Mesele ‘motor’ değil: AKP’deki yönetme krizi derinleşiyor

AKP’nin uzun süredir yaşadığı yönetme zorluğu ve iç gerilimler hemen her başlıkta gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Bunun son örneği Hakan Fidan’ın ABD ziyareti sonrası yaptığı açıklamalar olurken, tablonun nasıl toparlanacağı merak konusu.

Mesele ‘motor’ değil:
AKP’deki yönetme krizi derinleşiyor

“Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti. Sayın Başkan'la samimi, yapıcı ve verimli bir atmosferde görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Zaten Sayın Trump ile ilişkimiz, malum geçmişten bu yana çok iyi."

Bu sözler Trump ile o çok tartışılan görüşmesinin hemen ardından Erdoğan tarafından dile getirilmişti.

Erdoğan’ın hedefindeki isimler, tabii ki muhaliflerdi.

Görüşmeyi bir zafer olarak sunmak isteyen Erdoğan, muhalif cepheden gelen tüm eleştirilere sert sözlerle yanıt verirken, asıl darbe başka bir noktadan geldi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan…

Fidan, Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyaretinde Oval Ofis’te bulunan isimlerden biriydi.

Dolayısıyla AKP’nin Suriye başta olmak üzere bölgedeki sıkışmışlığına en hakim isimlerden biri olarak, Trump görüşmesinden çıkan sonuçların da birinci derece tanıklarından biri.

Darbenin büyüklüğü ve AKP'de yarattığı tansiyon biraz da buradan kaynaklanıyor.

Fidan ne dedi, KAAN neden önemli?

Erdoğan’ın medyaya “kirletilemeyecek kadar güzel” dediği görüşmeye en büyük gölgeyi düşürmeyi başaran isim Fidan oldu, bunu isteyip istememesinden bağımsız şekilde... Üstelik bu gölge AKP’nin yumuşak karnından, “yerli ve milli savunma hamlesi” başlığından geldi.

Kısa süre içinde çok fazla konuşuldu bu çıkış, çok fazla gündem oldu.

Fidan’ın yerli savaş uçağı KAAN’a ilişkin yaptığı açıklama şöyleydi:

“Şu anda almayı beklediğimiz F-35 ve KAAN’ın motorları var. ABD Kongresi’nde bekletiliyor ve lisansları durmuş durumda. Onların lisanslarının hayata geçirilmesi ve motorların gelmesi lazım ki KAAN’ların üretimi başlayabilsin. Bizim ABD ile olan ilişkimizde sınırlamaların olması, bizi ister istemez uluslararası sistemde daha farklı arayışların içerisine itecek. Kendi yeteneklerimizi elbette geliştiriyoruz ancak hiçbir ülke, sadece kendi geliştirdikleri ile kendisi için yeterli hale gelemez.”

Bu açıklamanın detaylarına yeniden döneceğiz, önce KAAN’ın iktidar açısından önemini hatırlatalım.

AKP’nin savunma alanındaki kısıtlamalara karşı büyük bir şaşayla duyurduğu hamlelerin başında, “yerli ve milli” etiketiyle KAAN geliyordu.

1 Mayıs 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstikbalin Yüzyılı" programında Milli Muharip Uçak'ın adının 'KAAN' olduğunu açıklıyor, uçağın isim babasının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu söylüyordu.

Bu çıkışla birlikte KAAN çok daha kritik bir iktidar projesine dönüşürken, gelişmeler de çok daha yakından takip edilmeye başlandı.

Hal böyleyken, üstelik de Erdoğan’ın “zafer” olarak sunduğu bir ziyaretten hemen sonra Hakan Fidan’ın bu tablonun bütününün altını oyan bir açıklama yapması, uzun süredir AKP’de kaynayan iç kazanla ilgili. Fidan’ın hedefinde doğrudan Erdoğan olmasa da, açıklamanın sonuç olarak en kızdırdığı isim Erdoğan olmuş durumda. Fidan ile derdi olan AKP içindeki isimlerin medyada bu çıkışı köpürtmesi boşuna değildi.

Düzeltme ve tepki açıklamaları

Fidan’ın bu çıkışı Türkiye-ABD ilişkilerindeki soruna, ek olarak da Türkiye’nin bu sıkışma çözülmezse başka yollara başvurabileceğine dair bir ima içeriyor.

Bahçeli’nin de TRÇ çıkışları yaptığı bir süreçte böyle bir açıklama gelmesi dikkat çekici.

Öte yandan bu çıkışın hemen ardından AKP içinden gelmesi beklenen tepkiler henüz ortaya çıkmış değil. Bunun yerine kısmi düzeltmeler gelmeye başladı.

Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, bu düzeltmelerden ilkini, üstelik de en hızlı şekilde yapan isim oldu.
Belli ki bu konuda açıklama yapması talimatı geldi.

Görgün yapığı açıklamada, "KAAN seri üretimi yabancı değil yerli motor üzerinden planlandı. Kaan ana motoru TF35000 ve yardımcı güç ünitesi APU60 için geliştirme faaliyetleri başarıyla devam etmektedir. Savunma sanayiinde süreç daima bu şekilde işler. Önce mevcut motorlarla başlanır, ardından milli motor projeleri devreye alınır. Biz de KAAN’ı blok yaklaşımıyla üretiyoruz. Yani farklı aşamalarda, farklı kabiliyetlerle güçlenen versiyonlarını envantere kazandırarak, kademeli olarak geliştiriyoruz. …KAAN’ın geleceği hiçbir şekilde tek bir ülkenin motoruna bağlı değildir. Biz mühendislerimize güveniyoruz. TF35000’in seri imalat süreci planlandığı şekilde devam ediyor” dedi.

KAAN savaş uçağı, şu anda ABD üretimi F110 Turbofan Motoru’nu kullanıyor. Peki, yerli motor konusunda yapılan bu açıklamanın ayrıntıları neler?

Düzeltme haberlerinden biri bugün Türkiye gazetesinde yer aldı.

Gazetenin haberinde yer alan uzman görüşünde “Elimizde ABD’den alınan bir iki motor var. Onlar da 2026 yılında uçacak olan KAAN’ın prototiplerinde kullanılacak. Geri kalan prototipler için ise motorumuz yok. Hedefimiz 2032 yılında millî motorla KAAN’ı envantere almaya başlamak. Barış durumunda sıkıntı yok ancak bir savaş durumunda sıkıntı yaşayabiliriz. Çevredeki gelişmelerden dolayı Hava Kuvvetleri Komutanlığı daha erken uçak ihtiyacının olduğu yönünde talepte bulununca, ABD’den alınacak motorlarla uçacak 4,5 nesil 20 adet KAAN’ın 2028’de envantere girmesi hedefleniyordu. 2028-2032 arasında açıkta kalmamak için böyle bir planlama vardı. Bir de Eurofighter Typhoon alınması planı var. 2026-2028 arası Eurofighter, 2028-2032 arası (ABD motorlu) KAAN Block 10, 2032’den sonra ise yerli ve millî motorla uçacak olan KAAN Block 20 ve üzeri planlanıyordu” deniliyor.

Aslında bu içerikte de Fidan’ın çıkışına benzer bir ton var.

Ancak bir ek var ki, oldukça dikkat çekici: “2028-2032 arası KAAN 5. nesil savaş uçağının ikamesi olarak KIZILELMA ve ANKA-3 alternatifleri öne çıkabilir. TEI-TF6000 ve TEI-TF10000 motorlarını hızlandırıp KIZILELMA ve ANKA-3 teslimlerini hem öne çekip hem de sayı olarak da artırarak bir paradigma değişikliğine gidebiliriz. Böylece ‘nitelik olmasa dahi nicelik ve maliyet etkinliği açısından’ havada tamamen farklı ve yepyeni bir denge noktası teşkil ederiz

KAAN’ın üvey evlat muamelesiyle yeterince destek görmediği iddiaları, bunun yerine kaynakların damat Selçuk Bayraktar’ın projelerine gittiği iddiaları, bu çıkış ve sorunla birleşince dikkat çekici bir hal alıyor.

Tam da bu nokta, AKP içi krizle ilişkilendiriliyor.

Eski AKP’li vekil Metin Külünk’ün yaptığı sosyal medya paylaşımı da bu tabloyu tamamlayıcı nitelikte.

Külünk, Türkiye’nin savunma sanayisindeki başarılarını gölgeleme suçlamasında bulunurken, isim vermeden Fidan’ı hedef aldı.

Türkiye’nin başarılarını gölgelemek veya tartıştırmanın ülkeye zarar verdiğini söyleyen Külünk, Erdoğan düşmanlarına konuşma fırsatı verildiği eleştirisinde bulundu.

Fidan’ın hedefinde kim var ya da asıl soru bu mu?

Fidan’ın hedefinde Selçuk Bayraktar, İbrahim Kalın, ABD ya da Erdoğan olduğu yolunda çeşitli iddialar var.

Bu sadece bu son krizle ilgili değil elbette, AKP'de uzun süredir devam eden itiş kakışla ilgili.

Burada en zayıf ihtimal, Fidan'ın hedefinde Erdoğan'ın bulunması.

Gözleri Erdoğan sonrası iktidar koltuğunda olan ailesinin, Fidan’ı sevmediği ve sürekli ittiği de artık bir sır değil.

Ancak sonuç olarak mesele Fidan’ın hedefinde gerçekte kimin olduğu değil.

AKP’nin uzun süredir yönetme konusunda yaşadığı zorluklar ve bunun içerde de yönetilemeyen bir tablo oluşturması.

Aksi durumunda, Erdoğan için böylesi kritik bir ziyaretin ardından AKP böyle bir iç tartışmaya girmezdi, giremezdi.

Görünen o ki, Can Holding, Ciner, CHP davası gibi başlıklar da dahil, önümüzdeki dönemin tüm kritik gündemlerinde benzer şekilde AKP içi krizin uçlarını görmeye devam edeceğiz.
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..