Emekçileri parçalamak için..



EMEKÇİLERİN PARÇALANMASI İÇİN 
10 MİLYON İMZA


Mehmet AKKAYA
ÇSGB gittiği her ilde, “657 sayılı yasada köklü değişiklikler olacağını”, “Başbakan’ın talimat verdiğini” belirtiyor.

Taslak hazır.

Devlet memuru statüsünde sadece 350 bin kişi kalacak, 1 milyon 900 bine yakını sözleşmeli olacak.

Zorunlu rotasyona tabi tutulacaklar. Artık bir ilde çalışarak emekli olan memur kalmayacak. Yatağı sırtında ilden ile dolaşacak.

Performansa dayalı ücret ve sicil sistemi geliyor. Performansın tespitini ise büro amiri yapacak.

İşçilerin başına bela olan esnek çalışma memura da gelecek.

Devlet memuru yerine AKP’nin müritleri sistemi geliyor.

Sözleşmeli memur her an işten atılma korkusu yaşayacak, esnek çalışma ile emekli olması imkansızlaşacak.

Memur parçalanacak. Aralarında kör rekabet başlayacak. Sınıf kimliği tarumar olacak.

Memurun onuru ayaklar altına alınacak. Amirinin gözüne girmek için olmadık şaklabanlıklar yapmaya zorlanacak.

650 bini üye ile en büyük memur sendikası olan Memur-Sen, devlet memurunun güvencesi yok edilmek istenirken neden sesini çıkarmaz?

***

Memurun temel haklarının kaldırılmasını görmeyen sendika, şu sıra harıl harıl çalışıyor. Yollara düşmüş, imza topluyor.

Memur-Sen’i, memurun en temel hakları yok edilirken görmeyecek kadar meşgul eden bu imza kampanyası nedir?

Devlet memurunun özlük hakları, yasaların iyileşmesi için ya da ücret yetersizliği mı?

Suriye’den gelen eşkıyalar, ülkemize sokulan Patriotlar, ya da işçilerin ve mühendislerin geleceğinin karartılmasına karşı sınıf kardeşleriyle dayanışması için mi?

Hiçbiri değil.

‘Özgürlük’ için bu… Kampanyanın simgesi, özgürce uçan rengarenk kuşlar.

Ne özgürlüğü?

Türbanın kamuya da sokulması için hükümete destek çalışması.

Hükümete ilk destekleri bu değil. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Bu iktidar iş başına geldiği günden beri de başörtüsü yasaklarının kalkması, katsayı engelinin kalkması, millet iradesi, yargının Türk milleti adına karar veriyor olması, ortak akıl mitingleri, referandumda evet çıkmasına öncülük etmek gibi birçok çalışmanın içinde yer aldık” diyor.

Kampanyasının adı “kamuda kılık kıyafet özgürlüğü”

Özgürlük dedikleri, türbana özgürlük, kravatların yakaya değil, bele bağlanması.
Özgürce uçan kuşlar ise, türbanlı kadın resmi oluşturuyor.

Özgürlük esarete dönüşüyor. Beyinler tarikat şeyhlerine teslim edilecek.

Dinsel, etnik ya da yöresel kimliklerin kıyafetlere kadar uzanması, sınıfı birleştirir mi, yoksa hücrelerine kadar parçalar mı?

Bir sendika bunu nasıl düşünemez?

Toplumun en yüksek bilinci olan işçi sınıfı bilincinin, kör, bencil ve ortaçağa uzanan kaygılarıyla parçalamasını nasıl savunabilir?

Özgürlük dediklerinin, memuru, tarikatlara, etnik yobazlıklara ve kapitalizmin çürümüşlüğüne teslim etmek olduğunu görmez mi?

Savunulan özgürlüğün, cumhuriyet devletini çürütmek olduğunun farkında değiller mi?
Belki de farkındalar.

Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, memurnet’teki söyleşisinde eski Milli Eğitim Bakanı hakkında şöyle diyor: “Ömer Dinçer dünya görüşü olarak yüzde 100 bizden bir insan.”

Ömer Dinçer, “Bilgi ve Hikmet Dergisi”nin Güz-1995 tarihli 12. sayısında yayımlanan konuşmasında şöyle diyor: “Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine İslam’la bütünleşmesinin gerekli olduğu inancını taşıyorum. Devleti ve toplum hayatını yönetmek için yeni bir anayasa’ya ihtiyaç yoktur, anayasa vardır, bu da İslam anayasası olan Şeriat! “Devleti ve egemenliğini ele geçirmeyi düşünmeyen bir islami anlayış olamaz!”

Memur-Sen, yanılgı içinde değil ve ne yaptığını biliyor mu yoksa?


➽ Paylaş: