son dönemde herkesin konuştuğu konu şüphesiz altın fiyatları oldu. Jeopolitik riskler bu konuda en önemli unsur. Ancak tek hikâye burada değil tabii. Fed, bu sene iştah açıcı bir şekilde faiz indirmeyecek gibi gözüküyor. Ancak burada daha çok daha fazla faiz arttırmayacağına yönelik güven etkili oluyor.
Bununla birlikte hem ABD 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 4.60’lara çıkması hem de sarı metalde bu denli ralli gözükmesi pek normal değil. Bu fiyatlama, dünyada olası bir stagflasyon fırtınası olabileceğine yönelik kötü bir senaryo ihtimalini gündeme getiriyor. Sadece ons altın değil, diğer endüstri metallerinin de yükselmesi bu konuda endişeleri canlı tutuyor. Tüm bu riskler karşısında pozisyonlanmak için altın tarafındaki ağırlık bir miktar daha arttırılabilir.
Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal: Mart ayının son haftasından itibaren bankacılık ve holding sektöründe yaşanan güçlü yükselişler endeksi yukarı taşıyan ana katalizör olarak karşımıza çıkarken, kısa vadede jeopolitik gelişmeler endeksin yönü üzerinde belirleyici olacaktır. İsrail-İran arasında artan gerilim ve bölgedeki haber akışları yakından takip edilecek olup, jeopolitik risklerdeki artış TL varlıklar üzerinde satış baskısını artırabilir. Aynı zamanda bankalar Nisan ayının son bölümü ile Mayıs ayının ilk yarısında 2024/1Ç finansal sonuçlarını açıklayacaktır.
İlk çeyrekte kârlılık tarafında bir zayıflama beklerken, finansalların açıklanmasıyla birlikte son dönemdeki güçlü yükselişle sonrasında kısa vadeli düzeltmelerin yaşanma riski de göz ardı edilmemelidir. Bununla birlikte BIST-100 Endeksi’nde 26 Şubat’ta test edilen ve önceki zirve seviyesi olan 9.450 üzerinde kalıcılığını koruyabilirse, 10.000 puan seviyesine doğru fiyatlama isteğinin korunabileceğini düşünüyoruz. Psikolojik öneme sahip 10.000 üzeri kapanışlarda yeni bir yükseliş trendi güç kazanabilir ve 10.500 seviyesine doğru yükselişler yaşanabilir.
Endekse dolar bazlı baktığımızda son dönemde 300-310 bölgesinin güçlü bir direnç olarak çalıştığı ve bu bölgede düzeltmelerin geldiği görülmektedir. Hâlihazırda 294 seviyesinde bulunan endekste 310 üzerindeki kapanışlarda 2015 yılının ikinci çeyreğinden itibaren aşamadığımız 325 seviyesi önemli bir direnç konumunda bulunmaktadır.
Mevcut kurla TL bazlı grafikte 10.500 seviyesine denk gelen 325 seviyesi geçilebilirse 340-350 dolar bölgesi yeni hedef konumuna geçecektir. Yılın ikinci yarısında yabancı alımlarının güç kazanacağı beklentimize bağlı olarak endekste orta vadede pozitif görüşümüzü koruyoruz.
'ANA SEKTÖR VE HİSSELER TERCİH EDİLMELİ'
Endekste yaşanabilecek geri çekilmelerin orta vadeli bakış açısıyla kademeli alım fırsatı olarak değerlendirilebileceği kanısındayız. Yılın ikinci yarısına doğru güç kazanmasını beklediğimiz yabancı alımlarına bağlı olarak bu sene ana sektör ve hisselerin tercih edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.
Bu noktada orta vadeli bakış açısıyla portföylere eklenebileceğini düşündüğümüz ve beğendiğimiz sektörleri bankacılık, holdingler, gıda perakende, havacılık ve iletişim olarak sıralayabiliriz. Orta vadeli oluşturulabilecek portföylerde TL mevduat, gram altın ve hisse senetlerine yer verilebileceğini düşünüyoruz.
Diğer yandan ons altında son dönemdeki jeopolitik endişelerdeki artışın da katkısıyla güçlü yükselişler yaşanırken, önümüzdeki süreçte kısa vadeli düzeltmeler gündeme gelse bile pozitif havanın korunmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz.
'370-400 DOLAR BANDI RADARA GİREBİLİR'
Tacirler Yatırım Araştırma Müdürü Serhan Yenigün: Borsa İstanbul’da bayram öncesinde 8.700’den 9.800’e kadar para girişi ve yüksek hacimle desteklenen güçlü bir yükseliş gördük. Bayram sonrasında ise, ABD’de beklentileri aşan TÜFE verileri ve İran-İsrail gerilimi bir geri çekilme yaratıyor. Ancak bu geri çekilmenin bir düzeltme şeklinde isimlendirilecek boyutta gerçekleşmesini beklemiyorum.
BIST-100 endeksi için 12 aylık ortalama hedef değerler 11.500-12.000 bölgesine işaret ediyor. TL’de ise bu yıl reel değer kaybı beklemediğimizi, diğer bir ifade ile döviz kurlarında enflasyonun altında bir yükseliş öngördüğümüzü belirtelim. Bu iki beklentiyi birleştirdiğimizde, dolar bazında BIST-100 endeksi için bu yıl 320-340 dolar bandını makul bir hedef olarak değerlendiriyoruz.
Teknik açıdan, son dokuz yılın zirve bölgesinin aşılması anlamına gelen bu beklenti marjı, devam eden süreçte 370-400 dolar bandının radara girmesine neden olabilir. Bu beklentilerin gerçekleşmesi için, TCMB’nin uygulamaya koyduğu sıkı para politikalarının devamlılığını önemli bir önkoşul olarak görüyoruz.
Bankacılık sektörü, yıla daralan marjlar ve artan kaynak maliyetleri ile zorlu bir başlangıç yapmasına karşın XBANK Bankacılık Endeksi’nin yılbaşından bu yana yüzde 40’a yakın getiri sağladığını görüyoruz. Bunun önemli bölümü ise son bir ayda gerçekleşti. Bu performansta etkili olan önemli faktörler, uygulanan ekonomi politikaları ve makro çerçevedeki iyileşme ile Türkiye’nin kredi notlarında artış beklentilerinin fiyatlanması, dış kaynak maliyetlerinde azalış olasılığı ve bankaların yüksek kârlılık performansını yıl genelinde koruyacakları beklentisi.
Bu argümanların önümüzdeki dönemde de büyük ölçüde korunacağını, buna bağlı olarak da bankalardaki güçlü seyrin devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle, yatırımcılar portföylerde bir miktar banka hisse bulundurmaya devam edebilirler. Yeni girişler için de, seçici ve kademeli biriktirme amaçlı alımlarla orta-uzun vadeli tercihler yapılabilir.
'BU YIL TL’DE REEL DEĞER KAYBI BEKLEMİYORUZ'
Türkiye’de faaliyet gösteren reel kesim şirketlerinin önemli bölümü ya ihracat kanalıyla döviz girdisi elde ediyor ya da ürün ve hizmetlerini kur kaynaklı fiyat ayarlamalarına göre belirleyecek esnekliğe sahip. Bu nedenle, büyüme ve tüketim tercihlerinde önemli bir farklılık oluşmadığı sürece, döviz kurlarındaki değişimler özellikle sanayi şirketleri arasında önemli bir farklılık yaratmıyor.