Ülkeyi, içine düştüğü bataktan kurtarmak adına...
KUTSAL GÖREV
Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
(TÜMÖD) Genel Sekreteri

Siyasi iktidar bu olayların nedenini alkol ve bilinçsizlik sonucu amigoların çıkarttığını açıklamış ve her zamanki duyarsızlığına bir yenisini eklemiştir. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak anayasa değişikliğiyle ilgili halk oylamasını siyasi iktidar, kendileri için güven oylamasına dönüştürmüştür. Yapılacak halk oylamasında hayır çıkmaması için tüm gücüyle ve tüm devlet kurumlarıyla çalışan siyasi iktidar, provokasyonları da görmemekte ya da anlamak istememektedir.
Yıllardır emperyalist güçler, Türkiye’ye karşı kanlı oyunlar tezgahlamaktadırlar. ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003 tarihinde The Washington Post gazetesinde Fas’tan Çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesini amaçladıklarını söylemişti. ABD’nin istihbarat örgütü CIA şeflerinden Paul Henze “Temel bir düzenlemenin yapılabilmesi için 20. yüzyılın sonunda Türkiye’nin içine sürüklendiği bunalımın daha kötüleşmesi gerekecektir.” demişti. ABD’nin istihbarat örgütü CIA eski Türkiye Masası şefi Graham Fuller, 2008 yılında yazdığı “Yükselen Bölgesel Aktör Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında; “Hilafet hala etkileyici bir sembol ve siyasi bir makam olup, etkileyici bir dini liderin yükselişini beklemektedir… Türkiye, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda günümüz islamı için oldukça önemli iki dinamik islami hareket üretmiştir: gayet politik AKP ve büyük ölçüde apolitik cemaatçi Fettullah Gülen hareketi.” yorumlarında bulunmuştur.
Kemalist ilke ve devrimlere dönüş yolunda, kalkınmayı ve aydınlanmayı hedefleyen 1961 Anayasası, emperyalist güçleri rahatsız etmişti. 12 Mart 1971 darbesiyle, bu ilerici anayasanın tırpanlanması sağlanmış ve 12 Eylül 1980 darbesiyle de tamamen kaldırılmıştır. 1982 Anayasası, emperyalist güçlerin tavsiyeleriyle hazırlanmıştır. Şimdi de cumhuriyete son vermek için yapılan anayasa değişikliği de, yine emperyalist güçlerin emriyle gündeme oturtulmuştur.
Ülkemizin siyasetine Beyaz Saray, ekonomisine Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yön verdiği sürece, ulusallıktan ve ulusal olan bir şeylerden söz etmek olanaksızdır. Ulusallığın bitmesiyle, cumhuriyetle hesaplaşmak ve rejimi değiştirmek isteyenler ellerini ovuşturmaktadırlar. Yapılacak halk oylamasında istedikleri sonucu almak için her türlü yola başvuranlar, ülkenin kardeş kavgasına sürüklenmesinden ve bölünmesinden rahatsızlık duymamaktadırlar. Tırmandırılmak istenen bunalım yüzünden, hiç kimsenin aklına açlık, yoksulluk, işsizlik, ulusal değerlerimizin özelleştirilmesi, yapılan yolsuzluklar gelmemektedir. Gidiş bir iç savaşı andırmaktadır.
Balyoz soruşturması kapsamında 102 asker için yakalama kararı çıkartılmasına olanak sağlayanların ve ülkenin bazı bölgelerinde yapılan iç savaş denemelerinin tüm ülkeye yayılması için düğmeye basanların amacı topluma korku salarak, yapılacak halk oylamasından istedikleri sonucu almaktır. Çünkü bunların arkalarında emperyalizm vardır ancak halk yoktur. Örgütlü halkın olmadığı yerde, başarı gelmez.
Ülkemizde silahlı kuvvetler tasfiye edilmek istenmektedir, aydınlarımız, ulusalcılarımız tutuklanmış ve zulüm görmektedirler, halkımız sindirilmiş ve suskunluğa zorlanmıştır. Emperyalizmin desteğiyle, siyasi iktidar tarafından sivil bir darbe gerçekleştirilmektedir. Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla tescillenen bir siyasi iktidarın ve emperyalist bir devletin büyük işgal planına eş başkanlık yapanların hazırladığı anayasa değişikliğine hayır oyu vermek, en kutsal görevdir. Bu kutsal görev için halk oylamasında vereceğimiz hayır oyları ile tam bağımsız cumhuriyetimize ve göreceğimiz güzel günlere yeniden kavuşacağız..
*