Kıdem tazminatı işsizlik sigortasıdır...


KIDEM TAZMİNATI




Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI

Kıdem tazminatı gündemden düşmüyor. İşçinin SivriSinekCaztutunacağı pek de sağlam olmayan bir dal olan kıdem tazminatı yeni bazı saldırılara hedef olmaktadır.

Özellikle geçmiş bazı dönemlerde, kıdem tazminatının ülkemizdeki uygulamalar çerçevesinde beliren düzeyinin çok yüksek olduğuna dair bazı savlar ileri sürülmüştür. Bu savlarda belli bir gerçek payının olduğu kabul edilse bile, bunun, kıdem tazminatının ülkemizde eksik olan başka bazı kurumların karşılaması gereken işlevleri yetersiz biçimde de olsa yerine getirme özelliğini taşımasından kaynaklandığını unutmamak gerekir. Bu durumu, midesi alınmış bir hastanın oniki parmak bağırsağının büyüyerek mide işlevlerini karşılamaya çalışmasına benzetebiliriz. Bu durumda, gerçekte bir fazlalık değil, ciddi bir eksiklik söz konusudur.

Kıdem tazminatının, yetersiz bir biçimde de olsa, karşılamakta olduğu işlevleri şöyle sıralayabiliriz

Kıdem tazminatı işsizlik sigortasıdır

Ülkemizde işsizlik sigortası yakın zamanlara kadar yoktu. Bu konudaki boşluk, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun başlıca maddelerinin 1 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe girmesiyle belli sınırlılıklar içinde de olsa doldurulmuştur. Belli koşullarda işine son verilmiş olan işçinin, kıdem tazminatı adı altında eline topluca bir para geçmesi, işsizlik sigortasının bulunmayışından doğan boşluğu kısmen de olsa doldurmaktaydı. İşsizlik Sigortası Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra da yasanın ancak belli bir süre çalışmış olanlara ve belli bir süre için, işsizlik ödeneğinden yararlanma hakkı sağlamakta olması, kıdem tazminatına olan gereksinimin tümüyle sona ermediği görüşü ileri sürülebilmektedir. (İşçi, çalıştığı süreyle ve ödediği prim miktarına bağlı olarak, ortalama net kazancının yarısı kadar bir işsizlik ödeneğinden en çok 180 gün yararlanabilmektedir.)

Kuşkusuz, işsizliğin belli sınırlılıklar içinde mevcut bulunduğu koşullarda işsizlik sigortası yoluyla çok etkin çözümler sağlanabilir. Ancak, işsizliğin geniş boyutlara vardığı ve kronik bir nitelik kazandığı durumlarda, ancak belli bir süre çalışmış ve prim ödemiş olanlara, ancak sınırlı bir süre için ödenek bağlanması, soruna etkin bir çözüm getirmek bakımından yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde işsizlik sigortası uygulamalarının başlamasına rağmen, işçi ve sendika çevrelerinin kıdem tazminatını hala bir cankurtaran simidi gibi görmede ısrarlarını bu duruma bağlı olarak değerlendirmek gerekir.

Kıdem tazminatı ücretin ödenmemiş olan bölümüdür

Kıdem tazminatının bu işlevi, ücret düzeyinin düşüklüğü dolayısıyla önem kazanır. İşçinin aktif çalışma yaşamı boyunca tam olarak alamamış olduğu emeğinin karşılığının bir bölümünü, hiç değilse belli bir işverene bağlı olarak yürüttüğü işinin son bulduğu tarihte topluca alması, sosyal açıdan teşvik görmesi gereken bir uygulamadır. Kıdem tazminatının bir yönüyle bu tür bir uygulamayı ifade ettiği düşünülebilir.

Kıdem tazminatı emeklilik ikramiyesidir

Memurlar çalışma yaşamlarının sonunda emekli ikramiyesi adı altında belli bir ödemeye hak kazanırlar. Tüm çalışanların, ücret veya maaş edinme olanaklarını yitirdikleri bir dönemde emeklilik veya ihtiyarlık aylıklarına ek olarak ve bu aylıkların yetersizliğini telafi edecek doğrultuda bir emeklilik ikramiyesi elde etmeleri, sosyal açıdan olumlu bir yaklaşımın

Kıdem tazminatı iş güvencesi sağlar

İşverenin, bazı durumlarda işine son verdiği işçilere, kıdem tazminatı ödeme zorunda kalmasının, belli ölçüde caydırıcı etkileri olabilir. Özellikle, işverenin herhangi bir neden gösterme zorunda olmaksızın süreli fesih bildirimi yoluyla işçinin işine son verebilmesinin mümkün olduğu koşullarda, yukarıda değindiğimiz üzere, işçinin başlıca güvencesi kıdem tazminatı olmaktaydı.

Mevzuatımızda iş güvencesi sağlama yolunda atılan bazı adımlara rağmen, gerçek bir iş güvencesinin ancak, işsizlik sorununu çözebilmiş bir ekonomik yapıda sağlanabileceği gerçeği ortadadır.

Bu nedenledir ki işçi ve sendika çevrelerinin iş güvencesi konusundaki tedirginlikleri aşılabilmiş değildir ve kıdem tazminatının fona devredilmesi eğilimlerine, işverenin iş sözleşmesini feshetmesi eğilimleri karşısındaki caydırıcılık vasfını ortadan kaldıracağı için sıcak bakmamaktadırlar.

Kıdem tazminatını yeniden ülke gündemine taşıyan neden, siyasal iktidarın kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünü oluşturulacak bir fona devretmeyi öngören mevzuat değişikliği girişimlerinin kamuoyuna yansımış olmasıdır. Söz konusu fonun işçiler ve işverenler tarafından ödenecek primlerle karşılanması öngörülmektedir.

İşçi kesiminde ve bazı sendikalarda bu konuda beliren tedirginliğin ve uyanan tepkilerin nedeni, söz konusu değişikliğin gerçekleşmesi halinde, işverenin işçiyi işten atma konusunda önemli bir sınırlıklıktan kurtulmasından ibaret değildir. Bu konuda yaşanmış olan bir tecrübe vardır. İşsizlik sigortasının da benzer bir fon aracılığıyla yürütülmesi öngörülmüş bulunuyor.

İşsizlik sigortası fonlarının işçiler yerine sermaye kesiminin hizmetine sunulması yolunda gözlemlenen uygulamlar, genel olarak fona odaklanmış düzenlemeler karşı derin bir güvensizlik doğurmuştur.

Kıdem tazminatı, önemli bir darbeyi 12 Eylül döneminde görmüş; o dönemde kıdem tazminatını bir üst sınır konulmuştur. Yapılması öngörülen değişiklikliklerle 1936’dan bu yana gelişerek varlığını sürdürmüş olan kıdem tazminatının geride yalnızca isminin kalması sonucunu doğuracak bir adım daha eşiğe dayanmıştır.

Bu arada, kıdem tazminatının kaderini tayin eden temeldeki ana nedeni görmeliyiz. Kıdem tazminatı gibi kurumlar, ekonomik sosyal sorunların belli bir sağlamlık kazandığı dönemlerde anlamlı bir işlev görebilirler. İşsizlik makul bir düzeyde ise işten çıkarmaları kıdem tazminatı sayesinde sınırlamak ve düzene kavuşturmak mümkün olabilir. Buna karşılık, ciddi bir istihdam krizinin içine yuvarlanmış bir ekonomide kıdem tazminatı kurtarıcı olamayacağı gibi ağır saldırıların hedefi olmaktan da kurtulamaz.

Gerçekte, yıpratılan ve yok olmaya mahkum edilen tek başına kıdem tazminatı değildir. Atatürkçü halkçı ekonomik yapılanmanın yerine IMF, Dünya Bankası gibi odaklar aracılığıyla dayatılmış olan bir modelin iflasına tanık olmaktayız. Sendikalar ve emekçi kesimler, bu mücadelelerini, er geç mevcut modelin özüne yöneltmek gereğinin bilincine varacaklardır.



İlk Kurşun



*
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..