“Özerk üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz...”
Boğaziçi Üniversitesi’ne 'kayyum rektör' atanmasıyla başlayan protestoların 4’üncü yılında akademisyenler, öğrenciler ve mezunlar okul önünde bir araya geldi. Öğretim üyesi Can Candan, “Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” dedi...
Boğaziçi Üniversitesi direnişinin 4’üncü yılı: “Özerk üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz”
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne kayyum olarak atanmasına karşı ‘Demokratik, Özgür ve Özerk Üniversite’ talebiyle başlayan, yine Cumhurbaşkanı tarafından atanan Naci İnci’ye karşı devam eden Boğaziçi Direnişi dördüncü yılını tamamladı. Bu kapsamda bugün okulun Güney Kampüsü’nde toplanan bileşenler mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.
Akademisyenler, öğrenciler ve öğrenci aileleri okul içinde bulunan Güney Meydan’da toplandı. Akademisyenler rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları ‘Akademik Nöbet’in 990’ıncısını gerçekleştirdi. Nöbetin ardından akademisyen ve öğrenciler giriş kartları hukuksuz şekilde iptal edilen mezun ve akademisyenlerle birlikte kapı önünde toplandı. Burada direnişin dördüncü yılı için hazırlanan basın açıklamasını akademisyenler adına Naci İnci tarafından görevinden uzaklaştırılan akademisyen Can Candan okudu. Daha sonra mezunlar adına yapılan açıklamayı ise Sedef Kabaş okudu. Güney Meydan’da gerçekleştirilen ‘Akademik Nöbet’ sonrasında öğrenci aileleri de bir açıklama yaptı.
1461’İNCİ GÜN
Candan açıklamada şu ifadeleri kullandıBugün 3 Ocak Cuma. Nöbetimizin 990. gününde, direnişimizin 5. yılında ve 1461’inci günündeyiz. Sizlere özgür basının hâlen alınmadığı, öğrencilerin, birçok mezun ve emekli öğretim üyesinin girişlerinin engellendiği, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz. Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi’ne karşı 2021 yılı Ocak ayında siyasi emellerle gerçekleştirilmiş olan müdahalenin 4. yılını doldurduk. Bu otoriter müdahaleye karşı 4 yıldır üniversitenin akademik özerkliğini ve bilimsel özgürlüğünü savunmaya, tüm ülke için özerk ve demokratik üniversite modelini talep etmeye devam ediyoruz. Tam 4 yıldır, üniversitemizde tepeden inme yöntemlerle ve kurum iradesini hiçe sayarak yapılan hiçbir atamayı meşru kabul etmediğimizi, her türlü baskıcı ve hukuk dışı uygulamaya karşı verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
“Geride bıraktığımız 2024 yılı içerisinde Anayasa Mahkemesi önemli bir karara imza atarak 2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan rektör atamalarının hukuka aykırı olduğunu tescil etti. Bu kararın ertesinde Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak bizler de hukukun üstünlüğü ilkesinin, demokratik teamüllerin ve akademik ahlak kurallarının gereği olarak gayrimeşru konumları hukuken doğrulanmış rektör ve idarecilerin istifa etmelerini talep ettik. Halen takipçisi olduğumuz bu istifa talebinin ötesinde, Türkiye üniversiteleri için beklentimiz ve nihai hedefimiz tüm üniversite yönetimlerinin demokratik süreçlerle, liyakat kıstaslarına uygun olarak belirlendiği, çağdaş ve evrensel kriterlere uygun bir yükseköğretim modeline geçilmesidir. Öngördüğümüz gelecekte, üniversitelerin dışarıdan, tepeden inme alınan karar ve talimatlarla değil, kamu yararı gözetilerek, şeffaf ve katılımcı süreçlerle yönetilen demokratik ve özgür kurumlar olarak yeniden yapılandırıldığını görmek istiyoruz”
''ÖĞRENCİLERİ YURTSUZ BIRAKMAYAN YÖNETİM İSTİYORUZ''
Üniversitenin kapısına kelepçe vurdurmayan, kampüslerini polis ve özel güvenlik güçleriyle doldurmayan; öğrencilerine, emekli öğretim üyelerine ve mezunlarına giriş yasağı uygulamayan, öğrencileri yurtsuz bırakmayan, onları sağlıksız ve emniyetsiz ortamlarda yaşamaya, ısıtmasız dersliklerde paltoyla ders yapmaya mecbur bırakmayan; öğrenci kulüp ve etkinlikleri üzerinde baskı kurmayan; tüm kurum bileşenleriyle uyumlu çalışarak üniversiteyi farklılıkların ve itirazların özgürce ifade edildiği, kapsayıcı ve çok sesli bir ortam olarak canlı tutan; kısacası kurumumuzun ilkelerini, özgürlükçü ve çok sesli yapısını ayakta tutacak, tüm Türkiye için özerk ve demokratik üniversite idealini savunacak yeni ve meşru bir yönetim istiyoruz. Önümüzdeki dönemde öngördüğümüz türde bir yönetimin gerçekleşebilmesi için somut önerilerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına dair hazırladığımız, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne ve YÖK’e yolladığımız rapor ve tasarılar gibi yapıcı önerilerimizi tüm üniversite kamusuyla paylaşmaya, bu konularda akademik ve kamuya açık toplantılar düzenlemeye ve tüm liyakatsizleştirme girişimlerine rağmen yüksek standartta bilgi üretmeye ve aktarmaya devam edeceğiz.
''HER İŞ GÜNÜ REKTÖRLÜĞE SIRTIMIZI DÖNÜYORUZ”
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü yinelemek isteriz. Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.”
''KANUN TANIMAZLIĞIN BİZİ NEREYE GETİRDİĞİNİ GÖREBİLİYORUZ''
Mezunlar adına konuşan gazeteci Sedef Kabaş da şunları söyledi:
''Üniversitemizi yönetemeyen bir anlayışın baskıcı, usulsüz ve hukuksuz uygulamalarıyla, bilinçli bir yıkım ve fetih girişimiyle geçen bu 4 yılda yaşananlara bakınca sadece Boğaziçi’nde değil; tüm ülkede, her alanda ve her kurumda karşılaştığımız yönetim krizinin, partizanlığın, liyakatsizliğin ve kanun tanımazlığın bizi toplum olarak nereye getirdiğini bugün çok daha net görebiliyoruz.
''KARANLIĞI KABUL ETMEDİK VE DİRENİŞİMİZDEN VAZGEÇMEDİK''
Geride bıraktığımız 4 yılda, seçilmiş yöneticileri, dekanları görevden alan, Senato’yu yandaş kadrolarla ele geçiren, bir gecede fakülte açan, ilgili birimlere danışmadan fakülte bölen, lağveden, araştırma merkezlerini kapatan, keyfi uygulamalarla kampüs hayatını baltalayan, mezunlar derneğine el koyan ve arazi talanına girişen hoyrat bir yönetime karşı mücadele verdik. Kendi öğrencilerini hapse attırmaktan çekinmeyen, eğitim ve barınma haklarını gaspeden, hocalarını ve mezunlarını kampüse sokmayan, mesnetsiz iddialarla haklarında soruşturma açan, çalışanlara gözdağı veren, idari ve akademik kadroları yandaşlarla doldurmak için kural tanımazlığı şiar edinen ve kampüs hayvanlarına bile acı çektiren bu gayrimeşru yönetimin neler yapabileceğine hep beraber şahit olduk ancak yılmadık. Haklı olmanın verdiği güçle daha güzel bir gelecek umudumuzu bir gün bile yitirmeden bize dayatılan bu karanlığı kabul etmedik ve direnişimizden vazgeçmedik. Tüm farklılıklarımıza rağmen bir amaç için bir arada durmayı öğrendiğimiz bu 4 yıl boyunca Boğaziçi bileşenleri olarak aldığımız sayısız ödülle, kayyum yönetimine karşı kazandığımız davalarla ve bizimle aynı ideali paylaşanların verdiği destekle hak ve adalet arayışımızı büyütmeyi, iyiyi ve doğruyu aramayı sürdürdük; hukuksuzluğa karşı sesimizi kamuoyuna duyurmayı başardık.
"AKADEMİK OLARAK ÖZERK ÜNİVERSİTE TALEP EDİYORUZ"
“Bu hedefler doğrultusunda, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan müdahalenin 5. yılına girerken kurumumuzun geleceğine dair ilkesel taleplerimizi yineliyoruz:
Üniversite Senatomuzun 2012 yılında kabul ettiği, kurumsal özerkliği, akademik hak ve özgürlükleri önceleyen temel ilkelere bağlılığını açıkça beyan eden,
Üniversiteleri, hiçbir görüş ya da eğilimin baskı altına alınmadığı, akademik, idari ve mali anlamda özerk, katılımcı ve hesap verebilir kurumlar olarak gören,
Üniversiteyi bir siyaset aracı olarak kullanmayan; kurumu siyasi hamileri adına değil, kamu yararı adına yöneten,
Üniversite yönetimini gerçek kurum bileşenlerinden kopuk, kendi siyasi gündemlerini uygulayan dar bir etki grubunun eline bırakmayan,
Ayrımcılık ve önyargıya yer vermeden tüm üniversite bileşenlerine adil ve eşitlikçi davranan,
Siyasi kadrolaşmaya geçit vermeyen; akademik ve idari istihdam politikalarını liyakat ve şeffaflık prensipleri üzerinden yürüten; atama ve yükseltme süreçlerini birimlerin talep ve ihtiyaçları çerçevesinde belirleyen,
Öğrencilerin, öğrenci yakınlarının ve akademisyenlerin katıldığı toplu mezuniyet törenlerini yapmaktan ve bu törenlere katılmaktan korkmayan; Akademik Genel Kurul gibi buluşmalarda çalışanlarıyla yüz yüze gelmekten, onların fikir ve eleştirilerini duymaktan çekinmeyen,
Üniversitenin kapısına kelepçe vurdurmayan, kampüslerini polis ve özel güvenlik güçleriyle doldurmayan; öğrencilerine, emekli öğretim üyelerine ve mezunlarına giriş yasağı uygulamayan,
Öğrencileri yurtsuz bırakmayan; onları sağlıksız ve emniyetsiz ortamlarda yaşamaya, ısıtmasız dersliklerde paltoyla ders yapmaya mecbur bırakmayan
Öğrenci kulüp ve etkinlikleri üzerinde baskı kurmayan; tüm kurum bileşenleriyle uyumlu çalışarak üniversiteyi farklılıkların ve itirazların özgürce ifade edildiği, kapsayıcı ve çok sesli bir ortam olarak canlı tutan, kısacası, kurumumuzun ilkelerini, özgürlükçü ve çok sesli yapısını ayakta tutacak, tüm Türkiye için özerk ve demokratik üniversite idealini savunacak yeni ve meşru bir yönetim istiyoruz”
RAPOR VE TASARILARIMIZI PAYLAŞACAĞIZ
“Önümüzdeki dönemde öngördüğümüz türde bir yönetimin gerçekleşebilmesi için somut önerilerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına dair hazırladığımız, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne ve YÖK’e yolladığımız rapor ve tasarılar gibi yapıcı önerilerimizi tüm üniversite kamusuyla paylaşmaya, bu konularda akademik ve kamuya açık toplantılar düzenlemeye ve tüm liyakatsizleştirme girişimlerine rağmen yüksek standartta bilgi üretmeye ve aktarmaya devam edeceğiz”
İLKELERİMİZİN ARKASINDAYIZ
“Bizler her iş günü her öğlen meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.
Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü yinelemek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz!”
Mert Öner / Cumhuriyet
Fotoğraflar: Vedat Arık