Ergenekon tertibine meydan okudular..

Türkiye'nin bağımsızlığına kasteden Ergenekon Tertibi bugüne kadar hep yüksek mahkeme duvarlarının arkasına gizlenmeye çalışıldı. Peki, yüz binlerin jandarma barikatını yardığı 13 Aralık günü duruşma salonunda neler oldu? Avukatlar mahkemeye ne söyledi, hakimler avukatların üzerine robocopları nasıl gönderdi. İşte ilk kez yayınlanan tarihi görüntülerle bu soruların yanıtını veriyoruz. İşte avukatların duruşma salonunda hukuksuzluğa karşı tarihi direnişi ve sonrasında yaşananlar...

 13 Aralık Ergenekon Mahkemesi’nde avukatların tarihi direnişi


 13 Aralık'ta Silivri'de tarihi bir direniş yaşandı. Cezaevi önünde toplanan yüzbini aşkın yurttaş Ergenekon tertibine meydan okudu.

Dışarıda bu görüntüler yaşanırken, duruşma salonunda da bir hukuk direnişi vardı. Avukatlar mahkemenin hukuksuz uygulamalarına sessiz kalmadı; direndi, sesini yükseltti.


Mahkeme ise savunma avukatlarını jandarmalarla bastırmaya çalıştı. Robocop kıyafetli jandarmalar duruşma salonuna alındı, avukatların önüne dizildi. Bu uygulama hukuk tarihine karabir leke olarak yazıldı.

Tertipçiler, Ergenekon duruşmalarında yaşananları sürekli kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalıştı. Ergenekon hakimleri, duruşma görüntülerinin yayınlanmasından o kadar korkuyordu ki, o görüntüleri kendi açtırdıkları davalara delil olarak bile göndermediler.
Ulusal Kanal, sır gibi saklanan o görüntülere ulaştı. İşte 13 Aralık'ta duruşma salonunda yaşananlar...

Avukatlar beyanda bulunmak için söz talep ediyor, ancak İstanbul Özel Görevli 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti bildiğini okumakta kararlı....

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, söz isteyen avukatları bağırarak susturmaya çalışıyor.
“Avukat Bey lütfen oturur musunuz. Vural Bey lütfen. Avukat Bey oturur musunuz! Ayakta olan avukatlar otursun..”

Özese, duruşma tutanaklarına "söz isteyen avukat yok" ifadesini yazdırmak istiyor. Bu durum avukatların olduğu kadar izleyicilerin de tepkisini çekiyor.

“İlgili avukatlara sorduk, her hangi bir talepleri olmadı.”

Çabalar sonuç vermeyince Özese, çareyi jandarmayı göreve çağırmakta buluyor. Jandarma savunma avukatlarının önüne etten duvar örüyor.

“Başkan: Bu konuda söz istedikleri anlaşıldı ancak verilmedi. - İzleyiciler: Şimdi Askerler geldi. Bak bak bak askerler geldi.”

Saatlerce süren mücadele sonuç veriyor. Avukatlar, söz almayı başarıyorlar. Başkan, tüm avukatları temsilen bir kişiye, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'e, sadece 5 dakikalığına söz veriyor.

Küçük'ün konuşması kısıtlamanın esas nedenini ortaya koyuyor.

“7 Günlük yasal süreye uymuyorsunuz. Robocoplarla burdan avukatları çıkartılması tehditini mahkeme heyeti olarak avukatların üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanıyorsunuz. Burada söz isteyen avukatların karşısına 8 tane jandarmayla gözdağı vermeye çalışıyorsunuz. Kamuyu yok sayarak, salondan atarak adil bir yargılama yaptığınızı iddia ediyorsunuz. Dışarıdaki kalabalıktan korkarak, yüzbinleri yok sayarak, buradaki seyircileri salondan atarak, buradaki avukatları salondan atarak yargılama yapamazsınız.”

Ve Küçük'ün mikrofonu 5 dakikalık süre bile bitmeden kapatılıyor.

Mahkeme Başkanı Özese, avukatlara söz vermeme kararlığını anlatmak isterken, hukuk tarihine geçecek bir açıklamaya imza atıyor.
“ Avukatlar bakın, Avukat Ahmet Bey... Avukatlar her duruşmada konuşamaz...”

"Avukatlar her duruşmada konuşamaz" sözlerine avukatlarla, izleyiciler bu sözlere alkışlarla ve sıralara vurarak tepki gösteriyor. Hakimler, yeni birleşen iddianameyi okumak istiyor ancak, avukatların direnişi bir türlü kırılamıyor.

Mahkeme Başkanı ise çareyi gene jandarmalardan yardım istemekte buluyor. Avukatların salondan çıkarılması için jandarmaya talimat veriliyor.

Bu talimat avukatından milletvekiline, gözlemcisinden izleyicisine tüm salonun ayaklanmasına neden oluyor...

Salondaki direnişi bir türlü kıramayan heyet, duruşmaya ara vermek zorunda kalıyor...
“Bakın iddianamenin okunmasına ara verdik. Naip hakim incelemesi okunacak lütfen dinleyin. Saatin 15.30 olduğu görüldü duruşmaya ara verildi.”



Ulusal

➽ Paylaş: