Sadece bir askeri zafer değildir..
30 AĞUSTOS’UN ONURU..
'Naci BEŞTEPE '

30 AĞUSTOS sadece bir askeri zafer değildir.
Kaldı ki sadece askeri yönü bile harp tarihi açısından çok önemli bir örnektir.
O gün kesin sonuca ulaştırılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, harp prensiplerinin her biri için harp akademilerinde örnek olarak incelenmektedir.
Sayıca yakın, silahça üstün, uzun sürede çok iyi hazırlanmış düşman mevzilerinin kısa sürede ele geçirilmesi ve savaşma azminin yok edilmesi Türk tarihinin altın sayfalarından biridir. Ulaşılan sonuçları açısından ise en önemlisidir diyebiliriz.
Özellikle; büyük birliklerin harekatını gizleyerek, umulmadık yer ve zamanda ve umulmadık kuvvetlerle başlatılan taarruz tam bir baskındır. Baskını sağlamak için uygulanan aldatma planları komutanlık ve zeka ürünüdür.
Belirli riskleri de yüklenerek büyük kuvvetlerle yapılan kuşatma manevrası da başarının anahtarlarındandır.
Bunların hepsinin temelinde ise; TÜRK ULUSUNUN BAĞIMSIZLIK AŞKI, YURT SEVGİSİ ve ULUSAL BİRLİKLE SAĞLANAN DAYANIŞMA vardır. Bu moral faktörler ordu için itici güç oluşturmuştur.
Ordu için moralin ne olduğunu bilmeyenlerin bunu anlaması ve takdir etmesi beklenemez.
Bu muharebe, düşmanın savaşma azmini kırarak savaşın sonuçlanmasını sağlamıştır.
Askeri başarıdır.
Ancak sadece askeri başarı ile kalsa idi bu kadar önem kazanmaz, yıllar sonra bile bu kadar önemsenmez, belki de konuşulmazdı bile.
Askeri başarının siyasi getirileri kazancı katlamıştır.
Bunu, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 1924 yılında, zaferin ilk resmi kutlama töreninde, ÇAL TEPE’de yaptığı konuşmasındaki şu ifadeleri ile açıklayalım, ” Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyti’nin temeli burada kuvvetlendirildi, sonsuz hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır”.
İşte olayın önemi ve özeti budur.
Yokluklar içindeki bir millet ve onun ordusu, emperyalizme teslim olmamış, bağımsızlığı için kanının, canının ve malının son zerresine kadar savaşmıştır.
Kendi devletini kurarken, dünyadaki bağımlı, güdümlü, esir ülkelere de örnek olmuştur.
Kurtuluşun son halkası olan bu zafer kuruluşun da ilk halkasıdır.
Bu kutlu zaferin verdiği onur ve gurur ile ulus, kurtarıcısına tam destek vererek devrimleri gerçekleştirmiş ve bu günlere gelmemizi sağlamıştır.
Ortadoğu konusundaki düşüncelerini “ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYA” adlı eserinde açıklayan Lübnanlı yazar Amin Maalouf, Atatürk’ün devrimleri gerçekleştirmedeki başarısının TÜRK ULUSUNA GURURUNU, ONURUNU KAZANDIRMAK‘tan kaynaklandığını belirtmiştir.
Yıllarca ezilmiş, horlanmış, adam yerine konmamış, kıymet verilmemiş ve hep kullanılmış bir ulusun bireyleri kendilerine verilen değeri ve güveni görerek yüreklenmiş ve o yüreğin gururla çarpmasını sağlayan Ata’sına her bakımdan destek olmaktan onur duymuştur.
İşte 30 AĞUSTOS bu sebepten TÜRK’ÜN ONUR GÜNÜDÜR.
1924′ten bu yana her yıl, 1935′ten bu yana da yasal olarak kutlanmaktadır.
Bayram tebrigatını Genelkurmay Başkanı’nın kabul etmesi de ulusal gelenek haline gelmiştir.
Bu geleneği yıkanların ULUS OLMA bilincine tam sahip oldukları şüphelidir.
Birkaç şehit için Ulusal Meclisi toplamaya değer görmeyen ama bayram kutlamalarını iptal edenler bilmelidir ki bu bayram şehitlerin ruhunu ve yakınlarının gönlünü rahatsız edecek bir eğlence günü değildir.
Bu BAYRAM TÜRK ULUSU’NUN TARİHTEN SİLİNMESİNİ ENGELLEYEN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ DÜNYAYA KABUL ETTİREN BİR ZAFERİN BAYRAMIDIR.
Her durumda kutlanır.
TÜRK’ÜN ONUR BAYRAMI HERKESE KUTLU OLSUN.