Donanmayı basan savcıya komutandan kravat hediye!
Donanmaya baskın yapan savcılara komutandan denizci motifli kravat!
Gölcük Donanma Komutanlığı’na yapılan baskında neler yaşandığı ilk kez ortaya
çıktı
Donanmaya baskın yapan savcıya komutandan kravat hediye!
Yaklaşık iki yıl önce Gölcük Donanma Komutanlığı’na yapılan baskının
ayrıntıları ortaya çıktı. 6 Aralık 2010 günü dönemin İstanbul Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen tarafından yapılan baskında Kurmay Başkanı
olarak Tümamiral Semih Çetin refakat etti.
Aydınlık gazetesinden Mehmet
Bozkurt’un haberine göre Semih Çetin “Bir İhanetin Öyküsü” isimli kitabında
olayı şöyle anlattı:
Savcı Fikret Seçen Donanmaya gelmeden önce telefon ediyor. Dönemin Donanma
Komutanı Murat Bilgel denizde olduğu için telefona Kurmay Başkanı olarak
Tümamiral Semih Çetin yanıt veriyor. Bu görüşmeden 4 buçuk saat sonra Savcı
Fikret Seçen ve yanında Balyoz iddianamesini hazırlayan savcılardan Ali
Haydar’la birlikte geliyor. Savcılarla birlikte Donanma Komutanı Bilgel’in
odasına çıkıyorlar.
Semih Çetin yaşananları şöyle anlatıyor:
Komutandan ilginç sözler
“Gölcük Ana Üs Komutanı Tuğamiral Gündüz Alp Demirus da kendilerine usuller
gereği refakat ediyordu. Hep beraber Komutan’ın makam odasına geçtik. Komutan
beklenmedik ilk cümlesiyle Savcı’da kısa bir şaşkınlığa neden oldu: “Sizi
bekliyorduk. istihbarata geldiniz değil mi?”, “Bir ihbar üzerine geliyoruz.
Arama emrimiz var Amiralim. Ama ihbara göre bulmayı umduğumuz şeylerin sizinle
alakası yok. Sizin zamanınıza ait değil.” Komutan rahatladı. Ne de olsa
kendisini sıkıntıya sokacak bir şey olmadığını daha arama başlamadan öğrenmek
iyi bir şeydi. Daha sonra Savcı, Komutan’la özel görüşmek isteyince, diğer savcı
ve Üs Komutanı ile birlikte benim makamıma geçtik.”
Savcılar zıplıyor
Tümamiral Çetin Savcı Seçen’in ilk olarak İstihbarat Şube Müdürü’nün odasına
girdiğini belirtiyor. Savcının zemin üstünde zıplaması odada bulunan askerlerin
dikkatini çekiyor. Savcı Seçen gülümseyerek, “Amiralim biz bugün buraya bunun
için geldik. Aradığımız şey bunun altında.” diyor.
Çuvalların bulunması anını
Çetin şu sözlerle anlatıyor:
“Şaşkınlıkla bizim personele sordum: ‘Bunlar kalkıyor mu?’. Savcı onların
cevap vermesini beklemeden: ‘Evet, biz bunun için gerekli aparatı da yanımızda
getirdik’. ‘Komutanım, burası yükseltilmiş zemin. Altından kablolar geçiyor.
ihtiyaç olduğunda karoları kaldırıp burada çalışma yapıyoruz. Aynı aparatı biz
de kullanıyoruz’.”
“Vantuzla ilk karo kaldırıldığında karnıma bir ağrı girdi. Sarılarak aşağı yukarı bir kesekâğıdı boyutlarına indirilmiş o siyah çöp torbasının görüntüsü daha sonraki günlerde gözümün önünden hiç gitmeyecekti.
Savcı’nın sonradan eliyle kaldırdığı her karonun altından başka bir çöp torbası
çıkıyordu. Karnımdaki ağrı sancıya dönüşmüştü.
Savcı, Şube Müdürü’nden
başlayarak oradaki personele sırayla bu malzemelerden haberi olup olmadığını
soruyordu. Aldığı cevap hep aynıydı: “Hayır.” Bazıları da “ilk kez görüyoruz”
diye cevap veriyordu.”
“Manzara içler acısıydı. Daha sonra medyaya ‘Donanma’daki zuladan çıkan dokuz
çuval belge’ olarak servis edilecek olan çöp torbaları, ameliyat eldivenleri
giymiş Savcı tarafından bir cerrah titizliğiyle tasnif edilerek kayıt altına
alınıyordu. Torbalardan birisi zaten boştu. Büyük çoğunluğu da tamamen eski
kitap ve dergilerden oluşan çöp yığınından oluşuyordu. Neden bugüne kadar
saklandığına anlam veremediğim, üzerinde “iKK” yazılı DVD’ler, ses kasetleri ve
video kayıtlarının resmi belgeler olduğu anlaşılıyordu.”
‘Bunlar peşinde olduğum adamın gizlediği belgeler’
“Daha sonra kayıtlara 5 numaralı hard disk ve 1 numaralı CD olarak geçecek
olan dijital depolama aygıtlarına, aralarında benim de bulunduğum Balyoz Davası
sanıklarının hayatlarını değiştirecek sahte dijital belgelerin, içimizdeki
hainler tarafından konulmuş olabileceği o an aklıma bile gelmiyordu. Savcı’dan
hemen hard disk ve CD’lerin imajlarını talep ettim. ‘Amiralim, bunların Donanma
Komutanlığı’na ait olduğunu kabul ederseniz hemen veririm. Ama gördüğüm
kadarıyla bunlar benim peşinde olduğum adamın gizlediği, büyük olasılıkla suç
unsuru içeren belgeler’.”
“Tutanaklar imzalandı. Saat neredeyse gecenin 2′si olmuştu. Üs Komutanı’na,
savcılarla birlikte Komutan’ın makamına geçmelerini, benim de birazdan
geleceğimi söyledim. Durumu Ankara’ya rapor edecektim.”
Savcılara denizci motifli kravat
“Konuşmamı bitirip dışarı çıktığımda Genel Sekreteri Donanma Komutanlığı
amblemli hediye torbalarından biriyle görünce şaşırdım:
-Hayrola, nedir bunlar?
-Kravat Komutanım. Donanma Komutanı savcılara hediye edecek.
-Emin misin? Bir yanlışlık olmasın?
-Emir subayı şimdi telefonla söyledi. Komutan emretmiş.
Adeta nutkum tutulmuştu. Kimliği belirsiz bir ihbar mektubuyla, gecenin bir yarısı Donanma Karargâhını yerle bir eden savcılara, bugünün anısına denizci motifleri taşıyan kravat hediye edecektik.”
“Yapacak bir şey yoktu. Savcılar Komutan’ın odasındaydı. Bunları tartışmanın olanağı yoktu. Donanma Komutanı, “Sizi biraz üzdük bu akşam” diyerek gülümseyen Savcı’ya “Gerçekten çok üzüldüm” diyerek hediyesini takdim ederken sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.”
Aydınlık