Tayyip’in yıl ilanları özeti: 'Emekli Yılı sefaletle, Aile Yılı cinayetle geçti!'

 AKP iktidarının “yıl ilanları”, vaat ettiği toplumsal refahın tam tersine, derinleşen krizlerin sembolüne dönüştü. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2024’ü “Emekli Yılı”, 2025’i ise “Aile Yılı” ilan etmesi, toplumda beklenen iyileşmeyi değil, öfkeyi büyüttü. Emekli Yılı, milyonlarca emeklinin açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiği bir “sefalet yılı” olarak tarihe geçti. Aile Yılı ise, kadın cinayetleri ve çocuk işçiliğiyle anıldı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu verilerine göre, 2025’in ilk 9 ayında 290 kadın öldürüldü. CHP’li Aylin Nazlıaka, “Bu yıl Aile Yılı değil, çocuk işçiliğiyle mücadele yılı olmalıydı” diyerek tepki gösterdi. Yıllar, umut ve refah değil, yoksulluk ve şiddetle hatırlanıyor. Şimdi gözler 2026’nın ne yılı ilan edileceğine çevrildi...

Erdoğan’ın yıl ilanları özeti:
'Emekli Yılı sefaletle, Aile Yılı cinayetle geçti!'

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024’ü “Emekli Yılı”, 2025’i ise “Aile Yılı” olarak ilan etti. Sözde temalar, kamuoyuna umut aşılamak ve politik bir imaj çizmek için kurgulansa da, halkın günlük yaşamında tam tersi bir etki yarattı. 

Bu yılların ilanları, Türkiye’deki ekonomik ve sosyal krizlerin üzerini örtmeye çalışan bir propaganda aracı oldu. 

Sözde yıllar, reel yaşamda karşılık bulmuyor. İlan edilen temalar, toplumun gerçek sorunlarını gizleyen bir perdeye dönüşmüş durumda. İktidarın ilan ettiği yılların, toplumun gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kaldı. 2024 yılı, emekliler için “sefalete mahkûm olma yılı” olarak tarihe geçti. 

Aile yılı ilan edilen 2025 yılının ilk 9 ayında ise Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Raporunda, aile içindeki erkekler tarafından 104 kadın öldürüldü.  CHP Genel Başkan yardımcısı Aylin Nazlıaka gazet4emize açıklamada bulunarak, AKP iktidarının ‘aile yılı’ söyleminin gençleri yalnızca evliliğe, kadınları ise çocuk doğurmaya teşvik politikası olduğunu söyledi. Şimdi gözler 2026’nın ne yılı ilan edileceğine çevrildi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılını “Emekli Yılı”, 2025 yılını ise “Aile Yılı” ilan etti. Ancak bu ilanlar, halkın gerçek yaşam koşullarında karşılık bulmadı. “Emekli Yılı” sefaletle, “Aile Yılı” ise acıyla anıldı. 

2024’te milyonlarca emekli açlık sınırının altında maaşlarla yaşam mücadelesi verdi. TÜİK verilerine göre, Aralık 2024 itibarıyla açlık sınırı 21.400 TL iken, en düşük emekli maaşı 12.500 TL seviyesindeydi. Bu durum, emeklilerin temel gıda ve yaşam ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmalarına yol açtı.  SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılan %15,75'lik artış, açlık sınırının altında kalan bir maaş seviyesine denk geldi. 

Özellikle dul ve yetim maaşları, açlık sınırının çok altında kaldı. Bu durum, emeklilerin yaşam standartlarını olumsuz etkiledi ve birçok kişi, “Emekli Yılı”nın beklentilerin aksine bir “sefalet yılı”na dönüştüğünü ifade etti. 

Emekliler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandı, elektrik, doğalgaz ve gıda fiyatlarındaki artış, maaş artışının etkisini tamamen eritti. Emekliler platformları sokakta insan onuruna yakışan maaş ve promosyon talebi ile sokaklara çıkarak, “Biz bu yılı sefalet yılı olarak hatırlayacağız” diyerek tepkilerini dile getirdi. Hayat pahalılığı ve artan temel giderler, ilan edilen yılı, adeta emeklinin kabusu haline getirdi.

Sadece emekliler ve kadınlar değil, genç nüfus da bu yılların ilanından doğrudan fayda görmedi. İşsizlik ve hayat pahalılığı, gençlerin gelecek kaygısını artırdı. “Emekli Yılı” ve “Aile Yılı” gibi sembolik adlar, gençlerin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmekten çok uzak kaldı. 

2025: AİLE YILI MI, ÖLDÜRÜLEN KADINLAR YILI MI?

2025’in “Aile Yılı” ilanı, kadın hakları savunucularından sert tepki aldı. İktidarın aile vurgusu, kadınları evle sınırlayan, sosyal ve ekonomik hayatta eşit katılım haklarını geri plana iten bir yaklaşım olarak yorumlanıyor. Feminist örgütler ve kadın dernekleri, “Aile Yılı”nın kadınları evine hapseden bir slogan hâline geldiğini belirtiyor.

Ekonomik kriz ve yoksullaşma, aile kavramını koruyucu değil, baskıcı bir çerçeveye dönüştürdü. Kadınların iş gücüne katılımını artıracak, eğitim fırsatlarını destekleyecek somut politikalar yerine sembolik ilanlarla yetinmek, toplumsal sorunları görmezden gelmek anlamına geliyor.

AİLE YILINDA 9 AYDA 290 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ 

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu  "Eylül 2025 Kadın Cinayetleri Raporu verilerine göre , 1 Ocak 30 Eylül 2025 tarihleri arasında 290 kadının öldürüldüğü vurgulanırken, bunların 123'ünün evli, 73'ünün bekar, 27'sinin boşanmış, 8'inin dini nikahlı olduğu belirtildi. 2025'in ilk 9 ayında öldürülen kadınların, 147'sinin ateşli silahla, 56'sının kesici aletle, 14'ünün ise boğularak yaşamını yitirdiği aktarıldı. 184 kadının aile içinde öldürüldüğüne vurgu yapılan raporda, 47'sinin kamusal alanda, 12'sinin ise iş yerinde öldürüldüğüne dikkat çekildi. Raporda, aile içinden erkekler tarafından 104, boşandığı veya boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından 41, ayrılmak istediği erkek tarafından 18, birlikte yaşadığı erkek tarafından 29, tanıdığı bir erkek tarafından 12, 71 kadının ise "şüpheli" şekilde öldürüldüğü tespiti de raporda yer aldı.

AYLİN NAZLIAKA: “AİLE YILI DEĞİL, ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE YILI OLMALIYDI”

,CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, “2025 yılında 10 ayda 68 çocuk işçi hayatını kaybetti. Uygulanan politikalar nedeniyle son 12 yılda en az 800 çocuk işçi yaşamdan koparıldı. Her dört çocuktan biri çalışmak zorunda kalıyorsa, çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyorsa, 2025 yılı Aile Yılı değil, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı ilan edilmeliydi” dedi. 

Nazlıaka, “Gençlerin sorunlarına odaklanmayan, yoksulluğu yok sayan, açlıkla sınanan çocukların ne yiyip içeceğini düşünmeyen, kazanılmış hakları sürekli budamaya çalışan AKP iktidarı, temel sorunları görmezden geliyor. Aile içi şiddet vakaları arttı. Açlık ve yoksulluk nedeniyle yaşanan intihar vakaları gizleniyor. İşsizlik oranları her geçen gün tırmanıyor. İnsanlar ruhsal sorunlar yaşıyor. Manda yoğurduyla, kestane balıyla beslenenler bu yaşananları görmüyor! Evlenin ve doğurun dayatması dışında bir icraat yok. 

“ŞİDDET SARMALI MI YOKSULLUKLA SINAN MI?”

Ailenin kutsal olduğunu biliyoruz ama hangi aile kutsal. Şiddet sarmalına hapsolan mı? Yoksullukla sınanan mı? İktidar içi boş söylemleri bir yana bırakmalı. En temel insan hakkı olan yaşam hakkı dahi gasp edilen çocukların geleceği için mücadele etmelidir. 2025 Aile Yılı değil, Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı olmalıydı. MESEM eliyle çocuklar ölüme sürüklenmemeliydi.” dedi.

2026’YI NE YILI OLACAK?

Şimdi gözler 2026’ya çevrildi. Peki bu kez toplum, yıllardır beklediği dönüşümü görebilecek mi? Yoksa yine bir slogan olarak mı kalacak?/ İZMİR

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..