Hastanelerde 'ÖL DE ÖYLE GEL' randevu sistemi!
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Ahmet Mehlepçi, sağlık sistemindeki aksaklıklara karşın açıklamalarda bulundu. Mehlepçi “Bir yıl sonraya verilen MR randevularının, iki yıl sonraya yazılan ameliyat tarihlerinin sorumlusu biz değiliz” ifadeleri dikkat çekti. Öte yandan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, kısa süre önce yaptığı açıklamada Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde (MHRS) yapılan düzenlemelerle birlikte randevu bekleme oranlarının düştüğünü belirtmişti...
Hastanelerde 2 yıl sonraya randevu:
'Sağlıkta dönüşüm sağlıkta ölüşüme dönüştü!'
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Ahmet Mehlepçi, yaptığı yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığı'nın aile hekimliği sisteminde çalışanlara yönelik "değersizleştirici" tutumu, sık değişen yönetmelikler ve ardı arkası kesilmeyen maaş kesintileriyle sağlık hizmetlerini sürdürülemez hale getirdiğini kaydetti.
Mehlepçi, mevcut sağlık politikalarının hem çalışanları hem de halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek, Sağlık Bakanlığı yetkililerine hitaben “Çalışanları dinlemeyen, anlamayan, görmeyen, yok sayan bir anlayışla halkın sağlığını tehlikeye atıyorsunuz. Artık oyalamayı bırakın” ifadesini kullandı.
"HALK SAĞLIĞINI KORUMAK BİRİNCİ BASAMAĞIN GÖREVİDİR"
Mevcut sistemin, temel sağlık hizmetlerini sağlayan birinci basamağın asli görevlerini yerine getirmesini engellediğini dile getiren Mehlepçi, “Birinci basamağın görevi, insanları hastalıklardan korumak ve sağlıklı bir topluma ulaşmaktır. Ancak bakanlık bu sistemi ne kurabiliyor ne de işletebiliyor” ifadelerini kullandı.
Mehlepci, 25 yıllık sağlık politikalarının sahada görev yapan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının görüşlerini dikkate almadığını belirterek, şunları kaydetti:
“Hastanın gelip gelmemesi, ilacın yazılıp yazılmaması fark etmiyor, her durumda kesinti uygulanıyor. Sağlığı bir ticari metaya dönüştüren, her şeyi performansla ölçen bir anlayışla karşı karşıyayız. Buna karşı çıkan ve sahada mücadele veren biziz. Bu duruma dikkat çekmek için 14 günlük iş bırakma eylemleri yaptık, defalarca basın açıklamaları düzenledik. Aile sağlığı merkezlerinde görev yapan hekimlerin, hemşirelerin, ebelerin emek ve hak kaybına artık dur denmesi gerekiyor. Çünkü bu sadece bizleri değil, doğrudan hastaları etkiliyor.”
SAĞLIK BAKANI'NDAN BEKLEME AÇIKLAMASI
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, haziran ayında yaptığı açıklamada, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde (MHRS) yapılan düzenlemelerle birlikte bekleme oranlarının düşürüldüğünü belirtmişti.
Memişoğlu, "Türkiye, 2024'te 1 milyar 24 bin kez sağlık sisteminden yararlanmış. Yani her vatandaş 12,5 kez sağlık sistemine gitmiş. OECD ortalaması 6.2. Her vatandaşımıza Avrupa'nın iki katı kadar sağlık hizmeti sunmuşuz. Randevu sorunumuz neden oluyor, diye baktık. Bilişim alt yapımızda bunlarla ilgili büyük bir çalışma sergilendi. Aile hekimliğini kuvvetlendirdik. Hastaneye gitmeden çözülecek problemleri, ilaçları ve raporları da orada yazdırarak büyük rahatlama sağladık. Yüzde 80 oranında randevu bekleyen hasta oranını azalttık. MHRS'yi rahatlattık" ifadelerini kullanmıştı.
Daha önce iktidar tarafından sıklıkla ifade edilen hastanelerde bekleme sürelerinin artık olmadığı ''hastane kapılarında kuyrukların bulunmadığı'' ifadelerine karşın Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Ahmet Mehlepçi'nin hastaların 2 yıla değin beklediğini ifade etmesi Türkiye'de sağlık konusunda bugün yaşanan zaafiyeti bir kez daha gözler önüne serdi.
"SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM, SAĞLIKTA ÖLÜŞÜME DÖNÜŞTÜ!"
Sağlık sisteminde yaşanan krizin derinleştiğini ifade eden Mehlepçi, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün randevu bile alınamayan bir sistemle karşı karşıyayız. Altı ayla bir yıl sonraya verilen MR ve ultrason tarihleri, iki yıl sonraya yazılan ameliyatlar… Bunların sorumlusu birinci basamakta çalışan biz sağlık emekçileri değiliz. Aksine, tüm bu eksikleri kapatmak için üzerimize düşenden fazlası yükleniyor. Görev tanımımıza girmeyen işler dayatılıyor. Yoksullukla, maaş kesintileriyle, cezalarla sindirilmeye çalışılıyoruz. Bağımsız sivil toplum örgütleri yok sayılıyor. Korku iklimiyle, ceza tehdidiyle ve artan şiddetle karşı karşıyayız. Mesleğimiz değersizleştiriliyor. Sağlıkta dönüşüm politikası bizler için artık bir ‘sağlıkta ölüşüm’e dönüşmüş durumda.”
Mehlepçi, aile sağlığı merkezleri çalışanlarının performans baskısına dayanmayan, emekliliğe yansıyan, yoksulluk sınırının üzerinde ve insanca yaşayabileceği maaş talep ettiklerini vurguladı.