Diyanet’in son iki hutbesindeki dinsel ÇARPITMALARI deşifre etti!
İlahiyatçı-felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, Diyanet’in kadınların yaşam özgürlüğüne müdahale eden ve tatile el attığı son iki hutbesindeki dinsel çarpıtmaları deşifre etti. Prof. Dr. Filiz; “İlgili ayet ve hadisler çarpıtılarak özellikle kadınlar üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Diyanet kendisini dini-siyasi otorite yerine koyarak insanların özel tercihlerini yönlendirme hakkına sahip değildir” dedi...
İlahiyatçı-felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz,
Diyanet’in hutbelerde yaptığı çarpıtmaları deşifre etti: Ayet ve hadisler çarpıtılarak kadınlara baskı oluşturuluyor!
Diyanet cuma hutbeleriyle kadınların giyiminden tatilin nasıl yapılacağına kadar sosyal yaşamı dinsel ahlaka göre şekillendirmeye çalışıyor. Buna karşın kurumun içinde yaşanan “ütücü” ve ”eskort” skandalları ise Diyanet’in daha kendi hutbelerine uymadığını ortaya çıkardı.
İlahiyatçı-felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, Diyanet’in bu çürümüş ve çelişkili durumunu; “Toplumu yanlış ve çarpık dini yorumlarla baskılamaya çalışmak, İslam’ı sorunlara karşı duyarsızlığa alet etmektir. Din, her iktidara göre hutbesi değişen bir kurum değildir” sözleriyle eleştirmişti.
DİYANET’İN ÇARPITMALARINI GÖZLER ÖNÜNE SERDİ
Cumhuriyet'ten Aytunç Ürkmez'in haberinde, Prof. Dr. Filiz, Diyanet’in kadınların giyim özgürlüğünü hedef alan 1 Ağustos tarihli “Hayâ: Allah’ın Emri, Fıtratın Gereği” başlıklı ve günümüzde yurttaşların tatilde Allah’ın emirlerine karşı geldiğini iddia ettiği 8 Ağustos tarihli “Sılai Rahimle Bereketlenen Tatil” başlıklı hutbelerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Filiz, hutbelerde yapılan çarpıtmaları gözler önüne serdi.
HADİSİ TALİBAN, IŞİD TİPİ ÖRTÜNMEYE YORUYORLAR
Filiz, ilk hutbede insanların giyimi, kuşamı ve giysileri üzerinden hareketle bir takım dinsel hükümler (nas) öne sürüldüğünü belirterek; “Bu hutbede örtünmenin doğrudan ‘Allah’ın emri’ olduğu belirtiliyor. Utanma, çekinme ve toplumsal normlara uymak anlamındaki ‘haya’, ilgili ayet ve hadisler çarpıtılarak özellikle kadınlar üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Hutbede atıf yapılan ‘Allah’tan hakkıyla haya etmek, bütün organları her türlü günah ve haramdan korumaktır’ hadisi, Diyanet’in sandığı gibi örtünmeyle hiçbir ilgisi yoktur. Organların korunması gereken günahlar; çalmak, çırpmak, sahtekarlık yapmak, hile yapmak, yalan söylemek, yoksulun yetimin milletin malını çar çur etmek... Bu hadisin manevi derinliğini, Taliban ya da IŞİD tipi örtünmeyi andıran yorumla yüzeyselleştirmek asıl hayaya aykırı olan çarpıtmadır” dedi.
AYET DE ÇARPITILDI
Hutbede atıf yapılan; “Ey Ademoğlulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın” (Araf/27) ayetinin de çarpıtıldığını belirten Filiz; “Adem ve Havva’nın çıplaklığı, hutbede iddia edilen veya dolaylı yönden empoze edilen ve eleştirilen giyinme tarzı değil, dümdüz anadan doğma çıplaklıktır. İslam dini, bu ayette zaten uygarlıkların hemen hiç birinde tasvip edilmemiş bu düpedüz çıplaklığın örtülmesi gerektiğini teyit etmektedir, hepsi budur” ifadelerini kullandı.
ELÇİ DÖNEMİNDE OLMAYAN KIYAFETLER HARAM SAYILAMAZ
Yine hutbede atıf yapılan “giyinik çıplaklar” hadisinin çarpıtıldığı, bununla ahlaksızlığın örtünmeyle kapatılamadığının vurgulandığını belirten Filiz, “Hz. Peygamber döneminde, Diyanet’in ‘haram’ saydığı giysilerden hiç biri yoktu. Dün olmayan giysi çeşitleriyle haram icat etmek, haramdır ve haya duygusuna, İslam ruhuna uymaz” dedi.
‘DİNDE ÖZEL HAYATI DÜZENLEYEN BİR KURUM YOKTUR’
İkinci hutbede ise tatil kavramıyla, akrabaların ziyareti anlamına gelen “sılai rahim” kavramı arasında tercih yaptırıldığını vurgulayan Filiz; “İkisi arasında dini vecibe gereği tercih yapacak seçeneğe dönüştürmek doğru ve yerinde olmadığı gibi, halkı yanıltıcı anlam taşır. Kim ne zaman tatili ya da büyükleri ziyaret etmeyi seçeceğini kendi özel durum ve koşullarına göre planlar. Hutbede tatil yerine büyükleri ziyaret etmeyi seçmeye zorlanan insanlar, özel hayatlarına ve yaşam alanlarına müdahale edildiği duygusuna kapılacaktır. Çünkü İslam’da insanların özel hayatları konusunda bazı öneri ve emir tarzında düzenlemeler varsa da bunları Allah adına denetleyecek siyasi, dini veya idari bir otorite ikame edilmemiştir” diye konuştu.
‘ESKORTA KİM TEVBE EDECEK?’
“Diyanet kendisini dini-siyasi otorite yerine koyarak insanların özel tercihlerini yönlendirme hakkına sahip değildir” diyen Filiz; şu ifadeleri kullandı:
“Ancak tatilde insanlar ne yiyip ne içeceklerine, nerde tatil yapacaklarına kendileri karar verir. Bu karara din ve siyaset müdahale edemez. Eğer tatilcilerden bazıları israfa varan harcamalar yapıyorsa bu doğrudan onu ilgilendiren bir sorundur. Ne var ki Diyanet, haccı tatil mekanlarını ve tatilcileri bile kıskandıracak debdebe ve israfa vardırıyorsa asıl günah buradadır. Birey israf ediyorsa yanlışına ‘tövbe’ edebilir. Peki, tüzel kişi adına işlenen eskort, ütücü, çamaşırcı günahlarını, haramlarını ve hayasızlıkları affettirmek için hangi birey Allah’a tövbe etmekle yükümlü olacaktır?”