ABD güdümündeki Suriye hükümetinin silahlı kuvveti olacaklar!

PKK Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri Oluyor 

Işık KANSU
AKP-MHP-HÜDA PAR ortaklığının yürüttüğü İmralı pazarlığının baştan beri -iktidarın söylemiyle- “yerli ve milli” bir girişim olmadığı belliydi.

İsrail’in bölgenin genişletilmesi ile yeniden güncellenen Büyük Ortadoğu Projesi’nin, Saray’daki AKP’linin ömür boyu başkan seçilmesi kurgusuyla çakışan bir tasarım olduğu biliniyordu. 

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass’ın gazetecilere yaptığı açıklamalarla bu savlar doğrulanmış oldu.

Bass’a göre, PKK’nin Suriye’deki kolu olan PYD-YPG’nin bir süre sonra kendisini feshederek silahlı güçlerinin Suriye ulusal ordusuna katılması söz konusuydu. PYD-YPG Suriye’deki geçici hükümetin oluşturacağı güvenlik güçlerine asker ya da polis gücü olarak katılacaklardı.

ABD’li John Bass’ın önermesi Devlet Bahçeli’nin başlattığı adı konmayan İmralı pazarlığı süreci ile büyük ölçüde örtüşüyor. Bahçeli hafta ortasında pazarlıktan ne beklediklerini “PKK’nin örgütsel varlığı bitirilmeli, teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla teslim olmalı” diyerek açıklamıştı.

Bass’ın açıklamaları ile Bahçeli’nin beklentisi arasında ince bir ayrışma var: 

Suriye’deki PKK’li teröristler kendilerini sözde feshedecekler ama silahlarını gömmeyecek, silahları ile teslim olmayacaklar. Şimdiye değin Türkiye sınırında ABD’nin çıkarlarını ve petrolünü koruyan paralı askerler olmaktan çıkıp ABD güdümündeki Suriye hükümetinin silahlı kuvveti olacaklar!

ZİHİNSEL SIÇRAMA PARADİGMACILARI

İmralı’daki paradigmacıdan medet uman Saraycıların da paradigma tutkunu olduğunu İbrahim Kalın’ın yeni yayımlanan “İslam, Aydınlanma ve Gelecek” adlı kitabından öğreniyoruz.

İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı sözcülüğünden sonra ülkenin istihbarat örgütünün başına getirilen Saray gözdelerinden.

Kalın’ın “bir AKP münevveri” olarak özgeçmişinde, casusluk cemaatinin başı Fethullah Gülen’in gazetesi Today’s Zaman’da yaptığı yazarlık, 2000 yılında Gülen’e “üstün hizmet ödülü” vermiş olan Türkiye Yazarlar Birliği’nden aldığı fikir ödülü ile dikkat çekiyor. Kalın’ın ayrıca, ABD’li piskopos Benedict Joseph Fenwick’in kurduğu katolik okulu Kutsal Haç Koleji’nde dersler verdiği biliniyor.

Okurlar, Kalın’ın son kitabından, “1800’lerin sonundaki kaba ve saldırgan pozitivizmin Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi idelojisi haline getirildiği”ni, “bilginin İslamileştirilmesi”ni, “modern bilimleri dini bir bakış açısıyla yorumlama çabaları”nı, “din, bilim ve felsefenin sağlıklı bir iletişim ve etkileşim içinde olması”nı öğreniyorlar.

Gelelim paradigmaya!

Kalın, kitabının son bölümünde kimi itiraflarda bulunup derinlemesine düşünülmesi gerektiğini söylediği ilginç sorular soruyor:

“Dört asırdır tam anlamıyla bilim yapmayan ve iki asırdır Batı’dan bilim ve teknolojiyi transfer etmeye çalışan -ama bunu da hakkıyla başaramayan- İslam dünyası, kendi ‘paradigma’sını esas alan, inanç ve değerleriyle uyum içinde olan ve aynı zamanda toplumların pratik ihtiyaçlarını karşılayan bilimsel bir geleneği yeniden inşa edebilir mi? Bunun için hangi kaynaklardan beslenmesi gerekir? Bu zihinsel sıçramayı yapabilecek imkâna şu anda sahip midir?”

Bir yanda Öcalan’ın paradigması, diğer yanda bilimi ve bilgiyi dinselleştirme paradigması öncülüğünde büyük bir zihinsel sıçrama ile geleceği inşa ediyorlar!

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..