'Herkes ekonomik krizi hissediyor. Hiçbir şey yokmuş gibi davranamayız'
İktidarın Kanal İstanbul projesi hakkında konuşan İBB Başkanvekili Nuri Aslan, “Herkes evinde, tenceresinde, sofrasında bu ülkede ekonomik krizi hissediyor. Hiçbir şey yokmuş gibi davranamayız. İstanbul'un on yıl boyunca hiç yatırım yapmadan sadece Arnavutköy'de birileri daire alacak, birileri zengin olacak diye biz İstanbul'un bütün kaynaklarını Arnavutköy'e heba edemeyiz. İstanbul'u korumak, İBB'nin birinci görevi" dedi...
Nuri Aslan'dan 'Kanal İstanbul'
çıkışı: 'Birileri zengin olacak diye...'
İBB iştiraki İSPARK AŞ, çevre bilincini artırmak ve uluslararası çevre standartları doğrultusunda sürdürülebilir deniz temizliğine katkı sağlamak amacıyla etkinlik düzenledi.
Etkinliğe katılan İBB Başkanvekili Nuri Aslan, denizden çıkan atık ürünleri inceleyerek şu açıklamayı yaptı:
"BİZ 16 MİLYON İSTANBULLUYA HİZMET EDECEĞİZ”
“Bizim geçmişte olduğu gibi 2019’dan bugüne kadar da bizler Ekrem İmamoğlu vizyonuyla da birlikte İstanbul'a hizmet etmek için gece gündüz uğraşıyoruz, mücadele ediyoruz. Tabii burada büyükşehir belediyesinin tek başına yapacağı bir iş değil bu. Türkiye çok şanslı bir coğrafyada avantajlarımız var ve dezavantajlarımız var. İstanbul gibi bir şehir, dünyanın başkenti diye adlandırılan şehir bizim ülke sınırlarımızın içinde. Dolayısıyla bu kadar güzel manzarası olan, bu kadar güzel denizi olan, coğrafyası olan, iklimi olan başka bir yer yok.
Tabii ki biz 16 milyon İstanbulluya hizmet edeceğiz. Tabii ki hükümetimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içindeki her yere hizmet edecek. Ama unutulmaması gereken bir şey var ki biz beraber yaşıyoruz. Yöneticiler gelip geçicidir, devletler bakidir. Dolayısıyla bugün ben seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yerine vekalet yapıyorum. Yarın sabah gelecek ya da öbür sabah gelecek kendisi görevinin başına geçecek. Ben bir önceki görevime geçeceğim veya da bir sonraki seçimde ben de halktan biri olarak şu an olduğu gibi vatandaşlarımızla beraber bu sahilde yürüyeceğim.
“İSTANBUL'DA VE TÜRKİYE'DE BİR KİŞİNİN, ÜÇ KİŞİNİN AKLIYLA YÖNETİLMEYECEK BU ŞEHİRLER VE BU ÜLKE”
Dolayısıyla İstanbul'a sahip çıkmak, Türkiye'ye sahip çıkmak tabii ki yöneticilerin görevi. Ama vatandaşlarımız da bu cennet vatanın kıymetini bilmek durumundalar. Bu cennet vatanı korumak ne büyükşehir belediyesinin tek başına görevi ne ilçe belediyesinin tek başına görevi ne de işte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın tek başına görevi. Hep birlikte hareket etmeliyiz, hep birlikte bu ülkenin yeraltı, yer üstü ve bu denizle ilgili, suyla ilgili kaynaklarını korumak zorundayız. Şimdi gördüğünüz gibi dünyada büyük bir kuraklık yaşanıyor. Ülkemizde de bazı yerlerde çok ciddi şekilde kuraklık yaşanıyor. Daha önceden alınan tedbirler sayesinde şu anda İstanbul'da bir su problemi yaşamıyoruz. Hesaplarımıza göre de bu yıl bir su kesintisiyle karşı karşıya kalmayacağız hiç yağmur yağmasa bile.
Ancak şunu bilmemiz lazım. Su yaşamın kaynağı. Yani hani bizim Anadolu'da bir laf var ya su gibi aziz ol. Dolayısıyla bütün vatandaşlarımız suya o gözle bakıp o kıymetle koruması lazım. Deniz kenarlarında, sahillerde, parklarda yeterince çöp kovalarımız, çöp konteynerlerimiz var. Ben vatandaşlarımızdan bir kere daha şunu rica etmek istiyorum. Nasıl biz İstanbul'u birlikte yönetmek için kent konseylerini daha dün akşam ilçe kent konseyleri başkanları ile toplantı yaptım. Onlara da dedim, bu İstanbul'u beraber yöneteceğiz. Biz ortak akıl masaları Ekrem İmamoğlu döneminden beri kuruyoruz ve beraber İstanbul'u yönetmek için şoförler odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini davet ediyoruz masalara. Şimdi önümüzdeki haftadan itibaren TÜSİAD, Türkkonfed Ticaret Odası ve Sanayi Odasını ziyaret edeceğiz. Daha önce MÜSİAD'ı da ziyaret etmiştim. Artık İstanbul'da ve Türkiye'de bir kişinin, üç kişinin aklıyla yönetilmeyecek bu şehirler ve bu ülke. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin katmanlarıyla en arka mahalleden, en ön mahalleye dezavantajlı grupların avantajlı gruba kadar herkesin birlikte olduğu bir yönetim anlayışına ve yeni bir demokrasi anlayışına geçeceğiz.
“YEŞİLLENDİRMEYE VE AĞAÇ DİKMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
İşte burada İstanbul'da, Sarıyer'de şunu belirtmek istiyorum. Sarıyer Belediye Başkanımızın, Sarıyer İlçe Örgütümüzün, Sarıyer Belediyesi'nin büyükşehir belediyesinin deniz hizmetleri müdürlüğünün, İSTAÇ'ın, İSPARK'ın birlikte geliştirdiği bu süreçte tüm İstanbul halkı, İstanbul'a ve İstanbul'un denizlerine ve çevresine sahip çıkmalıdır.
Ormanlarımız yanıyor ormanlarımızı kaybedersek, sularımızı kaybedersek bu yaşam alanını terk etmek zorunda kalırız. Bir yerde hava ve su yoksa yaşayamazsınız. Şimdi dolayısıyla genel başkanımızla da bu konuyu konuştum o da destek veriyor. İnşallah Genel Başkanımızın önderliğinde Türkiye'deki belediyelerle beraber yanan ormanlarımız kadar başka alanlarda o kadarlık bir orman alanı veya da ağaç dikimiyle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Çünkü ormanlar biliyorsunuz yandığı yerde kendiliğinden tekrar filizlenebiliyor. Ama yeşil Türkiye ve yaşamın olduğu bir coğrafyanın Anadolu'nun yaşamını sürdürebilmesi için yeşillendirmeye ve ağaç dikmeye devam edeceğiz. Su kaynaklarımızı su havzalarımızı korumaya devam edeceğiz.
“BU İŞ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİ BİR TRİLYON LİRAYA MAL OLABİLİR”
Ayrıca şimdi yine bildiğiniz gibi bir Kanal İstanbul gibi bir proje var İstanbul'da. Bu Kanal İstanbul'un yapılması durumunda sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları var bunun. Siyasal sonuçlarıyla ilgili bu benim görevim değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunan milletvekillerinin, siyasi parti genel başkanlarının ve siyasi partilerin görevi. Ancak İstanbul'un çıkarlarını korumak Ekrem İmamoğlu'nun birinci görevi. Ona vekalet eden kişi olarak benim de birinci görevim. Şimdi Kanal İstanbul'un herkes zannediyor ki biz Kanal İstanbul'a İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak sadece politika olarak karşıyız. Asla böyle bir şey yok politik olarak bir duruşumuz olabilir. Ekonomik ve sosyal koşullarımız var.
Bugün Türkiye'de yaşanan kuraklığı görüyorsunuz. Siz Sazlıbosna Barajı'nı kaldırdığınızda oradan o barajın o su toplama alanının oluşması için dört yeni baraj yapmanız lazım. Biyolojik arıtma tesisleri yapmanız lazım, altyapı yapmanız lazım atık su kanalları yapmanız lazım, tünelleri yapmanız lazım, temiz su hatları kurmanız lazım, yağmur suyu hatları kurmanız lazım. Biz bu ülkenin kaynaklarının bu ülkede kalmasını istiyoruz. Milletin parasının millete harcanmasını istiyoruz. Sadece İSKİ'nin, Kanal İstanbul yapılacaksa ki biz o coğrafyada onun yapılmasına karşıyız.
“ARNAVUTKÖY'DE BİRİLERİ DAİRE ALACAK DİYE...”
Karadeniz’in Marmara Denizi'ne bağlandığında sadece İSKİ kurumunun 400 milyar lira civarında altyapı yatırımı yapması lazım. Bunun yanında İGDAŞ var, bunun yanında yol bakımı var, fen İşleri var, altyapısı var, üst yapısı var. Bu iş totalde İstanbul Büyükşehir Belediyesini bir trilyon liraya mal olabilir. Oysaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu yılki bütçesi 5 bütçesi 415 milyar ve beklediğimiz gerçekleşme yaklaşık 280 – 300 milyar civarında. Herkes evinde tenceresinde, sofrasında bu ülkede ekonomik krizi hissediyor. Hiçbir şey yokmuş gibi davranamayız. İstanbul'un on yıl boyunca hiç yatırım yapmadan sadece Arnavutköy'de birileri daire alacak birileri zengin olacak diye biz İstanbul'un bütün kaynaklarını Arnavutköy'e heba edemeyiz. İstanbul'u korumak, milletimizi korumak, İstanbul'da yaşayanları korumak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin birinci görevi.
Siyaseti siyasetçiler şu an yapıyorlar. Ama şöyle düşünün. Biz şu anda Melen Çayı'ndan her gün üç milyon metre küp su basıyoruz. Boğazın altından Avrupa yakasındaki insanların susuz kalmaması için. Bugün siz Sazlıbosna Barajı'ndan su almayı durdurduğunuz her gün 250 bin kişiye biz oradan su veriyoruz. Yarın siz oraya bir milyon 250 daha nüfus getirdiğinizde biz o suyu nereden alacağız? Dolayısıyla ben buradan hükümete Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Büyük Millet Meclisi'ne ve devletimizin tüm organlarına sesleniyorum. Birlikte İstanbul'a sahip çıkalım. Bu su kaynaklarını korumak zorundayız. İlave yatırımlarla yaklaşık bir trilyon değerindeki bir parayı İstanbul'un diğer ilçelerine hizmet etmek varken sadece Kanal İstanbul'un etrafına konut yapacağız diye bu parayı oraya harcayamayız. Bu vebaldir. Ben bu vebali almak istemem açıkçası.”
“BİR İNATLA İSTANBUL'UN GELECEĞİ YOK EDİLEMEZ”
“İnşaatlar orada hızlı devam ediyor. Yani bundan bir geri dönüş, adım da atılmadı” denmesi üzerine Aslan, şunları söyledi:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkisindeyken bir bölü yüz binlik planlar daha sonra hükümetimizin aldığı kararla bir kısım plan değişiklikleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız yetkisine verildi. Tabii ki onlarda çok dikkatli davranıyor olabilirler ama bir inatla İstanbul'un geleceği yok edilemez. Ben burada siyasi olarak herhangi bir tavrım yok. Ben İstanbul'un ekonomisinin, sosyolojisinin korunmasının gerektiğini ama aynı zamanda İstanbul'un geleceğini ben düşünmek zorundayım.
Dün nasıl Bedrettin Dalan, Nurettin Sözen, Tayyip Erdoğan, Kadir Topbaş, Ali Müfit Gürtuna Başkanımız ve Ekrem İmamoğlu Başkanımız düşünüyorsa bugün bir günlüğüne bile olsa bu kadim şehre, Eyüp Sultan hazretlerinin yattığı şehre hizmet ediyorsanız İstanbul'u düşünmek zorundasınız. Buradaki mesele konut meselesi veya ekonomi meselesi değil yaşama meselesi. Su yoksa hayat yok demektir. Biz Avrupa yakasında bu suyu nasıl çözeceğimizi, devletimiz, hükümetimiz, Çevre Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum Bey beraber bize anlatırlarsa veya da bir trilyon lira kaynağın kullanımını İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne verirlerse o zaman oturur konuşuruz.
Biz de Istırancalardan Tuna'dan ya da belki Bulgaristan'daki nehirlerden su taşırız buraya. Ama bugün sırf ticaret yapacağız, ekonomi dönecek, Araplara daire satacağız, İstanbul'u bir milyon 250 bin nüfus Arnavutköy ya da Avrupa yakasında bir milyon 250 bin Anadolu yakasında nüfus getireceğiz diye, İstanbul'un sabit nüfusunu yirmi milyona çıkaracağız diye İstanbul'un geleceğini riske edemeyiz. Benim siyasi hiçbir tavrım yok. O, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı, İYİ Parti'nin Genel Başkanı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı'nın siyaset yapma mecrası. Ama ben Cumhurbaşkanıma, Bakanıma, Valime sesleniyorum. İstanbul'a birlikte sahip çıkalım."