AKP'deki SKANDALIN büyümesini engellemek amacıyla!..
Gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi’nden gönderdiği notlarda AKP içinde eski ve yeni kanatlar arasındaki çatışma ve Mücahit Birinci’nin istifası hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu...
Fatih Altaylı cezaevinden anlattı:
AKP’de lağım patladı, iki ayrı yapı
birbirine girdi
Silivri Cezaevi’nde 59 gündür tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, Youtube kanalına gönderdiği notlarda AKP içindeki büyük çatışmayı anlattı.
Altaylı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İBB Borsası açıklamasının ardından Mücahit Birinci’nin istifasının, partideki skandalın büyümesini engellemek amacıyla gerçekleştiğini iddia etti.
Altaylı, AKP’nin “eski” ve “yeni” kanatları arasında sert bir güç mücadelesi yaşandığını belirterek Mücahit Birinci’nin sosyal medya üzerinden yürüttüğü tartışmaların ve medya kontrol iddialarının partide rahatsızlık yarattığını ifade etti. Ayrıca, AKP’ye yakın bir trol hesabının kapatılmasının da bu iç çatışmanın bir sonucu olduğunu söyledi.
Altaylı, eski bir AKP’linin kendisine bir not ileterek “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik olarak aylardır yürütülen bir operasyon var. Bu operasyonu yargı yürütüyor ama hiç kimseye bunun bağımsız yargının işi olduğunu anlatamayız. İnanmazlar.” dediğini söyledi.
Altaylı, yeni AKP’nin güce ve çıkar ilişkilerine dayalı bir yapı olduğunu, eski AKP’nin ise ilkeler etrafında şekillendiğini belirterek iktidar değişimi durumunda yeni yapının siyasetten çekileceğini, eski yapının ise varlığını sürdüreceğini iddia etti. Parti içinden bazı isimlerin CHP’li vekillere bilgi sızdırması, yaklaşan güç değişiminin işareti olarak değerlendiren Fatih Altaylı, YouTube kanalında şöyle konuştu:
PATLAYAN LAĞIM BORUSUNDAN BAŞKA PİSLİKLER DE AKMAYA BAŞLADI
AKP MKYK üyesi Avukat Mücahit Birinci gördüğü lüzum üzerine partisinden istifa etmişti. Özgür Özel'in 1 ve İBB davası borsası açıklamasını küçümseyip "Bu da skandal mı canım diyerek" diyenlere kapak olacak bir istifaydı. Belli ki daha da büyümesi muhtemel bir rezaletin dev bir bil skandala dönüşmesinin önü kesilmek isteniyordu. CHP lideri çok fena bir noktaya basmıştı belli ki. Çünkü bu ifşa AKP ve AKP medyası içinde çok derin ve bir o kadar da pespaye bir kavganın su yüzüne çıkmasına neden olmuştu. İtalyan takım elbiseli, İtalyan ayakkabılı, belinde 1000 euroluk Ermest kemerli mücahit birinci kontrolünde olduğunu iddia ettiği gazetecilerle sosyal medya üzerinden küfür kıyamet bir tartışmaya, çamurlaşmaya girişmişti. Zannederim Mücahit Birincinin başını İBB borsasındaki faaliyetlerinden çok bu seviyesiz tartışma yedi. Bir borsa çalışanı için sinirlerine hakim olamamak önemli bir zaaftı. Çünkü patlayan lağım borusundan başka pislikler de akmaya başladı. Mücahit Birincinin kontrolü altında olduğunu söylediği medya ekibinden bir diğeri İBB soruşturmaları ve İmamoğlu'nun siyaset dışı bırakılması operasyonundaki görev paylaşımını ifşa etti. Aslında ifşa mı, itiraf mı yoksa bir yerlere mesaj ya da güç gösterisi mi emin olamadım. Çünkü nasıl ki AKP aslında ayıp hatta belki de suç olan hukuksuzlukları güç gösterisi güç ispatı olarak görüp bunların sergilenmesinden ayyuka çıkmasından rahatsız olmuyorsa muhtemeldir ki bu medyacılar da bunları anlatarak kendi reklamlarını yaptıklarını düşünüyor hatta belki de olası müşterilere mesaj veriyor bile olabilirler. Şöyle söyleyeyim, eskinin eski Türkiye'nin ayıp sanılan durumları zannederim yeni Türkiye'de marifet haline geldi. Bunu onlar adına utanarak öğreniyoruz. Ayıbın marifet haline geldiği sistemler ya kısa ömürlü olur ya da toplumu ve siyaseti çürütür. Çürümüş bir toplumun sonu ise başarısız toplum, başarısız toplumun sonucu başarısız devlet yani “fail state” olmaktır. Acı ama gerçek bu. Mücahit Birinci ve İBB Borsası Rezaletinin bu ilk perdesinde Mücahit Bey'in hanesine yazılacak tek olumlu şey AK Parti'de bir geleneği yıkarak parti üyeliğinden affımı arz ediyorum demek yerine cesaret gösterisi yaparak doğrudan istifa ediyorum deme cüretini göstermesiydi. Kendisini kutluyorum. Bu zamanda bu cesaret. Bravo doğrusu. Bu arada milyon dolarları havada uçuşturan bu avukat kaç lira vergi ödemiş merak etmiyor da değilim. Tüm bu gelişmelerin bizim bildiğimiz ama artık herkesin gördüğü bir tabloyu netleştirdiğini de söylememiz lazım. Hatta belki bunu iyice yorumlamamız lazım. Bu değilse bile önümüzdeki günlerde bunu yapacağım. Mücahit Birinci olayı ile artık tartışmasız bir gerçek gözümüze sokuldu. Karşımızda iki AK Parti var. Eski AK Parti ve yeni AK Parti. Ve bu ikisi kendi içinde çatışıyor. Kendi arasındaki uyumsuzluk ve kavga en azından dışarıya dönük kavga kadar hatta bazen daha sert. Birinci ve şürekasına yönelik parti içi tepkiler bunu çok net gösterdi. Tabii en iğrenç iki ya da üç trolden birini sosyal medya hesabına getirilen yasaklamanın arkasında AK Partili isimlerin olduğu gerçeği de bu eski AK Parti yeni AK Parti kavgasına işaret ediyor.
İKTİDAR PARTİSİ İÇİNDE BÖYLE DÜŞÜNEN ÇOK İNSAN VAR
Şimdi sana anlatacağım olay da bunun bir başka göstergesi. Bir süre önce AK Parti'nin önemli isimlerinden biri bana bir not iletti. Eski AK Partili ama hala önemli bir isim, söylediği ilettiği şu, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik olarak aylardır yürütülen bir operasyon var. Bu operasyonu yargı yürütüyor ama hiç kimseye bunun bağımsız yargının işi olduğunu anlatamayız. İnanmazlar. İnanmaları için biz de elimizden geleni yapıyoruz. Çok ama çok yanlış yapıyoruz. Sakın yanlış anlamayın. Ben İBB'de ya da diğer belediyelerde bir şey yoktur ya da vardır demiyorum. Benim işim bu değil ama tüm bunlar çok daha düzgün yapılabilirdi. Bu belediye başkanları tutuksuz yargılanabilirdi. Şafak operasyonları şart mıydı? Bu başkanlar kaçacak mıydı? Bizim partililer dahil herkes biliyor ki kaçmazlardı. Tutuksuz yargılamak gerekirdi. Yine halk sadece CHP'li belediyeler mi diyor. Çünkü her vatandaşın yaşadığı, tanık olduğu olaylar var. Yargılamalar tutuksuz olsaydı bu yargılamaların sonuçları da lehte veya alehte daha inandırıcı olurdu. Şimdi sonuç ne olursa olsun inandırıcılık sorunu olacak. Bu mesele çok kötü yönetildi. En çok zararı da bize verdi." dedi. Bu sözler şaşırtıcı değil ve aslında uzunca olan bu notun özeti üç aşağı beş yukarı böyle. İktidar partisi içinde böyle düşünen çok insan var. Zaten iktidar trollerinin bize destek verilmiyor. Sadece biz bu süreçlerle ilgili konuşuyoruz demelerinin nedeni de burada saklı. Yapılanların değilse bile yapılma biçiminin yanlış olduğunu düşünen AK Partili sayısı az değil. Sadece sesleri çıkmıyor. Tabii suskunluk da doğru bir tavır değil ama suçlayamam. Onlar da çekiniyor. Şunu da söyleyeyim. Bu not bana iletildiğinde Çerçioğlu olayı henüz olmamıştı. Fakat şu da bir gerçek ki muhaliflerin bir bölümünde önemli bir umutsuzluk, bir tür tutsaklık sendromu var. Şöyle ki Türkiye'de iktidarın değişeceğine inanmıyorlar. Bu düzen değişmez diyen bir kesim. Bu biraz da iktidarın özgüvenli bir duruş sergilemeye çalışmasından ve gücünü aşırı biçimde sergilemekten kaçınmamasından kaynaklanıyor. Bence bu Türkiye'ye hakarettir.
İktidar bu seçimi, ilk seçimi kazanır mı, kaybeder mi şu an bilmem ama şundan eminim. Türkiye'de bir iktidar değişecekse sandıkta değişir ve Kılıçdaroğlu adaylıkta diretmeseydi 2023 yılında iktidar değişmiş olacaktı. Bugün tüm bunları konuşmuyor olacaktık ve iktidar değişirse eski AK Parti mevcudiyetini sürdürecek ama yeni AK Parti siyasetten çekilecektir. Çünkü eski AK Parti ilkeler etrafında toplanmış merkezin partisiydi. Yeni AK Parti ise gücün ve gücün sağladığı imkanların etrafında toplanmış bir siyasi oluşum. Güç bitince sistemde çöker ve o tipler yeni güç odağının çevresinde toplanır. Bu şimdi bile başlamış olabilir. Bu bir tahmin değil, bir bilgi. Yeni AK Parti çevresinin yanaşmalarından bir troll son aylarda sık sık CHP'li vekilleri arayarak gerek AK Parti içinden gerekse yargı bürokrasisi içinden bilgi ve dedikodular veriyor. Bu ufukta görünen bir güç dengesi değişimine yönelik hazırlık kendisini besleyecek yeni sahiplerine yaltaklanma çabası. Bu bile önemli bir işaret.