Cihatçı çeteler evleri basıp aile üyelerini kurşuna dizdiler!..
Suriye'de yönetimi ele geçiren HTŞ güçleri, Alevilere yönelik saldırılarda bulundu. Cihatçı çeteler tarafından evleri basılarak aile üyeleri kurşuna dizilen İbrahim Altınçınar ve Rana O. Yaşadıklarını anlattı...
Suriye’deki Alevi katliamında yakınlarını kaybedenler konuştu: 'Cenazelerimiz evlerde, defnedilemiyor'
Suriye’nin kuzeybatısındaki Lazkiye’de, Alevi nüfusun yoğun olduğu köylere yönelik büyük bir katliam yaşanıyor.
Silahlı grupların köylere yönelik sistematik saldırıları, bölge halkını kıskaca almış durumda. İletişim ağlarının kesilmesi, sokağa çıkma yasakları ve zorla yerinden etme politikalarıyla köylüler, katliam öncesinde tamamen savunmasız bırakılıyor.
Cihatçı çeteler tarafından evleri basılarak aile üyeleri kurşuna dizilen, İbrahim Altınçınar ve Rana O. Yaşadıklarını BirGün’den Emre Yıldırım’a anlattı.
Yakınları saldırıya uğrayan İbrahim Altınçınar, “Hastanelerden devlet dairelerine kadar çalışan herkes sistematik olarak işten çıkarıldı. ‘Burada artık çalışamazsınız’ dediler. Ardından insanları evlerine hapsettiler. Sokağa çıkma yasağı geldi ve kimse işe gidemez hale geldi. En sonunda ise katliam başladı” diyerek sürecin nasıl ilerlediğini anlattı.
Katliam öncesinde uygulanan sistematik yöntemlerden biri de köylerin iletişimini kesmek. Saldırganların bölgedeki elektrik hatlarını sabote ettiği ve insanların dış dünyayla bağlantısını tamamen kopardığı belirtiliyor. Tanıkların aktardıklarına göre, saldırılar başlamadan birkaç gün önce elektrikler kesildi ve köylüler yalnızca güneş enerjisi sistemleriyle telefonlarını şarj edebildi. Ancak bu da yeterli olmadı.
İbrahim Altınçınar şunları anlattı: “Birkaç gün önce köyün elektriğini kestiler. Bazı ailelerin güneş enerjisiyle çalışan sistemleri vardı, telefonlarını onlarla şarj ediyorlardı. Tanıdıklarımız da oraya giderek telefonlarını şarj etmeye başladı. Çünkü bir köye girmeden önce mutlaka elektriği kesiyorlar, iletişimi tamamen koparıyorlar. Sonra saldırılar başlıyor.
Eşim bütün gece uyumadı, akrabalarıyla sürekli irtibat halindeydi. Saat 7 civarında köyümüzü kimliği belirsiz kişiler bastı. Ne Araplara benziyorlardı ne de kim oldukları belliydi. Arapça da bilmiyorlardı. Rastgele evlere ve pencerelere ateş açmaya başladılar. Ailem, yola uzak bir eve sığındı ama saldırganlar ev ev dolaşıp kapıları kırarak içeri girdiler.
Eve girdiklerinde, üç kayınımın dizlerine ateş ettiler, ayağa kalkamasınlar diye. Kayınbabam onlara engel olmaya çalıştı ama silahsızdı, kendini savunacak hiçbir şeyi yoktu. O anda kayınbabamı vurdular. Yarım saat içinde hayatını kaybetti. Hâlâ cenazesi defnedilemedi. Çünkü dışarı çıkmak imkânsız.”
“Babamı, benimle telefonda konuşurken öldürdüler”
Lazkiyeli Rana O. saldırıların başladığı ilk anlar itibariyle aile üyeleri ile sık sık telefon görüşmesi yaptığını, önceki sabah 07.00 sıralarında babası ile görüntülü konuştuğu esnada saldırganların evi bastığını, kardeşlerini ayaklarından vurduğunu ve babasını öldürdüklerini anlatıyor.
Son gece, sabaha karşı saldırganlar evlere girmeye başladılar. O sırada ailem beni aradı ve ‘Evlere giriyorlar, bize bir şey olursa haberin olsun’ dediler. ‘İnşallah size bir şey olmayacak’ dedim. Hemen ardından yengem telefonu kapattı. On dakika sonra tekrar aradı ve ‘Kardeşlerinin ayaklarına sıktılar, ne yapacağız?’ dedi. Onlara ‘Bezle sarın’ dedim. O sırada kayınbabamın göğsüne ateş ettiler. Telefonunu aldılar, evde ne varsa götürdüler. Şu an sabahın erken saatlerinden beri kimseyle iletişim kuramıyoruz. Telefonların şarjı bitti, elektrik de yok. Hepsi çok korku içinde. ‘Sıra bize de gelecek’ diye düşünüyorlar.”
Babamla ve aileyle genellikle kamerayla görüşüyorduk. Saldırganlar telefon üzerinden bana mesajlar göndermeye çalıştılar. Beni tehdit ettiler. Ama ben karşılık vermedik, çünkü kardeşlerime ve küçük yeğenlerime zarar gelmesinden korktum.
Rana O.'nun öldürülen babası Babası Ali O. ve ayaklarından vurulan erkek kardeşleri.
“Saldırganlar girdikleri evlerde insanlara, ‘Hepinizi öldüreceğiz, bir tane bile bırakmayacağız’ diye bağırıyorlar. Dün, her yarım saatte bir saldırganlar gelip birilerini alıp götürdü. Bazı kişiler evlere girip çocukları zorla almak istediler. Aileler kendilerini feda ederek çocuklarını vermemek için yalvardılar. ‘Bizi alın ama çocukları bırakın’ dediler. Bunun üzerine saldırganlar geri çekildi.”
Rana O.'nun saldırıya uğrayan aile üyeleri.
Saldırılar sırasında öldürülenlerin cenazeleri hâlâ evlerde bekletiliyor. Saldırganlar, köylülerin dışarı çıkıp cenazelerini defnetmesine bile izin vermiyor.
“Orada bir amcam var, kayınbabamı defnedebilmek için ricada bulunduk. Ancak dün bana, ‘Konuşmaya çalıştım ama şu an izin vermiyorlar’ dedi. İnsanlar cenazelerini bile toprağa veremiyor. 14 yıldır bu saldırılar var, ancak son zamanlarda şiddeti daha da arttı. Artık insanlar huzur içinde yaşamak istiyor.”