"Bunların kafaları üç kağıda çalışıyor "

''Bu ülkede ıslık çalanların suçlu, malı götürenlerin suçsuz olduğu düzen varsa elbette bu ülkede kaynak sorunu vardır''



SivriSinekCaz

"Niye yeteri kadar yurt yapma görevi vermiyorsun,

gençleri karanlık odaklara teslim ediyorsun"


Denizli ziyaretini sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deda Düğün Salonu’nda Ziraat Odası ve üretici birlikleriyle biraraya geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, CHP’nin projesi olmadığı eleştirilerine yanıt verdi.

"YANDAŞINA KAYNAK VAR, FAKİR FUKARAYA YOK"

Kılıçdaroğlu, "Bizim 41 tane önerimiz var. Kurultayda hepsini saydım. Daha da artacak. Büyük kısmı hak ve özgürlüklerimizle ilgili. Yurt sorununu çözmüyorlar, çözeceğiz. TOKİ’ye görev vereceğiz, yapacağız dedik. Recep bey çıktı ’o görevi var’ dedi. Niye yeteri kadar yurt yapma görevi vermiyorsun, gençleri karanlık odaklara teslim ediyorsun. ’Yoksulluğu bitireceğiz. Aile sigortasını getireceğiz’ dedik. ’Bu kaynağın garantisi benim’ dedim. ’Benim adım Kemal, ben bu kaynağı bulurum’ dedim. Recep beyi bir telaş aldı. Hayır efendim siz nereden bulacaksınız? Yandaşına gelince, malı götürenlere kaynak var, fakir fukaraya gelince kaynak yok. Başbakan Ardahan’da bana ’kaynak’ demiş. Şunu söyleyeyim, ben bu ülkenin kaynağıyım, çimentosuyum. Bizler bu ülkenin kaynağı olacağız, çimentosu olacağız. Ben hiçbir zaman ’sabah tanıyorum, akşam tanımıyorum’ demedim. Bunu söyleyenlere ’oynak Recep’ denir biliyorsunuz. Bizim kaynak, onların anladığı kaynaktan değil. Bunların kafaları üç kağıda çalışıyor. Düzgün bir şeye çalışmıyor bunların kafası. Bunların kafası, özgürce, birlikte karnı doyarak yaşamaya çalışmaz. Biz onların yaptığı gibi toplumu bölmeyeceğiz, kaynaştıracağız" diye konuştu.

CHP lideri Kılıçdaroğlu baskıcı uygulamaları eleştirdi. Denizli Organize Sanayi Bölgesi Konferans Salonu'nda sanayicilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Denizli'de bulunmaktan mutlu olduğunu söyledi.

CHP'nin ticaret ve sanayi ile ilgili düşüncelerinin, politikalarının merak edildiğini, sanayicilerin sorunlarını bilip bilmediklerinin sorgulandığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Bu ülkeyi kuranlar, savaş meydanlarında kazanılan zaferlerin, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça başarıya ulaşamayacağını biliyorlardı. Onun için zafer kazandık, bağımsızlık elde ettik, bu bağımsızlığı ekonomik güçle devam ettireceğiz. Fabrikalar tüter, işçiler çalışırsa, herkes alınteriyle ekmeğini evine götürürse mutlu, geleceğe güvenle bakan Türkiye'ye ulaşırsınız'' diye konuştu.

Geleceğe güvenle bakan bir Türkiye oluşturmak için çaba gösterdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

DENİZLİ KAN KAYBETTİ AMA...

''Denizli çok ilginç bir yer. İlginçliği şuradan; Denizli, Kayseri gibi, yabancı sermayenin olmadığı, iş adamlarının, sanayicilerinin alınteri dökerek, sermaye koyarak ve risk alarak Denizli'yi Denizli yaptıkları bir kenttir. Bu örneği bütün Türkiye'nin görmesi, kulak kabartması gerekir. Denizli'yi daha ileri taşımak için bütün Türkiye'nin çalışması lazım. Tekstilde bir markaydı, Türkiye'de değil, dünyada markaydı. Ekonomik krizde Denizli kan kaybetti ama Türkiye'den daha fazla kan kaybetti.

Devlet adamıyla politikacı arasında fark var. Devlet adamı riski önceden görüp önlem alan kişidir. Sıradan politikacı ise riski görür ses çıkaramaz, risk oluşur ses çıkaramaz, insanlar batar, sonra 'Dünyada da kriz vardı' der. Aradaki fark budur. Eğer siz riskin geleceğini görüyorsanız, zamanında önlem almazsanız, yaratacağınız krizin faturası ağır olur. Türkiye çekti, Denizli fatura ödedi.

Denizli'nin umudu var, sanayici 'Denizli'yi ileri taşıyacağım' diyor. Bu bizim övünç, kıvanç duyacağımız hedeftir. Bizim arzumuz, Denizlili sanayicinin ileriye gitmesi, başarılı olması, bilimi kullanarak dünyada saygın yer edinmesi, rekabet koşullarını yakalamasıdır.''

İstanbul'da kendisine CHP'nin sanayiciyi nasıl gördüğünün sorulduğunu, buna, ''CHP sanayiciyi ekonominin kamu görevlisi olarak görüyor'' şeklinde cevap verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, sanayicinin Türkiye için çalıştığını, kendisini değil, Türkiye'yi ve işçiyi düşündüğünü, 'Nasıl rekabet ederiz'i düşündüğünü, bunun için sanayicilerin çok önemli olduğunu ifade etti.

''6 OKTAN BİRİ MİLLİYETÇİLİKTİR, KAFATASÇILIK DEĞİLDİR''

CHP'nin ambleminde bulunan 6 oktan birinin milliyetçilik olduğunu, birilerinin söylediği gibi ''kafatasçılık'' olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, önce sanayicinin, köylünün, çiftçinin kazanacağını, önceliği Türk insanına vereceklerini söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezi olduğunu, Yunanistan'daki otobüslerin yüzde 42'sinin Türkiye'de üretildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak kriz ortamında Türkiye'nin Almanya'dan ve Hollanda'dan otobüs aldığını ifade etti. Hollanda'dan alınan otobüslerin tanesine 1 milyon 200 bin avro ödendiğini, ancak bu otobüslerin yokuş çıkamadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Çünkü Hollanda'da dağ yok. Hepimizin sorması gereken soru şu; Türkiye'de otobüs üreten firmalar 56 bin işçiyi kapının önüne koydu, 'Talep yok' diye. Biz Almanya'nın, Hollanda'nın ekonomik krizini çözmek için otobüs aldık. Bizim milliyetçiliğimiz, önce kendi sanayicimizin ürününü almaktır. Daha ucuz, daha iyi çalışıyor, niye oradan alıyorsun? Bunu sorguladığımız kadar her sanayicinin de sorgulamasını isteriz.

Rekabet çok önemlidir sanayi için. Kilovat saati 13-14 cent olan elektrikle sanayici nasıl uluslararası alanda rekabet edecek? Elektrik, enerji çok önemlidir. Enerjiyi dışa bağımlı hale getirdik. Yüzde 70 dışa bağımlıyız. Bir anlaşma imzaladık, uluslararası anlaşma. Nükleer santral yapıyoruz, eyvallah, ihtiyacımız varsa yapalım. Kilovat saati 13.5 cent, KDV hariç. Sanayicilerden rica ediyorum, Uluslararası Enerji Ajansının internet sitesine girsinler, nükleer santralde elektriğin kilovat saati ne kadardır? 13.5 cent olan dünyada tek ülkeyiz. 20 milyar dolara anlaşma imzalandı. Biz yargıya başvurmayalım diye kanun çıkardılar. Ne oldu? Aynı nükleer santralın daha küçüğünü yapıyor, fiyatlar yarı yarıya düşüyor Rusya'da. Bunun faturasını hep birlikte ödeyeceğiz, büyük ölçüde sanayici ödeyecek. CHP'nin görüşü şu, yanlış teşvik politikalarından vazgeçilmeli, nükleer santral yapılacaksa dünyada sanayicisine kaça fatura ediyorsa bizimki de o kadar olmalı.''

Sanayicilerin itiraz edemediğini, aksi halde kapılarına vergi memurlarının dayandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Ama size söz veriyorum, bu korkuyu yıkacağız. Demokrasi ve özgürlük bu ülkeye gerçekten lazım'' dedi.

''SANAYİCİ HAK ETTİĞİ YERİ ALACAK''

Kılıçdaroğlu, sanayicilerin hak ettikleri yeri alacaklarını ve sanayicilerin önündeki bütün engelleri kaldıracaklarını ifade ederek, bunun boyunlarının borcu olduğunu söyledi.

Sanayileşmenin olmadığı yerde işsizliğin çözümlenemeyeceğini, yapılması gerekenin, sanayinin ve sanayicinin önündeki engelleri yıkmak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, teşvik politikasının yanlış olduğunu, 49 ile teşvik geldiğini, ancak bundan Düzce, Afyonkarahisar ve Uşak olmak üzere 3 ilin yararlandığını dile getirdi. Teşvikin, ''Şu il kazansın, öbür il kan kaybetsin'' diye değil, ilin var olan gücünü artırması için verilmesi gerektiğini, gerekirse firma bazında teknoloji için teşvik getirilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu yapılmadığı takdirde teşvik politikasının kan kaybına yol açacağını öne sürdü.

Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu, ancak kaynakların yerinde ve zamanında kullanılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

''Savurganca harcayan ülkeyiz. Yüzde 4 kalkınma öngörüyoruz önümüzdeki 3 yıl. Yüzde 4 ile siz 2023'te 10 büyük ülke arasına giremezsiniz. Son TÜİK rakamları açıklandı, yoksul sayısı 819 bin kişi arttı, Türkiye genelinde 12 milyon 765 bin kişi oldu. Bu mudur ekonomik kalkınma, refah toplumu, geleceğe güvenle bakan toplum yaratma? Bu tabloyu değiştireceğiz. İşsizliğin olduğu yerde huzuru sağlayamazsınız. Biz geleceğe güvenle bakıyoruz.

HESAP VERMEKTEN ONUR DUYACAĞIZ

CHP lideri Kılıçdaroğlu Türkiye’ye temiz siyaseti getireceklerini belirterek şöyle devam etti:
"Başbakan, kaynak yok diyor. Ne demek yok? Birilerine gelince var diğerlerine yok. Bu ülkenin kaynaklarını adam gibi kullanırsanız bu ülkede kaynak vardır. Eğer bu ülkede ıslık çalanlar suçlu, alkış tutanlar haklı ise kaynak sorunu çıkar. Ülkede hak etmeyenler köşeyi dönüyor. Türkiye yolsuzluk açısından da sınıfta kalmış bir ülkedir. Ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını sorgulamak zorundayız. Bu yoksa, demokrasi askıdadır. Paramızın hesabını verebiliyorsak bu toplum yücedir, fabrikaların bacası tüter. Bu ülkeye temiz namuslu siyaseti getireceğiz. Hesap veren anlayışla yola çıktık, Mecliste KİT gibi komisyonlar var, Biz kesin hesap komisyonu kuracağız dedik. Hedefler nasıl tuttu, para nereye harcandı bu komisyonla onu sorgulayacağız. Bazı ülkelerin meclislerinde var. Muhalefet partileri bunun başkanlığını yapar. Bizim iktidarımızda bunu kuracağız ve muhalefet partisi onun başkanı olacak. Biz hesap vermekten onur duyacağız."

Denizli’nin kendisi için ayrı bir yeri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Özel bir yeri var burasının benim için,. Mesleğe girdiğimde beni yetiştiren Hasan Ergün buralıydı. Beni yetiştirdi. Düzgün insan nasıl olur onu gösterdi. Ders aldım, o dersleri hiç unutmadım. Burada yokmuş ama yüreğim her zaman onun yanında" dedi.

POLİTİKACILAR PROTESTO EDİLEBİLİR

Konuşmanın ardından Kılıçdaroğlu, sanayicilerin sorularını yanıtladı. Abalıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Abalıoğlu, "Korku imparatorluğu nasıl yıkılacak?" diye sorarken, diğer sanayiciler de alkol yasağının da aralarında bulunduğu çok sayıda soru yöneltti.
Soruları tek tek cevaplayan ve gündemdeki konulara dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Şarap üretimi ve bağcılık konusunda, aslında AB’ye üye olacaksak onların standartlarını ve rekabet koşullarını almamız gerekir. Türkiye’de bu alan gittikçe gelişiyor. Sadece bu alanda değil tüm alanlarda sanayicinin düşük fiyatlı üretim yapmasını istiyoruz. Tekstil sektörü topun ağzında. Başbakan, buraya geldiğinde, Denizli ekonomiden hak ettiğini alamadı diye açıklama yaptı. Ama hak edilen elinden alındı. Markalaşma konusunda tüm işadamlarının çalışması gerekir. Bu yapılırsa daha aydınlık bir tablo çıkar. Elimizdeki ürünleri dışarıdan getirmeye başladık. Sağlıklı bir planlama yapmamız gerekiyor ama bundan uzağız. Korku imparatorluğu ne zaman yıkılacak? Ortak mücadele gerekiyor bunun için. Bedeli varsa önce biz ödeyeceğiz siyasetçiler olarak. Köklü bir siyasi parti olarak istediğimiz şu hukukun üstünlüğünü, özgürlük istiyoruz. Politikacının da eleştirilmesi gerekir diye bir düşüncemiz var. Bu demokrasilerde zorunluluk. Politikacı hatasını eleştirilerden öğrenecek. Medyanın özgürleşmediği bir ortamda demokrasi özgürlük olmaz. Medya patronları, ’Bunu yazarsak Recep Bey kızar mı’ derse olmaz. Galatasaray stadındaki olayda, ünlü bir televizyoncu ’eyvah’ diye bağırdı. Bu içerideki korkunun dışa vurumudur. Ne demek eyvah. Politikacılar protesto edilebilir. Politikacı, kendine sormalı, ’niye protesto ediyorlar’ diye. Ama biz bunu sormuyoruz, ’nasıl protesto edersin’ diyoruz. Özgürlüğü getirmeye kararlıyız. Korkmayacağız" dedi.

HEYKEL YIKAN BAŞBAKAN OLARAK TARİHE GEÇERSİN

Sözleri zaman zaman alkışlarla kesilen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Türkiye’nin gündemi bazen elinden çalınıyor. Neye kilitlendik. Kars’taki heykele. Günlerce yazıldı. Bir sanatçıdan bir siyasi iktidar ne ister. Başbakan ’Yıkacağım’ diyor. Yık. Heykeli yıkan Başbakan olarak tarihe geçersin. Türkiye’nin gerçek gündemi farklı. Gerçek gündemi işsizliktir, üretememezliktir. Önce üreteceğiz ki, güçlü olalım. Türkiye’ye 1 milyon dolar getirdiniz, iki ayda 60 bin dolar kar ediyorsunuz. Ülkeyi sıcak paraya teslim ederseniz gelecekten kaygı duyulur, bu nedenle sanayiciye emanet etmek gerekir. Ama siz sanayiciyi öldürmek, sıcak paranın peşinde koşma derdindesiniz. Bir Başbakan, taraf olmayan bertaraf olur derse olmaz. Korku imparatorluğu buradan başlıyor. Ulaştırma Bakanı, dinlenmek istemiyorsanız telefon kullanmayın diyor. Bize telefon ediliyor konuşuyoruz, karşıdaki dinlendiği gerekçesiyle korkuyor. Hangi demokrasi de bu var? Yasadışı telefon konuşmalarından medet umuyorsunuz. Başbakan’ın ki dinlendi diye hapse girer, başkalarının ki ise deşifre edilir onunki sıvazlanır. Hukuk üstün olmalı, yargı kararlarına saygı duymalı. İktidar evrensel hukuku değil, kendi hukukunu oluşturmak istiyor, kendi yargısını kurmak istiyor asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihindeki en ciddi tehlikedir. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşmaktan korkuyorsa düşünmek lazım. Önce bu ülkeye özgürlükler gelecek. Bu toplum yeni faturalar ödememeli. Güçlerimizi birleştireceğiz. Kul hakkı yemeyeceğiz diyoruz. Müslüman geçiniyorlar, kul hakkı yiyorlar böyle şey olur mu? Ayrılmayalım, küçük ayrıntılarda boğulmalıyım. Sıcak paraya teslim olan bir ülke olmayalım. Başbakan param değerli diye oynuyor. Ama Amerika dolar bastı. Daha sonra krizi ihraç etti. Türk lirası da kararında olacak. İktidarın görevi o dengeyi kurmaktır. Bize güç destek verin Türkiye’yi daha güzel günler bekliyor" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından OSB’de Abdülkadir Uslu’ya ait Tekstil Fabrikası’na geçerek işçilerle öğle yemeği yedi. Tabldot sırasına giren Kılıçdaroğlu çorba, orman kebabı, pilav ve salatadan oluşan yemeği yedi. Genel başkan daha sonra üreticilerle biraraya gelmek için Deda Düğün Salonu’na geçti.


Gazete5


*
➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..
.com/img/a/