Birinin elinin altında yargı, diğerinde çeteler, mafyalar, haraççılar...
Bahçeli’nin ipiyle kuyuya inmek
Miyase İLKNURBizim muhalif mahalle bir âlem. Partisiyle, medyasıyla muhalefetin bu Polyanacı tutumu artık marazi bir hal aldı. Bahçeli’nin her açıklamasından iyimser bir yorum çıkarmak, her an ittifakı bozacak bir hamle beklentisine girmek başka türlü açıklanamaz zira.
Cumhur İttifakı’nın dağılma ihtimali kendilerine iyi geliyor olabilir. Türkiye’ye de iyi geleceği muhakkak ama ne kadar gerçekçi işte onu kavramaktan uzaklar.
Kaç kez test edildi, kaç kez umutlar yerle bir oldu ama hâlâ Bahçeli’den yana iflah olmaz bir iyimserlik söz konusu. Bahçeli’nin arada bir ağır abi rolünde racon kesmesi üzerine “Aha! Sevim koş ittifak dağılıyor” psikolojisine eminim Bahçeli’nin kendisi de kıs kıs gülüyordur. Bu ittifak kolay kolay dağılmaz. İkisi de birbirine mahkûm. Hem siyasi hem adli açıdan birbirlerine mahkûm üstelik. Birbirlerinin açıklarını biliyor, dosya biriktiriyor, arada bir “Bak üstüme gelme seni fena yakarım” kabilinden üstü örtülü mesajlar veriliyor ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi can ciğer kuzu sarması.
Birinin elinin altında yargı, diğerinde çeteler, mafyalar, haraççılar. Kolluk kuvvetlerinde bir sana, bir bana kardeş payı.
Muhalefet son olarak Alaattin Çakıcı’nın yamağı Selahattin Yılmaz’a yapılan operasyondan umuda kapıldı. Selahattin Yılmaz’a yönelik operasyon bir muamma. Anlayabilen beri gelsin. İBB davasından tutuklu bulunan Fatih Keleş güya avukatlar aracılığıyla hemşehrisi Selahattin Yılmaz’ın itirafçı İhsan Aktaş’ı susturması için talimat vermiş. Bu iddia pek akla yatkın değil. Bir kere Fatih Keleş’in tutuklanma gerekçesinin İhsan Aktaş’ın itiraflarıyla hiç ilgisi yok. Hatta İhsan Aktaş’ın itiraflarında Fatih Keleş’in adı sadece bir yerde, o da dolaylı olarak geçiyor. Daha çok ilçe belediye başkanları Aktaş’ın itiraflarında hedef alınmış. Aktaş dışında pek çok itirafçının ifadesinde adı sıkça geçen Fatih Keleş, onlardan rahatsız olmamış da İhsan Aktaş’ın adını sadece bir kez geçirmesinden mi rahatsız olup susturmak istemiş. Bu işte bir çapanoğlu var ama ne
Damatlar arası çatışma mı, danışmanlar arası çatışma mı, yoksa yandaş medyanın iç kavgası mı biz sıradan âdemlerin anlaması pek olası değil.
Bahçeli, tutuklanan Selahattin Yılmaz’a arka çıkan bir açıklama yapınca bizim mahallenin, “Oleyy! Kavga başladı” moduna girmesi tam bir akıl tutulması. İstanbul Emniyeti’nde operasyon yapılan isimlerin sorgulaması sürerken neler yaşandığını biliyorlar mı acaba?
İBB davası nedeniyle gözaltına alınan isimler nezarethanede kapıları kapalı vaziyette tutulurken Selahattin Yılmaz, kapısı açık nezarette tutuldu. O da madem kapı açık deyip kendisiyle birlikte gözaltına alınanları tek tek dolaşıp nasıl ifade vermesi gerektiğini belletiyordu. Yine diğerleri dışarıdan yemek getiremezken Selahattin Yılmaz’a dışarıdan kebap, lahmacun servisi yapılıyordu.
Bu nasıl operasyon, nasıl gözaltı anlayan beri gelsin.
Bahçeli istemeseydi ne bu operasyon yapılabilirdi ne de Yılmaz tutuklanabilirdi. Operasyonun perde gerisini bilmemesi mümkün değil. Görüntüyü kurtarmak ve Yılmaz’a, “Bak seni savundum” demek için yapılmış bir açıklama sadece.
Demem o ki muhalefet Bahçeli’nin ipine beyhude sarılmasın. Onun ipiyle kuyuya inilemeyeceğini geçmiş deneyimlere bakarak öğrensinler artık. Ayrıca Bahçeli’nin ipi kendi elinde mi, o da meçhul.