Masa kurulmadan maaş eridi, işçi 50 bin lira kaybetti!..

 DİSK-AR’ın raporu, iktidarın "rasyonel politika" masalının ardındaki ağır faturayı çıkardı. "Enflasyonu düşüreceğiz" vaadiyle ara zammı gasp edilen asgari ücretli bir yılda 50 bin lira kaybetti. Türkiye, sanayi işçisinden tekstilciye herkesin dip ücrette eşitlendiği bir "asgari ücretliler cumhuriyeti"ne dönüştü...

 Asgari ücret masası değil 'sefalet tuzağı':
Masa kurulmadan maaş eridi, işçi 50 bin lira kaybetti

Sermayenin kârından taviz vermediği, iktidarınsa "rasyonel politika" adı altında faturayı emekçiye kestiği bir dönemde milyonlarca emekçi asgari ücret görüşmelerini derin bir geçim kriziyle karşılıyor. 

"Enflasyonu düşüreceğiz" vaadiyle 2025 yılında ara zammın gasp edilmesi ve ücretlerin hedeflenen enflasyona hapsedilmesi, işçi sınıfını tarihin en sert alım gücü kayıplarından biriyle baş başa bıraktı. 

DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) bugün yayımladığı "Asgari Ücret Raporu", iktidarın çizdiği pembe tablonun aksine, Türkiye’nin nasıl bir "ucuz emek cenneti"ne dönüştürüldüğünü, asgari ücretin nasıl genel bir "sefalet ücreti" haline geldiğini çarpıcı verilerle gözler önüne serdi.

Emekçinin cebinden 50 bin lira çalındı

2025 yılı boyunca asgari ücrete ara zam yapılmaması, yüksek enflasyon karşısında ücretlerin erimesine neden oldu. Rapora göre, 2025’in ilk 10 ayında asgari ücretin alım gücü enflasyon karşısında 6 bin 322 lira azaldı. Yıl sonu beklentilerinden hareketle asgari ücretlinin 2025 yılı boyunca yaşadığı toplam alım gücü kaybının 50 bin lirayı aşacağı hesaplandı.

Asgari ücretin açlık sınırı karşısındaki durumu da raporda yer aldı. 2024 ve 2025 yıllarında asgari ücret, yılın büyük bölümünde açlık sınırının altında kaldı. Ekim 2025 itibarıyla 22 bin 104 lira olan net asgari ücret, 26 bin 925 lira olan açlık sınırının yüzde 18, 93 bin 135 lira olan yoksulluk sınırının ise yüzde 76,2 altında kaldı.

Asgari ücretin alım gücündeki düşüş altın fiyatları üzerinden de somutlaştırıldı. Merkez Bankası verilerine göre, 2005 yılında yıllık net asgari ücretle 31,5 Cumhuriyet altını alınabilirken, 2025 yılında bu sayı 9,5 altına düştü. Asgari ücretli, aradan geçen 20 yılda tam 22 Cumhuriyet altını kaybetti.

Rapor, ücretlerin sadece enflasyonla değil, vergi yüküyle de eridiğine dikkat çekti. Gelir vergisi dilimlerinin düşük tutulması ve vergi oranlarının yüksekliği nedeniyle, çalışanlar yılın ortasında bir üst vergi dilimine girerek gelir kaybı yaşıyor. Ekim 2025 itibarıyla ortalama bir işçi ücretinden yapılan vergi ve kesintilerin toplamı 14 bin 996 lirayı buldu.

Büyüme masal, yoksulluk gerçek

Raporun en çarpıcı verilerinden biri, asgari ücretin Kişi Başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) karşısındaki gerileyişi oldu. 1974 yılında asgari ücret, Kişi Başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyindeyken, 2025 sonunda bu oranın yüzde 43,6’ya gerilemesi bekleniyor. 

DİSK-AR hesaplamasına göre, eğer asgari ücret 1974 yılındaki gibi Kişi Başına GSYH’ye paralel bir oranda artsaydı, 2025 yılında brüt asgari ücretin ortalama 48 bin 25 lira olacaktı.

İstisnaydı kural oldu: Türkiye bir 'asgari ücretliler cumhuriyeti'

Raporda yer alan TÜİK verilerine dayalı analizlere göre, asgari ücretin kapsamı olağanüstü boyutlara ulaştı. 

Özel sektörde çalışanların yüzde 46,7’si yani yaklaşık 8,4 milyon işçi asgari ücret ve altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin sadece yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranıysa yüzde 49,6’ya yani 8,9 milyon işçiye ulaşıyor.

Asgari ücretin iki katından fazla maaş alabilenlerin oranıysa sadece yüzde 12,7’de kalıyor.

Üİ
Bu grafik TÜİK verilerinden hareketle DİSK-AR tarafından oluşturulmuştur.

Kadınlar için asgari ücret 'dip' değil 'tavan' oldu

Genel işçi nüfusunda asgari ücret ve altında çalışanların oranı yüzde 46,7 iken, bu oran kadın işçilerde yüzde 60,1.

Rapor, kadınların daha yüksek ücretlere erişiminin neredeyse imkansız hale geldiğini gösteriyor. Verilere göre, kadın işçilerin yüzde 92,7’si yani yaklaşık 5,6 milyon kadın asgari ücretin en fazla iki katına kadar olan ücretlerle çalışıyor. Asgari ücretin iki katından fazla maaş alabilen kadınların oranı sadece yüzde 7,3’te kalıyor.

Güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılan kadınlarda ücret seviyesi, açlık sınırının çok altına iniyor. Kayıt dışı çalışan kadınların yüzde 58,5’i asgari ücretin yarısı ve altında ücret alıyor.

Her iki işçiden biri asgari ücrete mahkum

Özel sektörde çalışan işçilerin ücretlerinin hızla asgari ücrete yaklaştığı, 15 yıllık bir projeksiyonla ortaya kondu. 

2009 yılında özel sektörde asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında çalışanların oranı yüzde 28'di. 2024 yılında bu oran yüzde 49,6’ya yükseldi. Bu veri, özel sektörde her iki işçiden birinin fiilen asgari ücretli hale geldiğini gösteriyor.

Sanayi işçisi asgari ücrete eşitlendi

Rapora göre, "rekabetçi kur, ucuz emek" politikaları sonucunda sanayi ve hizmet sektörleri, çalışanların karın tokluğuna çalıştığı birer "asgari ücret kampına" dönüştü.

Raporda yer alan Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu'nun çalışmasına göre, imalat sanayiindeki ortalama ücretler yıllar içinde sistematik olarak geriledi.

2005 yılında imalat sanayiindeki bir işçinin ortalama ücreti, asgari ücretin 2,2 katıydı. 2022 yılına gelindiğinde ise bu oran 1,8 kata kadar geriledi.

1
Kaynak: TÜİK ve ÇSGB verilerinden hareketle DİSK-AR tarafından hesaplanmıştır. 

İhracat rekorlarının arkasındaki sömürü

Emek yoğun sanayi kollarında tablo çok daha ağır. İhracat rekorları kırılan sektörlerde işçilerin payına düşen yoksulluk oldu. Giyim sektöründe çalışanların yüzde 70,5'i asgari ücret ve civarında ücret alıyor. Bu oran deri sektöründe yüzde 69,7, tekstilde yüzde 57,4, mobilyada yüzde 57,8.

Rapor, ekonominin "büyüme motoru" olarak sunulan inşaat sektöründe ve turizmde de ücretlerin dibe vurduğunu gösterdi.

Turizm ve gıda sektöründe çalışanların yüzde 73'ü asgari ücret civarında gelir elde ediyor. Ağır ve tehlikeli iş sınıfındaki inşaat sektöründe çalışanların yüzde 71,4'ü asgari ücret düzeyinde çalıştırılıyor.

Asgari ücret enflasyonun nedeni değil mağduru

DİSK-AR raporu, asgari ücret artışlarının enflasyona yol açtığı ve enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığı iddiasını da bir kez daha boşa düşürdü. Rapor, Türkiye'de bir "ücret-fiyat sarmalı" değil, aksine fiyat artışlarının ücretleri aşındırdığı bir "fiyat-ücret sarmalı" yaşandığını vurguladı. İşçilerin enflasyon karşısında ücretlerini kendiliğinden artırma gücüne sahip olmadığına dikkat çekilen raporda, ilişkinin yönünün ücretlerden enflasyona doğru değil, enflasyondan ücretlere doğru olduğu vurgulandı.

Raporda 2016 yılında asgari ücrete yapılan yüksek reel artışa rağmen enflasyonun düştüğü, 2021 yılındaysa asgari ücretin reel olarak gerilemesine karşın enflasyonun yükseldiği hatırlatıldı. Bu veriler ışığında, Türkiye'de asgari ücret artışları ile enflasyon arasında iddia edildiği gibi doğrusal bir ilişki bulunmadığı, mevcut enflasyonun asıl kaynağının ücretler değil kâr artışları olduğu kaydedildi.

➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..