Bu halkı baskıyla teslim alamazsınız
Saray rejimi içeride büyüyen krizini muhalefet, avukatlar, gazeteciler başta olmak üzere toplumun geniş kesimlerini hedef alarak aşmaya çalışıyor. Anlatacak hikâyesi kalmayan rejimin sadece baskı ile varlığını koruması pek mümkün değil. İmamoğlu’nun avukatı Pehlivan’ın tutuklanmasının ardından Çağlayan Adliyesi önünden baroya yürümek isteyen avukatlara dün müdahale edildi. TBB Başkanı Sağkan ‘‘Teslimiyet dayatılıyorsa direnişin sesi oluruz’’ dedi...Bu halkı baskıyla teslim alamazsınız
Ülkeyi yönetme krizi içerisinde olan Saray rejimi Ortadoğu’da emperyalizmin yeni dizaynını kendine çıkış kapısı olarak görürken iç siyasette ise baskının dozunu her geçen gün artırıyor.
Halka anlatacak hikâyesi kalmayan iktidar bloku, gerçekleri açığa çıkartan tüm kesimleri de yargı aracılığı ile ortadan kaldırmak istiyor.
Rejim ülkede bir tarafta muhalefete yönelik ablukayı sürdürürken diğer yandan toplumun geniş kesimlerini susturmaya çalışıyor.
Son iki gün içerisinde yaşanan, onur yürüyüşleri engellenerek gözaltılara maruz bırakılan LGBTİ+’lar, tutuklanan gazeteciler, hedef alınan avukatlar rejimin varlığı uğruna hukukun ve demokrasinin nasıl ortadan kaldırıldığının adaletin nasıl tasfiye edildiğinin fotoğrafını ortaya koydu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasının ardından dün İstanbul Barosu’nun çağrısıyla Çağlayan Adliyesi önünde toplanan avukatlara polisin müdahalesi dikkat çekti.
"BUNLAR OHAL UYGULAMALARI"
Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosu önüne yürümek isteyen avukatlar için saatler öncesinde yollar kapatılırken, onlarca gözaltı aracı adliye çevresine konuşlandırıldı. Binlerce polis ise avukatların yürüyüşünü engellemek için görevlendirildi.
Tüm engellemelere rağmen avukatlar "Savunma susmadı, susmayacak" sloganları ile adliye önünde toplandı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, adliyenin önünde açıklamalarda bulundu.
İbrahim Kaboğlu, açıklamasında, "Savunma kendisini savunmuyor. Aslında savunma, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün yurttaşlarını savunuyor" dedi.
"Eğer adalet tehlikedeyse Türkiye Cumhuriyeti de tehlikededir" diyen Kaboğlu, "Bugün 200 bini aşkın avukatın temsilcileri olarak Türkiye'nin dört bir köşesinden gelen baro başkanları ve yöneticileri, yani yaklaşık 200 bin avukat, 85 milyonun haklarını savunmak için buraya gelmiş bulunuyorlar. Çünkü onlar biliyor ki avukatlara yönelik saldırı, bütün yurttaşlara yönelik saldırı demektir" ifadelerini kullandı.
"YURTTAŞLAR KANUNA AYKIRI TUTUKLANIYOR"
Kaboğlu, şöyle devam etti: "Son aylarda özellikle Anayasa'nın 19. maddesine aykırı bir biçimde yurttaşların, kamu görevlilerinin, seçilmişlerin, avukatların, gazetecilerin yakalandıklarını, arandıklarını, gözaltına alındıklarını ve kesinlikle Anayasa madde 19'a aykırı bir biçimde tutuklandıklarını gözlemekteyiz. Bunun son örneği 3 gün önce İstanbul Barosu üyesi avukat Mehmet Pehlivan olmuştur. Öyle ki ifadesinin alınması, tutuklanması yalnızca Anayasa'ya açıkça aykırı bir biçimde değil, aynı zamanda Avukatlık Kanunu'na da apaçık bir biçimde ihlal edilerek gerçekleştirilmiştir."
"ANAYASAL DÜZENİ SAVUNUYORUZ"
"Mahkeme kararı verilinceye kadar hiç kimse suçlu sayılamaz" vurgusunda bulunan Kaboğlu, "Biz Anayasa'ya bağlılığımızı bir kez daha yüksek sesle beyan ediyoruz. Biz umutluyuz, 200 bini aşkın avukatla anayasal düzeni sahipleniyoruz, ne pahasına olursa olsun savunuyoruz."
Kaboğlu'nun ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Başkanı Erinç Sağkan açıklamalarda bulundu.
Sağkan, açıklamasında, "Ülkemizde son dönemde hukuk devleti ilkesinden sistematik olarak uzaklaşıldığını, başta ifade hürriyeti, kişi özgürlüğü ve güvenliği ve adil yargılanma hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerinin teminatı olması gereken yargı sisteminin aksine araçsallaştırılmak suretiyle hakları kısıtlayan bir yapıya dönüştüğünü üzülerek gözlemliyoruz" dedi.
Erinç Sağkan, şunları kaydetti: "Burada olmamızın nedeni yalnızca bir kişiye yönelmiş hukuksuzluk değil, savunma makamının sistemli bir şekilde kuşatılmak istenmesidir. Ve artık hepimizin biliyoruz ki bu saldırılar münferit değil, bütünü hedef alan organize, politik ve süreklilik arz eden bir niteliğe sahiptir."
"DİRENİŞİN SESİNİ BÜYÜTÜRÜZ"
Sağkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gözaltılarla, tutuklamalarla, sindirme çabalarıyla bu mücadeleden döneceğimizi sananlara cevabımız çok net; işte buradayız. Her zaman olması gereken yerde, tam da hukuk adına konuşulması gereken yerdeyiz. Sesimiz kesilmek isteniyorsa biz daha yüksek sesle konuşuruz. Teslimiyet dayatılıyorsa inatla ve ısrarla direnişin sesi oluruz. Ve hiçbir yurttaşımızı savunmasız, hiçbir meslektaşımızı yalnız bırakmadık, bırakmayız."
"İZİN ALMADIK BİLDİRİM YAPTIK"
Çağlayan Adliyesi'nde açıklama yapan avukatlar, İstanbul Barosu'na yürümek istedi. Polisin engellemeleri sonucu avukatlar barikatları zorlarken burada tekrar konuşan Sağkan, “Anayasal haklarımızı gayet iyi biliyoruz. Valiliğe yapılan bildirim, 2911 kanun gereği yapılan bildirimdir, bir izin talebi değildir" diye konuştu.
Polisin tüm engellemelerine rağmen yürüme kararlılığını gösteren avukatlar, kısa süreli ablukaya alınırken abluka içerisindeki avukatlar darp edildi.
"MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ"
Ablukadan çıkan avukatlar yolların kesilmesine rağmen araçlarla Baro önüne geldi. Baro önünde açıklamalarını tamamlayan avukatlar burada yaptıkları açıklamada hukuku araçsallaştıran rejime karşı mücadeleyi yükselteceklerini vurguladı.
ERDOĞAN DOKUNULMAZLIĞI
Gazeteci Fatih Altaylı’nın AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanmasına yönelik tepkiler sürerken MHP Lideri Devlet Bahçeli, Altaylı’yı hedef aldı.Bahçeli, "İfade ve düşünce özgürlüğünün sınırlarını ihlal edip ruhlarına yuva yapmış nefreti her fırsatta sözlerinin ve değerlendirmelerinin arasına tıpkı bir bomba gibi yerleştiren bazı sözde gazetecilerin, yarım aydınların ve safralaşmış uzmanların Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu unutmaması tavsiye ve temennimdir" ifadelerini kullandı.
ESKİ AKP’LİDEN TEPKİ
Eski AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi ve avukat Mücahit Birinci ise tutuklamaya tepki gösterdi. Birinci, "Hukukçu, vakalara bakarken şahsi öfkesini karıştırmayandır. Buna devam edeceğim. Kim ne diyorsa desin. Kimseye borcum yok" dedi.RTÜK’TEN 72 SAAT SÜRE Öte yandan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), dün tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı'nın YouTube kanalının lisans alması için 72 saat süre verildiğini bildirdi.
Yapılan yazılı açıklamada, "Yayın lisans ücretini peşin olarak ödemez veya yayın hizmetlerine bu duyuruyu müteakiben yetmiş iki saat içerisinde son vermez ise Üst Kurul tarafından 6112 sayılı Kanunun 29/A maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Sulh Ceza Hâkimliğinden içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi talebinde bulunulacağı ihtar olunur" denildi.
YAYINA DEVAM EDİLDİ Fatih Altaylı’nın tutuklanmasının ardından, YouTube kanalında hafta içi her sabah yayımladığı “Fatih Altaylı yorumluyor” programı ise dün sabah ekibi tarafından çekildi.
Fatih Altaylı’nın oturduğu koltuğun ekrana yansıtıldığı programda, kendisine eşlik eden Emre Acar, tutuklama kararına yönelik ekip adına eleştirilerini sıraladı.
"Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR" başlığıyla yayımlanan videoda Emre Acar, Altaylı’nın tutuklanmasına gerekçe yapılan sözlerinin çarpıtıldığını söyledi, “Savcılık ve sulh ceza hakimliğinin iddialar ve delilleri dikkate almadan tutuklama kararı verdiğini” dedi.
Söz konusu yayının 8 saatte 678.680 görüntüleme sayısına ulaşması ise dikkat çekti.
ARKADAŞLARINDAN DESTEKAltaylı’nın Galatasaray Lisesi’nde dönem arkadaşları da bir mesaj yayımlayarak gazeteciye destek verdi. “Sorarlarsa bizdendir” başlıklı yazıda tutuklama kararına tepki gösterildi.
Açıklamada Altaylı’nın tutukluğunun son bulması istendi, “Adil ve tarafsız bir yargılama sürecinin tutuksuz olarak yürütülmesini bekliyoruz. Bu koşullar sağlandığında, Fatih Altaylı’nın sözlerinde herhangi bir suç unsuru bulunmadığı görülecek ve davanın beraatla sonuçlanacağına inancımız tamdır” denildi.
SÜRGÜN VE KÖTÜ MUAMELE
Saray’ın yargı aracılığı ile başlattığı operasyonda hukuksuzluklar bitmek bilmiyor. İBB yönelik operasyonlarda tutuklanan 25 kişi, 9 farklı şehre gönderildi. Sevk sırasında bazı tutukluların kötü muameleye maruz kaldığı öğrenildi.
Sözcü’nün haberine göre Tekirdağ, Eskişehir, İzmir, Bolu, Balıkesir, Afyonkarahisar gibi illerdeki cezaevlerine sevkedilen tutuklu sanıklardan 2’si etkin pişmanlıktan yararlandığı için tahliye edildi. 25 tutuklu ise halen sevkedildikleri cezaevlerinde, haklarındaki suçlamaların ne olduğunu öğrenmek için bekliyorlar. İstanbul’dan sürgün edilen tutukluların, en yakını 71, en uzağı ise 488 kilometre uzağa götürüldü. Sevk sırasında bazı tutukluların kötü muameleye maruz kaldı.
İstanbul’dan Afyonkarahisar Cezaevi’nde gönderilen İBB Medya AŞ eski Genel Müdürü İpek Elif Atayman, Silivri’den Afyonkarahisar’a yaklaşık 500 kilometrelik yolculuğu, elleri kelepçeli olarak yaptı. Bazı tutuklu aileleri, Silivri’de sandıkları yakınlarını ziyarete gittiklerinde ancak nakil gerçeğini öğrenebildi.
Öte yandan tutuklu bulunan ve İstanbul Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden İzmir Buca Cezaevi'ne sevk edilen Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, tekrar hastaneye götürüldü. Geçmişte iki kez kanser tedavisi gören Çalık için geçtiğimiz hafta, cezaevi koşullarında hayati riskinin arttığı gerekçesiyle tahliye talebinde bulunmasının ardından İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde götürülerek gerekli tetkik ve tahlilleri yapılmıştı. Çalık dün yine hastaneye sevk edildi. Çalık’ın daha önce yaşadığı rahatsızlıkların nüksetmesi nedeniyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldığı belirtildi. Hastaneye sevk edilen Mehmet Murat Çalık için hastaneye yatış kararı verildi.
Mehmet Murat Çalık
ONUR YÜRÜYÜŞÜ’NE MÜDAHALE
İstanbul’daki 11. Trans Onur Yürüyüşü kapsamında Kadıköy sokaklarında darp edilerek gözaltına alınan 42 kişinin 39'u, geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde geçirdi. Gözaltına alınanlar Kartal Adliyesi’sine sevk sonrası sırayla serbest bırakıldı. Beş kişi hakkında ise yurt dışına çıkış yasağı ve karakolda imza verme şartıyla adli kontrol kararı verildi. Beyoğlu’ndan GBT ile gözaltına alınan biri turist 4 kişi de adliyeye sevk sonrası serbest bırakıldı.Emniyet ifadelerinde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlaması yöneltilen gözaltılarla ilgili açıklama yapan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇDH) İstanbul Şubesi gözaltına alınanlardan 3 kişinin çocuk şubeden serbest bırakılırken geriye kalan 43 kişinin geceyi İstanbul Emniyet Müdürlüğünde geçirdiğini belirtti. Bazı LGBTİ+ ve Sivil Toplum Kuruluşlarının yaptığı ortak açıklamada gözaltına alınan kişilerin polis işkencesine maruz kaldığı, sağlıkları, güvenlikleri ve çoğu temel haklarının ihlal edildiği vurgulandı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin yaptığı açıklamaya göre, polis tarafından dernek avukatlarının müvekkilleriyle iletişim kurmasının engellendiği ve gözaltında kaç kişinin bulunduğu bilgisinin de geç paylaşıldığı söylendi.