Talan var ha beyler, talan..




YALAN, DOLAN, TALAN DOLU BİR YIL YAŞADIK…


'Ali ERALP '
2012 yalan, dolan, talan yılı oldu.

Ne diyordu Âşık İhsani:
“Düzenbazlar ellediler devleti /Talan var ha beyler, talan var talan /Demokrasi türküleri söylenir /Yalan var ha beyler, yalan var yalan…”
“Talan ve yalan…”

AKP iktidarının En kısa, en öz, en özet tanımı, tanıtımı bu olsa gerek…
El emeği, göz nuru Cumhuriyet birikimleri, bütçe açığını kapatma uğruna, yerliye, yabancıya “Yağma Hasan”ın böreği gibi dağıtıldı.

Bir yıllık kârlarına peşkeş çekildi.

Talana yalan eşlik etti. Yalana Talan…

Yalanla birlikte kamu malları, ormanlar, dereler yağmalandı.

Tüm yurt yüzeyinde yalan rüzgârları esti. Estirildi. Bu rüzgârlar zaman zaman kasırgaya dönüştü.

Şimdi bu “talanları ve yalanları” burada sıralamaya kalksak buna ne sayfalar, ne kitaplar, ne de defterler yeter.

Biz en iyisi bugün birkaç örnekle yetinelim ve en çarpıcı, en belirgin olanlarından başlayalım.
Başbakan bir konuşmasında:

“PKK ile görüşmedik, bunu iddia edenler şerefsizdir” dedi.
Bir başka konuşmasında:

“Ben görüşmedim, devlet görüştü” dedi.

Daha sonra da:
“Oslo’ya giden ekip benim talimatım ile gitti.”

“Emre Bey’i de (Eski MİT Müsteşarı Emre Taner), Hakan Bey’i (Fidan) de gönül rahatlığı içinde İmralı’ya gönderdik. Malum çevrelerin Hakan Bey’i hedef aldığı biliniyor. Hatası da olsa Hakan Bey’i harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz”
dedi.


Millet Meclisinden kaşla göz arasında kişiye özel yasa çıkararak Hakan Bey’i harcatmadı.

Ve yetkililerin verdiği bilgiye göre bu görüşmeler tam 5 kez tekrarlanmış.

Anlaşılan o ki, Başbakanın “PKK ile görüşmedik, bunu iddia edenler şerefsizdir” dediği sıralarda da terör örgütü temsilcileriyle bir araya gelinmiş, ortak kararlar alınmış.
Planlar yapılmış. Anayasa taslakları hazırlanmış.

Bugün dört duvar arasında tutsak edilen komutanlar, evinden barkından uzakta, canı, kanı pahasına, dağlarda cani çeteleri ile savaşırken, her gün onlarca şehit verirken, yetkililer bölücü militanlarla “mücadele yerine müzakere” yapıyorlarmış.

İkinci yalana gelince.

“Komşularla sıfır sorun politikası hedefliyoruz” dediler. Dediler demesini de şu an sorun yaşamadığımız, kavgalı olmadığımız tek komşumuz yok. Komşularla sıfır sorun politikası oluşturacaklarına, komşuluk ilişkilerini, dayanışmayı, dostluğu, ticareti sıfırladılar.
Sonra da ABD’nin talimatıyla, kırk yıllık “Esat”, RTE’nin dilinde oldu “Eset…”

Sanki Beşar Esat ailesi ile diz dize, el ele Bodrum’larda tatilleri biz yaptık. Resimleri biz çektirdik.

Sonra da füze kalkanları getirdiler. Patriotlar getirdiler. Silahları İran’a, Suriye’ye çevirdiler. Arkasından da eklediler:
“Kumandası bizde ve İran hedefimiz değildir.”

Ama ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton büyük elçiliklere gönderdiği bir bildiride, “Başkan, Savunma Bakanı Gates ve Genelkurmay Başkanlığı’nın, (…) İran’dan yönelebilecek tehditlere karşı iyileştirilmiş bir füze savunma sistemi kurulması yönündeki ortak tavsiyesini kabul etmiş bulunuyor” diyerek gerçeği ortaya koydu, yalancının mumu yatsıya kadar yandı.

Hangi taşı kaldırsak altından bir yalan, bir tertip çıkıyor. Düzmece 25 kuruşluk CD’lere, telefonlara sehven yüklenen telefon numaralarına, konuşmalara hiç girmeyeceğiz. Buna ne yerimiz ne zamanımız el verir…

Afyonda patlama oldu, 25 fidanımız can verdi, “Doğal Afet” dediler. Kimse gerçeğin ne olduğunu anlayamadı.

Sınırda 35 vatandaşı kimin öldürdüğü, emri kimin verdiği hâlâ meçhul.

Başbakan, bakanlar halkına yalan söyler mi? Yalanla, dolanla bir ülke yönetilir mi? 

Yönetilebilir mi?

Ilımlı İslamcılar iş başında olursa yönetilir. Yönetilir yönetilmesine de, nereye kadar?

Son olarak ODTÜ olayında da iktidarın başı ve yandaş medya, faşist saldırılara karşı direnen öğrencileri, halka ve polise “Taş, sopa, havai fişek ve Molotof kokteyli atan marjinal bir grup, 100-150 kişilik terörist bir topluluk” olarak tanıtmaya çalıştı.
Başbakana ve AKP iktidarına şunu hatırlatırız:

Gençlikle, hele hele ODTÜ gençliği ile uğraşmak hiçbir hükümete, hiçbir yönetime hayır getirmemiştir bugüne değin. Çoğu yıkılıp gitmiştir.

Çünkü onlar ne yandaş basının köşe yazarıdır, ne mali yaptırımlardan korkan vergi mükellefidir, ne de AKP milletvekilidir.

Onları korkutmak ve sindirmek kolay değildir.
Onlar halka direniş yolunu gösteren kutup yıldızlarıdır. Dağlarda yanan çoban ateşleridir…

Onların vatan sevgisi ile çarpan kocaman yürekleri vardır.
Onlar, Atatürk’ün gözü gibi koruduğu, kolladığı ve Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini emanet ettiği TÜRK GENÇLİĞİDİR.


Onlar, Kurtuluş Savaşı’nın Tıbbiyeli Hikmetleri, 27 Mayıs’ın Turan Emeksizleri, 68’in Deniz Gezmişleridir.

Onların vatanı BOP eşbaşkanlarına, ABD mandacılarına, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarına kapalıdır.
Yasak bölgedir.


Onların vatanında emperyalist Amerika’ya, kanlı NATO’ya yer yoktur…

Geçit yoktur…

 İlk Kurşun







➽ Paylaş:
“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..