Yeniden doğan Atatürk’lerle..
AKP İKTİDARINDA “İLK”LERİ YAŞIYORUZ,
“SON”LARI DA YAŞAYACAĞIZ MUTLAKA…
'Ali ERALP '
Onlar da AKP gibi düşünüyorlardı.
Dünyaya direk kalacaklarını sanıyorlardı.
Asıyorlardı, kesiyorlardı.
Anayasayı değiştiriyorlardı.
Yasalar çıkarıyorlardı.
Toplumu kişisel düşüncelerine ve isteklerine göre düzenliyorlardı.
Kültür mirasını, tarihsel değerleri, insan haklarını hallaç pamuğu gibi atıyorlardı
Karşı gelenleri, muhalifleri ise hapishanelere dolduruyorlardı.
Kimlerden söz ettiğimizi anlamışsınızdır:
Hitler ve Mussolini.
O güçlü ve görkemli yolculuklarının sonunda birisi intihar etti, ötekisi bacağından asılarak sallandı darağacında…
Bakın bu konuda Ahmet Taner Kışlalı ne diyor:
“Mussolini de bacağından asılarak noktaladığı yoluna, sol yumruğunu göstererek başlayanlardandı.
Önce düzene tepki duyan kitleleri peşine taktı. Oyların üçte birini topladı. Tıpkı bizim “rahmetli” devlet büyüğümüz gibi, güzel bir seçim sistemi sayesinde, üçte bir oyla meclisteki sandalyelerin üçte ikisini ele geçirdi.
Ve sonunda, o üçte ikilik çoğunluğa dayanarak, anayasayı değiştirdi.
Diğer partileri kapattı. Tarihin karanlık bir dönemine damgasını vuracak olan “faşizm”i kurdu.
Her şey yasalara uygundu. Seçimler de, anayasa değişikliği de, yeni çıkardığı yasalar da…
Her şey kitabına uygundu, yasaldı, ama meşru değildi…”
Aynen AKP iktidarında olduğu gibi.
Tarihin karanlık bir döneminden geçiyoruz.
Yedi düvelin parçalayamadığı sevgili yurdumuzu “Eyalet Yasası” adı altında AKP parçalıyor.
BİR İLK YAŞIYOR ULUSUMUZ. ÜLKEMİZ YASA İLE PARÇALANIYOR.
Her şey kitabına uyduruluyor. Ahmet Taner Kışlalı’nın vurguladığı gibi, yasal görünüyor ama meşru değil.
ABD, AKP, PKK yürek yüreğe…
Sırt sırta vermiş.
“Ben yaptım, oldu. Bitti.” diyorlar.
Devekuşu gibi AKP.
Başı kumun içinde.
Bir takım önlemlerle, ayak oyunları ile suçları, günahları, hataları, pislikleri gizlediklerini sanıyor.
Ama anketler tepetaklak. Bu düşüş zamanla daha da hızlanacak…
Her şeyi kitabına uydurmaya çalışıyor.
Uyduramadıklarını da arkadan dolanıyor.
Tıpkı Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin davasında olduğu gibi.
“Ergenekon operasyonları kapsamında tutuklandıktan sonra, adli emanette onun cep telefonuna “sehven”, Hizbut Tahrir’le ilişkili olduğunu gösteren “rehber” yüklenmişti. Sonradan bu tertip ortaya çıkınca Teğmen Çelebi, suçlular hakkında dava açtı.
Ne var ki bir buçuk yıldan bu yana dosyanın savcı savcı gezdirilmesi nedeniyle, henüz iddianame ortalarda yok…
Hazırlanamadı.
Çünkü dosya tam 7 savcı dolaştı.
Amaç, telefona yükleme yapanları kurtarmak.
Oyalama taktiği uygulanıyor.
“Deniz feneri” davasında da aynı taktik uygulanmıştı. Sonuca varmak üzere olan Cumhuriyet savcılarını bu yüzden görevden almışlardı.
Haklarında hapis cezaları istemişlerdi.
İşleri bitince de beraat kararı verdiler.
.
Dedik ya bu ulus, tarihinde görmediklerini görüyor, duymadıklarını duyuyor, “İLK”leri yaşıyor…
Balyoz Davasının “tek kadın” ve “sivil mahkûm”u Güllü Sarıkaya’ya “toptan adalet” anlayışına uyularak, erkeklerle birlikte, “BABALIK VE KOCALIK HAKLARINDAN MEN” cezası da AKP döneminde verildi.
Şimdi de iktidarı ile muhalefeti ile anlaşmışlar, Milletvekili
Yemininden “Büyük Türk Milleti” deyimini çıkarıyorlar…
Türk Milletinin önünden “Büyük” sözcüğünü kaldırmakla, kimse onu küçültemez. Büyüklüğünü, yüceliğini, şanlı tarihini yok edemez.
Türk ulusu, tüm bölme, parçalama çabalarına karşın, her zaman, “BÜYÜK ULUS” olarak kalacak, büyük ulus olarak yaşayacaktır.
Halk bunu 19 Mayıs’larda, 29 Ekim’lerde, 10 Kasımlar’da kanıtlamıştır ve bundan sonra da “kükremiş bir sel gibi, bendini çiğneyip aşarak” kanıtlayacaktır…
Bu yüce ulus her güç dönemde, her güç ortamda “İLK”leri yaşadığı gibi “SON”ları da yaşamasını ve kötülükleri sonlandırmasını da çok iyi bilir.
Görmeyen, duymayan varsa, 19 Mayıs’larda, 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda yeniden yeniden doğan Atatürk’lere bir kez daha baksın…
İlk Kurşun