'Bu ne çevrenin korunmasına katkı sağlar ne de topluma hizmet eder'!
TBMM kabul edilen İklim Kanunu hakkında konuşan Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu, "Bu yasa ile şirketlere fiilen kirletme hakkı tanınmış oldu. Parası olan firmalar, kirletmeyen şirketlerden hak satın alarak daha fazla emisyon salabilecek. Bu durum ne çevrenin korunmasına katkı sağlar ne de toplumun menfaatine hizmet eder" dedi...
TBMM’de kabul edilen İklim Kanunu’na çevre hukukçularından tepki: 'Şirketlere fiilen kirletme hakkı tanınmış oldu'
Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu, TBMM kabul edilen İklim Kanunu'na ilişkin, "Bu yasa ile şirketlere fiilen kirletme hakkı tanınmış oldu.
Parası olan firmalar, kirletmeyen şirketlerden hak satın alarak daha fazla emisyon salabilecek. Bu durum ne çevrenin korunmasına katkı sağlar ne de toplumun menfaatine hizmet eder" dedi.
TBMM'de kabul edilen kanunun şirketler lehine hazırlandığını belirten Okumuşoğlu, kanunun adında "iklim" geçmesine rağmen içeriğinin iklimi korumaktan uzak olduğuna dikkat çekerek "İklim Kanunu, şirketlerin kendi aralarında emisyon ticareti yapmalarını düzenliyor. Bu kapsamda şirketlere belli bir miktarda emisyon salma hakkı tanınıyor. Belirlenen sınırın aşılması halinde daha az emisyon salan başka bir şirketten hak satın alma imkanı getiriliyor" ifadelerini kullandı.
"TAMAMEN ŞİRKETLERİN ÇIKARLARINI ESAS ALAN BİR SİSTEM"
Okumuşoğlu, yeni düzenlemenin vatandaşlara değil, şirketlere avantaj sağladığını vurgulayarak, "Toplumun temiz hava hakkını gözetmeyen bir yasa ile karşı karşıyayız. Bu düzenlemenin iklimi iyileştirmesi, sağlıklı bir çevre sunması mümkün değil. Tamamen şirketlerin çıkarlarını esas alan bir sistem kurulmuş durumda" dedi.
Devletin, bu düzenleme ile kendi sorumluluklarını geri plana attığını belirten Okumuşoğlu, "İklim Kanunu ile devlet, adeta bir aracı gibi konumlanarak şirketlerin emisyon hakkı alıp satmasına olanak tanıyan bir mekanizma oluşturdu. Halkın çevre hakkını koruması gereken kamu otoritesi, bu düzenlemeyle ticareti kolaylaştıran bir rol üstlenmiş oldu" diye konuştu.
"ŞİRKETLERE FİİLEN KİRLETME HAKKI TANINMIŞ OLDU"
Anayasa’nın "Sağlık hizmetler ve çevrenin korunması" başlıklı 56’ncı maddesine de atıfta bulunan Okumuşoğlu, devletin asli görevinin vatandaşını korumak olduğunun altını çizerek, "Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı anayasal güvence altındadır. Devletin bu hakkı gözetmesi gerekirken, yapılan düzenlemeyle yeni bir hak tanımlandı ve bu hak halk için değil, özel sektör için getirildi" dedi.
Okumuşoğlu, düzenlemenin çevreyi ve toplumu değil, şirketlerin faaliyetlerini kolaylaştırdığını ifade ederek, "Bu yasa ile şirketlere fiilen kirletme hakkı tanınmış oldu. Parası olan firmalar, kirletmeyen şirketlerden hak satın alarak daha fazla emisyon salabilecek. Bu durum ne çevrenin korunmasına katkı sağlar ne de toplumun menfaatine hizmet eder" diye konuştu.
Emisyon ticaretine ilişkin detayları da paylaşan Okumuşoğlu, "Şirketler belirlenen sınırın üzerine çıktığında ya ceza ödeyecek ya da emisyon salmayan şirketlerden satın alma yoluna gidecek. Uygulama bu şekilde işleyecek. Bu nedenle kanunun çevreye, topluma ya da iklimin korunmasına hizmet ettiğini söylemek güç" şeklinde konuştu.
ANKA