'Bu tertipi ortaya çıkarmazlarsa yuh olsun!
Yalçın 'Emniyet müdürleri bu tertibi ortaya çıkarmazsa yuh olsun onlara' dedi.
Soner Yalçın 'tertibin' perde arkasını anlattı:
.
ODA TV- böcek ilişkisi!
Soner Yalçın, YURT’a ‘tertibin’ perde arkasını anlattı: Bu operasyon başladığında Başbakan Erdoğan da dahil olmak üzere ‘Bu davanın altından neler çıkacak neler’ dediler. Parantez açarak söylüyorum, bu bilgiyi Başbakan’a getiren kimse ofisine böceği koyan odur!
Soner Yalçın, Silivri Cezaevi’nde 682 gün kaldı. Tutuklandığımız an beraberdik. Daha birkaç dakikalık tutukluyken rollerimizi Soner Yalçın ve Barış Pehlivan’la şöyle paylaşmıştık
“Ben Nazım Hikmet, sen Orhan Kemal, sen de İbrahim Balaban olacaksın. Hapishaneyi okula çevireceğiz.” Öyle de oldu. Hapishanede yazmaya, mücadele etmeye devam ettik. İşte 2 yıl önce birlikte Silivri’ye gittiğimiz Soner Yalçın’la 2 yıl sonra evinde buluştuk. Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
İki yıl içerde kaldınız. Sizinle birlikte birçok gazeteci
tutuklandı. Dışardaki gazetecilerse korktu. Operasyon amacına ulaştı
mı?
Oda Tv operasyonu iki anlamda da başarıya ulaşmadı. Bir, sandılar ki bizi
içeri atınca Oda Tv susacak biz ya kalemimizi eğeceğiz ya da kalemimizi
kıracağız. Sandılar ki birileri gibi ‘Okyanus Ötesi’ne sığınacağız. Bu anlamda
başarıya ulaşamadılar. Dünden daha kararlıyız. Bu süreç gerçeği yazma irademizi
çelikleştirdi. Biz hakikate aşkla bağlıyız. Bu tertip bu aşkı yok etmediği gibi
daha da güçlendirdi.
İkincisi, tertibi yapanlar Ergenekon davalarının ne kadar delillerden
yoksun olduğunu böyle bir örgütün bulunmadığını da beceriksizlikleriyle ortaya
çıkardı. Oda Tv davasından sonra ‘Ergenekon’a inanan insan sayısında çok büyük
azalma oldu. Avrupa’nın da Amerika’nın da devletler bazında değil ama
siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar bazında tavrı değişti. Bu oyun
bozuldu.
HANEFİ AVCI NE DEDİ?
.
İçeri girerken aleyhinizde çok söz söylendi. Dışarı çıkışına çok
sevinen oldu. Bu değişimi neye borçlusunuz?
Bu operasyon başladığında Başbakan Erdoğan da dahil olmak üzere ‘Bu davanın
altından neler çıkacak neler’ dediler. Parantez açarak söylüyorum, bu bilgiyi
Başbakan’a getiren kimse ofisine böceği koyan odur! İnsanlar acaba ‘ne var?’diye
beklenti içine sokuldu. Hanefi Avcı da son duruşmadan dönerken şunları söyledi:
“Oda Tv operasyonu olduğunda ben şöyle düşündüm. Bu kadar operasyon yapılıyorsa
bir şey vardır. Sonra iddianame çıktı, ek klasörler geldi. Bilirkişi raporlarına
da bakınca dedim ki ‘ya ne kadar iyi gazetecilik ne kadar tertemiz gazetecilik
yapmışlar’. İnsanları karalamak için yapılmış bir tek haber görmedim.
Maillerinizde, konuşmalarınızda sadece gerçeği yazmak için didinen bir avuç
gazeteci gördüm.”
-Somut iddiaları neydi?
Şimdi bizi itibarsızlaştırmak için özel olarak görevlendirilmiş hakikat
karalayıcıları bizle ilgili iddialarında bir tek somut olgu gösteremiyorlar.
Sadece şöyle yaptılar böyle yaptılar, Soner Yalçın şöyle bir adam böyle bir
adam. Yahu bu adam 12 kitap yazmış, bir tane kitabını açın şurada şunu yazmış
diye bir tek cümle gösterin. Kitabını Hrant Dink’e ithaf etmiş adamı Ermeni
düşmanı yaptılar, Musa Anter Gazetecilik Ödülü'nü almış Soner Yalçın’ı Kürt
düşmanı yaptılar. Ben bunları söylerken utanıyorum. İnsan yaptığı şeydir.
Açarsın bakarsın yaptığı şeye. Herkes safını Türkiye’de gerçeğe bakarak
konumlandıracak.
MİT VE EMNİYET'E ÇAĞRI
-Size bunu yapanlarla hesaplaşacağınızı söylediniz. Nasıl
hesaplaşacaksınız?
Ben gazetecilik hayatım boyunca ölüm tehditleri alarak bu karanlık yapıları
yazdım. JİTEM’i Yeşil’i faili meçhul cinayetleri yazdım. Daha Susurluk kazası
olmadan bu çetenin Kürtler’i nasıl katlettiğini yazdım. Şimdi ben bana yapılan
bu tertibi yazmayacak mıyım? Yazacağım. Sadece ben yazmayacağım. Oda Tv
davasındaki tüm arkadaşlarımızın nefesleri bu tertipçilerin ensesinde olacak
hep. Duruşmada da söyledim. Bu sadece Oda Tv’deki gazetecileri ilgilendirmiyor.
Bütün meslektaşlarımızı da ilgilendiriyor. Eğer biz bu tertibi ortaya
çıkarmazsak yarın herkese yapılır. Eğer MİT cezaevinde yaşamını kaybeden
Kozinoğlu’na yapılan o tertibi ortaya çıkarmazsa yazıklar olsun onlara! Eğer
Türk Polis Teşkilatı, Emniyet Müdürleri Hanefi Avcı’ya yapılan bu tertibi ortaya
çıkarmazsa yuh olsun onlara!
Neyi affetmiyor?
… Benim en büyük değişikliğim oğlum. Ben oğlumu bebek olarak bıraktım. Genç
olarak buldum. Bunu da ilk olarak verdiği röportajda gördüm. Biz Aren’le ayda 45
dakika görüştük. O da zaten öpmekten koklamaktan öteye geçmedi. Sevgili Barış,
ben bana yapılanı insani olarak affedebilirim. Ama oğlumun, çocuklarımızın
gözlerindeki ışığı söndürdüler. Aileleri paramparça ettiler. Çocuklarımız
çocukluklarını yaşayamadan büyüdüler. İşte ben bunu affedemem.
KÖR TESTEREYLE BİÇİLEN İNSANLAR!
… Yorgunum. Uykusuzum. Ama asıl yorgunluğum yetmiş beş yaşında bir bilim
insanı Profesör Yalçın Küçük nasıl zindanda tutulur? Adam hayatı boyunca
araştırmaktan, teori yazmaktan, kitap çıkarmaktan başka ne yaptı! Neden hep
olağanüstü dönemlerde Yalçın Küçükler Doğu Perinçekler içeri alınıyor. 12
Mart’ta içeri alınıyorlar, 12 Eylül’de, aralarda içeri alınıyorlar. Şimdi yine
içerdeler. Son 50-60 yılda bu ceberrrut devlet fedakar, idealist insanlarını kör
testere ile hep biçti. Bugün Türkiye’nin düşünce ikliminin çölleşmesinin sebebi
budur. Bu vasatlığın, bu sıradanlığın, bu bayalığın sebebi bu aydın kıyımıdır
işte. Ve hala da bunu yapıyorlar. Yani iyisi ve kötüsüyle bu ülke bizim
hepimizin. Tek farkımız biri ısrarla zihniyet, düşünce katliamına devam ediyor.
Biz ise bin fikir yarışsın bin çiçek açsın felsefesine sahibiz. İleri demokrasi
lafla olmaz. Yalçın Küçükler, Doğu Perinçekler, Balbaylar, Fatih Hilmioğulları
korunarak olur. Burukluğum bu yüzden.
Yurt