İsrail 'kaza' dedi, Batı medyası ikiyüzlülüğünü sürdürdü!
Nasır Hastanesi'ne düzenlenen saldırılarda 5 gazetecinin ölmesine yönelik tepkilerin ardından Netanyahu'dan "trajik bir kaza" açıklaması geldi. Reuters ve AP olaya ilişkin açıklama yaparken, Batı medyasının ikiyüzlü tutumunu eleştiren Reuters muhabiri basın kartını kesti...Hastane saldırısı: Netanyahu 'kaza' dedi, Batı medyası ikiyüzlülüğünü sürdürdü, muhabir basın kartını kesti
Dün İsrail ordusunun Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'ne kısa aralıklarla üst üste düzenlediği saldırılarda 5'i gazeteci olmak üzere en az 20 kişi hayatını kaybetti.
Saldırının uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılanmasının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırının "trajik bir kaza" olduğunu ileri sürdü.
Kendi medya kuruluşlarına haber sağlayan gazetecilerin de hayatını kaybettiği saldırının ardından Reuters ve Associated Press (AP) ise dünkü saldırı da dahil olmak üzere birçok gazetecinin ölümüne neden olan hava saldırıları için "net bir açıklama" talep etti.
Bunun üzerine Reuters muhabiri Valerie Zink, Batı medyasının Gazze'ye yönelik ikiyüzlü politikasını eleştiren bir açıklama yayımladı ve Reuters muhabir kartını keserek kurumdan istifa ettiğini duyurdu.
5'i gazeteci en az 20 kişi katledildi
İsrail ordusu dün, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'ne üst üste iki ayrı hava saldırısı düzenledi.
İsrail ordusu önce hastanenin 4. katını vurdu, ardından ilk yardım ekiplerinin ölü ve yaralıları çıkarmaya çalıştığı sırada ikinci saldırıyı gerçekleştirdi.
Saldırılarda aralarında Reuters, AP ve El Cezire gibi medya kuruluşlarına çalışan 5 gazetecinin bulunduğu en az 20 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
Filistinli sağlık yetkililerine göre, Reuters'ın sözleşmeli kameramanı Hüsam el-Mısri, hastanenin çatısının hemen altındaki üst katta, Reuters'ın canlı yayın noktasının yakınındaki ilk saldırıda öldürüldü.
Hastane yetkilileri ve görgü tanıkları, İsrail'in daha sonra bölgeye ikinci kez saldırdığını ve olay yerine yardım için gelen kurtarma görevlileri ve sağlık görevlilerinin yanı sıra diğer gazetecileri de öldürdüğünü söyledi.
Öldürülen gazeteciler arasında Associated Press ve diğer kuruluşlar için serbest çalışan Meryem Ebu Dakka, Katar merkezli yayın kuruluşu El Cezire kameramanı Muhammed Selame, Reuters'a zaman zaman katkıda bulunan ve aralarında ABD merkezli NBC News'un da olduğu çeşitli haber kuruluşlarıyla çalışan serbest gazeteci Muaz Ebu Taha ve Ahmed Abu Aziz de vardı.

Tepkilerin ardından açıklama geldi: 'Trajik bir kaza'
İsrail ordusu yaptığı açıklamada hastaneye düzenlediği saldırıları kabul etti, Genelkurmay Başkanının olayla ilgili soruşturma emri verdiği belirtildi. Açıklamada İsrail ordusunun "gazetecileri hedef almadığı" ve "ilgili olmayan kişilere verilen zarardan dolayı üzgün olduğu" iddia edildi.
Kamuoyunda yükselen tepkiler ve ABD Başkanı Donald Trump’ın saldırıya ilişkin "Bundan memnun değilim. Aynı zamanda bunları görmek de istemiyorum. Bu kabusa bir son vermeliyiz" değerlendirmesinin ardından bir açıklama da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geldi.
Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, “trajik bir kaza” olduğu iddia edilen Nasır Hastanesi saldırısından ötürü Netanyahu'nun üzgün olduğu öne sürüldü. Açıklamada, İsrail ordusunun konuyla ilgili kapsamlı soruşturma yürüttüğü savunuldu.
Başbakanlık Ofisi Nasır Hastanesi'ne düzenlenen saldırının "trajik bir saldırı" olduğunu ileri sürse de, aynı hedefe kısa süre arayla gerçekleştirilen saldırıların İsrail ordusunun taktikleri arasında olduğu biliniyor. Ölü ve yaralı sayısını arttırmak için kullanılan bu yöntemde, İsrail ordusu belirlenen hedefe bir saldırı düzenliyor ve saldırının ardından ölü ve yaralılara müdahale etmek için bir araya gelen Filistinlilere bir saldırı daha düzenlenerek can kaybının yükseltilmesi hedefleniyor. İsrail ordusu bu yöntemi 7 Ekim 2023'ten beri sık sık kullanıyor.

Reuters ve AP'den ortak açıklama: 'Öfkeliyiz'
Kendi medya kuruluşlarına haber sağlayan gazetecilerin de hayatını kaybettiği saldırının ardından Reuters ve Associated Press (AP) de ortak bir açıklama yayımladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve Dışişleri Bakanı Gideon Saar'a seslenilen açıklamada, dünkü saldırı da dahil olmak üzere birçok gazetecinin ölümüne neden olan hava saldırıları için "net bir açıklama" talep edildi.
Associated Press Genel Yayın Yönetmeni ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Julie Pace ve Reuters Genel Yayın Yönetmeni Alessandra Galloni imzalı açıklamada, "Uluslararası hukukla korunan bir yer olan hastaneye yapılan bu saldırının kurbanları arasında bağımsız gazetecilerin de bulunmasından dolayı öfkeliyiz. Bu gazeteciler mesleki sıfatlarıyla olay yerindeydiler ve tanıklık ederek kritik çalışmalar yaptılar. Çalışmaları, İsrail'in yabancı gazetecilerin Gazze'ye girmesini yaklaşık iki yıldır yasakladığı göz önüne alındığında özellikle hayati önem taşımaktadır" denildi.
Açıklamada, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "gazetecilerin hedef alınmadığına" yönelik iddiası ve başlatılan soruşturma hatırlatılarak, şöyle devam edildi:
"Ne yazık ki, IDF'nin geçmiş olaylarda kendisini soruşturma isteği ve yeteneğinin nadiren netlik ve eylemle sonuçlandığını gördük. Bu durum, İsrail'in bilgiyi gizlemek için canlı yayınları kasıtlı olarak hedef alıp almadığı da dahil olmak üzere ciddi soruları gündeme getiriyor. Bu soruşturmanın hızlı ve kapsamlı olmasını ve net cevaplar sağlamasını umuyoruz. Bu ölümler acil ve şeffaf bir hesap verebilirlik gerektiriyor. "

"IDF uluslararası hukuk uyarınca gazetecileri ve sivilleri korumak ve olası zararları önlemek için mümkün olan tüm önlemleri almakla yükümlüdür" denilen açıklamada, aynı hedefe üst üste gerçekleştirilen saldırılara işaret edilerek "Bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği konusunda acil sorular ortaya çıkarıyor" şerhi düşüldü.
7 Ekim 2023'ten bu yana bölgede toplam 197 gazeteci ve medya çalışanının öldürüldüğü belirtilen açıklama şöyle noktalandı:
"Gazze'deki gazetecilerimizin son derece tehlikeli koşullar altında hayati önem taşıyan görgü tanığı haberlerini vermeye devam ederken güvende olmalarını sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
İsrail makamlarını bir kez daha bağımsız gazetecilerin Gazze'ye güvenli ve engelsiz giriş çıkış yapmalarına izin vermeye ve basın özgürlüğünü ve korumasını sağlama yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Bu konuyu daha detaylı tartışmaya hazırız ve yaşananların tam ve şeffaf bir şekilde muhasebeleştirilmesi çağrımızı yineliyoruz."
Reuters muhabiri ikiyüzlü politikaya dikkat çekti: Basın kartını kesti, istifa etti
Tüm bu yaşananların ve Reuters ile AP'nin İsrail'e çağrısının ardından dikkat çeken bir gelişme daha yaşandı.
Reuters muhabiri Valerie Zink, Batı medyasının Gazze'ye yönelik ikiyüzlü politikasını eleştiren bir açıklama yayımladı ve Reuters muhabir kartını keserek kurumdan istifa ettiğini duyurdu.
Sekiz yıldır Reuters'da çalışan Zink, yaptığı açıklamada "Gazze'de 245 gazetecinin sistematik bir şekilde öldürülmesini meşrulaştırma ve mümkün kılma rolü göz önüne alındığında, şu anda Reuters ile ilişkimi sürdürmem imkânsız hale geldi. Filistin'deki meslektaşlarıma en azından bu kadarını, hatta çok daha fazlasını borçluyum" ifadelerini kullandı.
Zink açıklamasının devamında, İsrail'in "Hamas'ta hücre lideri" olduğunu iddia ederek hedef gösterdiği ve ardından 10 Ağustos'ta katlettiği El Cezire muhabirleri Enes eş-Şerif'i hatırlattı. Reuters'ın İsrail'in asılsız iddiasını yayımlamayı terci ettiğini vurgulayan Zink, "Reuters gibi medya kuruluşlarının görev bilinciyle tekrarladığı ve yücelttiği sayısız yalandan biri. Reuters'ın İsrail propagandasını sürdürme isteği, kendi muhabirlerini İsrail soykırımından kurtarmadı" dedi.
Dünkü saldırıya işaret ederek "Çift vuruş olarak bilinen saldırıda, İsrail okul veya hastane gibi sivil bir hedefi bombalıyor; sağlık görevlilerinin, kurtarma ekiplerinin ve gazetecilerin gelmesini bekliyor; ardından tekrar saldırıyor" ifadelerini kullanan Zink, Drop Site News'den Jeremy Scahill'in Batı medyasına ilişkin açıklamasını hatırlattı:
"New York Times'dan Washington Post'a, AP'den Reuters'a kadar her büyük medya kuruluşu, İsrail propagandası için bir taşıma bandı işlevi görmüş, savaş suçlarını temize çıkarmış ve kurbanları insanlıktan çıkarmış, meslektaşlarını ve sözde gerçek ve etik haberciliğe olan bağlılıklarını terk etmiştir."

Zink, Batı medyasının İsrail'in soykırımcı uygulamalarını herhangi bir güvenilirlikleri olup olmadığını tespit etmeden tekrarladığını vurgulayarak, "Batı medya kuruluşları, iki yılda küçücük bir toprak parçasında, I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı ve Kore, Vietnam, Afganistan, Yugoslavya ve Ukrayna savaşlarının toplamından daha fazla gazetecinin öldürülmesini mümkün kılmıştır; tüm bir nüfusu aç bırakmak, çocuklarını parçalamak ve insanları diri diri yakmaktan bahsetmiyorum bile" ifadelerini kullandı.
Zink, Enes el-Şerif'in Reuters'a Pulitzer Ödülü kazandırmış olmasına karşın Reuters'ın, İsrail'in el-Şerif'i Hamas militanı olmakla suçlayarak "ölüm listesine" almasına ses çıkartmadığını hatırlattı. Zink, İsrailli bir askeri sözcünün el-Şerif'i öldürme niyetlerini açıkça ifade etmesinin ardından el-Şerif'in uluslararası medyaya koruma talebinde bulunmasına rağmen Reuters'ın yine sessiz kaldığını ifade etti. Zink, el-Şerif'in haftalar sonra öldürüldüğünde Reuters'ın ölümü bile dürüstçe haberleştirmediğini vurguladı.
"Son sekiz yıldır Reuters'a sunduğum çalışmalara değer verdim, ancak şu anda bu basın kartını derin bir utanç ve kederle taşımaktan başka bir şey düşünemiyorum" diyen Zink, "Gazze'deki gazetecilerin -yaşamış en cesur ve en iyi gazetecilerin- cesaretini ve fedakarlığını onurlandırmanın ne anlama geldiğini bilmiyorum, ancak bundan sonra sunabileceğim tüm katkıları bu bilinçle sunacağım" diyerek açıklamasını sonlandırdı.