Yandaşların "sorun yok, her şey kontrolümüzde" havaları!
Yazılarında "büyütülecek bir şey yok" mesajı vermeye çalışan yandaş basındaki yandaş kalemlerin, "sorun yok, her şey kontrolümüzde" havası yaratmaya çalıştığı anlaşılıyor...YAŞ öncesi yaşanan istifa krizinin ardından meydanın kendine kaldığını düşünen yandaş kalemlerin rahat tavrı dikkat çekiyor. Yazılarında "büyütülecek bir şey yok" mesajı vermeye çalışan yandaş basının, oluşturulacak yeni ordunun nasıl olması gerektiğine dikkat çektiği görülüyor.
YAŞ toplantısından önce görevi bırakan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının bu tavrının, meydanın kendilerine kaldığını düşünen yandaş basında "rahat" karşılandığı görülüyor.
Geçen iki günün ardından ortada bir kriz olmadığının altını özellikle çizmeye çalışan yandaş kalemlerin, "sorun yok, her şey kontrolümüzde" havası yaratmaya çalıştığı anlaşılıyor. Komutanların, anlaşamadığı hükümet karşısında istifa etmesini olumlayan bir tavır takınan AKP destekçisi kalemlerin, "eski teamüllerin" geride kaldığına işaret ederek, yeni ordunun nasıl olması gerektiğine dair mesaj verdikleri görülüyor.
İstifa bir hak, kimse bundan dolayı yargılanamaz
Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç bugünkü köşesinde komutanların anlaşamadığı hükümet karşısında görevlerini bırakmalarında bir olağanüstülük olmadığını savunarak şu ifadeleri kullanıyor:
“Komutanların emekliye ayrıldıkları haberini ilk öğrendiğimde tereddütsüz şunu düşündüm: ‘Hamdolsun normalleşiyoruz’. Yedi saat boyunca canlı telefonla bağlandığım 6 televizyon kanalında aynı şeyleri söyledim: Bu bir normalleşme göstergesidir. Asker veya sivil bürokrat, kim siyasi otoritenin karar ve icraatlarını benimsemiyorsa -bu onun doğal hakkıdır- yapması gereken, görevden çekilmesidir. Bu bir haktır ve kimse bundan dolayı yadırganamaz.
(…) Gerçi eski medya mensupları olayı "kriz" olarak yorumlamak istediler, ama bizler, olayın normalleşme göstergesi olduğunu söyledik. Teamüller değil, kurallar işleyecektir. Emekliye ayrılanların yerine başkaları atanacaktır”
"Paşalar farkında olmadan doğru bir süreci başlattılar"
Bugünkü yazısında istifaların “demokratikleşme” sürecine olumlu bir etkisinin olacağını, komutanların tavrının memnuniyet verici olduğunu söyleyen Zaman yazarı Ekrem Dumanlı, paşaların fark etmeden de olsa iyi bir süreci başlattığını iddia ederek şu ifadeleri kullandı:
“Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in istifa haberi duyulduğunda yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuz ortaya çıkmıştı.
Birkaç sene önce buna benzer bir hadise yaşansaydı, ekranları kriz tellalları işgal eder, asker-sivil ilişkilerindeki kıvılcımın üzerine antidemokratik yorumlarla benzin dökerdi. Dört sene önce 27 Nisan bildirisi yayınlandığında öyle olmamış mıydı? Yine o yolu seçenler çıkmadı değil. Ancak medyanın ezici bir çoğunluğu hükümetin süreci doğru yönettiği üzerinde ittifak etti.
Endişeye gerek yok. Türk demokrasisi bu hadiseden güçlenerek çıktı. Siyasî iradenin YAŞ'ta sembolik olmadığı ispatlanmış oldu. İstifa eden paşalar hata yaptı ama farkına varmadan doğru bir sürecin başlatıcısı oldu.”
"Artık yaprak dahi kımıldamıyor"
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç ise bugünkü yazısında komutanların istifa etmesinin artık çok önemli bir anlamı olmadığını belirterek şunları kaydediyor:
“İnternet andıcı soruşturmasını “bahane” gösteren kuvvet komutanları, Şura’ya birkaç gün kala emekliliklerini istemişler... Hükümet de, “görülen lüzum üzerine” başlayan istifa eylemini, “görülen lüzum üzerine” kabul etmiş ve komuta kademesine “yetkisi çerçevesinde” yeni atamalar yapmış.
Hepsi bu.
Bir şey olmuyor artık. Yaprak dahi kımıldamıyor.
Kamuoyu, “Askerlik işini başaramadılar, emekliliklerini istediler” rahatlığı içinde bakıyor artık olaylara...”
Star yazarı Mustafa Karaalioğlun’a göre 29 Temmuz bir milat
Star gazetesi yazarı Mustafa Karaalioğlu dünkü yazısında komutanların istifa ettikleri gün olan 29 Temmuz’un demokrasi için önemli bir tarih olduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
“29 Temmuz 2011 Türkiye siyasal tarihi için önemli bir günün adı olarak anılacaktır... “Yeni Türkiye” felsefesinin derinlikli ve önemli kazanımlarından birisi tahakkuk etmiştir. Sivil bürokrasi ve yargıdan sonra askeri vesayetin de fiilen bittiği bir ana tanıklık etmiş bulunuyoruz.
12 Eylül referandumu ne anlama geliyorsa, 29 Temmuz ancak bununla kıyaslanabilecek değerde bir demokrasi günüdür.”
"Genelkurmay Başkanı ordusuna mesaj verdi"
Zaman yazarı Mümtazer Türköne, dünkü “Yeni Türkiye hepimize hayırlı olsun!” yazısında, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in istifasının ordu mensuplarına bir mesaj olduğunun altını çiziyor ve şöyle devam ediyor:
“Görev süresi bir ay sonra biten üç kuvvet komutanının istifasının pratik bir anlamı yok. Genelkurmay Başkanı ise mesajı hükümete değil, komuta ettiği orduya veriyor. Ordumuz, 27 Mayıs darbesinden bu yana sürdürdüğü siyaset savaşını kaybetti. Işık Koşaner Paşa istifa ederek, bu savaşı yürüten ordunun komutanı sıfatıyla taşıdığı siyaset kılıcını onurlu biçimde teslim ediyor. Kime, demokratik siyasî iktidara.”
Önemli ve sıradan
Murat Belge de Taraf’taki dünkü “Önemli ve sıradan” başlıklı yazısında askerlerin istifası ve daha sonrasında yaşananları yeni Türkiye’nin ruhuna uygun bularak ve "yeni" kelimesinin altını çiziyor:
“Genelkurmay Başkanı ve üç Kuvvet Komutanı emekliliğini istedi ya da istifa etti. Eskiden böyle yapmaz, darbe yaparlardı. Bu durum karşısında yer yerinden oynamadı. Eskiden, bizim ülkede, gök ve deniz de yerinden oynardı. Hürriyet bile artık “giden”i bırakmış, “gelen”i haber veriyor manşetinde: “Yeni Komutan Necdet Özel” demiş. Burada, sözkonusu gazetenin de pek bilincinde olduğunu sanmadığım bir simgesel anlamlar yumağı görüyorum. Önemli olan, “yeni” kelimesi”
İstifa ettiler, o kadar
Taraf yazarı Ahmet Altan ise dünkü yazısında komutanların istifasını "hayırlı" bir olay olarak karşıladı ve yeni orduya işaret etti:
“Bir genelkurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı aynı anda istifa etti.
Ne oldu?
Bir genelkurmay başkanıyla üç kuvvet komutanı istifa etmiş oldu.
O kadar”
Darbe sanıklarını savunmayı, hukuku yok saymayı “onur sorunu” yapıyorlar.
Onurlu bir askerin asla halkına ihanet etmeyeceğini, darbe yapmayacağını bilen subaylar yetiştirmeliyiz"