Kukla savaşları!
AKP ve Cemaat arasında yaşanan gerilimin köşe yazılarına yansıması ile çıkan polemik, tarafların yazılarıyla tam gaz devam ediyor...Cemaat yazarları birbirine düşürdü!
Türköne'den 'parti mezarlığı' hatırlatması
Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne dünkü yazısında “Cemaat mi parti mi” diye sordu ve yanıtını Cemaat'ten yana kullandı. Türköne yazısında “Tekke ve zaviyeler kapatılınca, bireylerin toplumsallaşma kanallarının kapılarına birer bekçi konulmuş oldu. Sonuç? Kendi tarihsel ve doğal toplumsal çevresine yabancılaşmış ve bugün kendisini savunmasız gören seçkin azınlıklar dışında bu yasak kimseyi etkilemedi" dedi.
AKP'ye de mesaj veren Türköne, "Kaybetmemek kazanmak demek değildir. Böyle bir karşılaşmada, toplum da, onun örgütlü hali olan cemaat de kaybetmez. Kazanamayacak olan ise her zaman partilerdir. Hiçbir siyasetçi kazanamayacağı savaşa girmez. Cemaatler bin yıldır devam eden canlı bir gelenek, öbür tarafta kısa ömürlerinden parti mezarlığına intikal eden çok sayıda siyasî partimiz duruyor” dedi.
Bulaç: Cemaatlerin kararlarda etkili olması haktır
Ali Bulaç, dün bir sosyolog olarak kaleme aldığı Cemaat ya da STK farkeder mi? sorusuna bugün de “Cemaatların alanı” başlığıyla yayımlanan yazısında sürdürdü. Bulaç “Herhangi bir baskı ve çıkar grubu ya da stk gibi eğer cemaatler de vergi verip oy kullanıyorsa karar süreçleri üzerinde etkili olmak isteyebilirler, bu bir haktır” ifadelerini kullandı.
Ünal: Cemaat partileri eskitip varlığını sürdürür
Ali Ünal “Din, cemaatler ve siyaset” başlıklı yazısında, “Cemaatler, tarikatlar, en has ve gevşek dokulu sivil toplum kuruluşları olduğu gibi, varlıklarını Kıyamet’e kadar sürdürecek ve İslâm’ın on dört asırlık tarihinde yüzlerce iktidarı ve siyasî partileri eskittikleri gibi, yine yüzlerce iktidarı ve siyasî partileri eskiterek varlıklarını devam ettireceklerdir” diye yazdı.
Ekrem Dumanlı: Çekilin aradan
Ekrem Dumanlı da “Yahu siz bir çekilin aradan” başlıklı yazısında, “Zerre kadar dava çilesi çekmemiş fitne cambazlarının kurduğu çadır tiyatrosuna gerek yok. Şahsi menfaatleri uğruna belli yerlerde mevzi tutmuş kişilerin yol haritası çıkarmasına da gerek yok. Sosyal gerçekliği olan bir kitle ile siyasi gerçekliği olan bir partinin kendine mahsus iletişim yolları vardır daima. Bazı sorunları bahane ederek egolarını tatmin edenler hem sırtını dayadıkları yapıya hem Türkiye'ye zarar veriyor. Üstelik sakil de kaçıyor. O yüzden işgüzar birilerine, “Siz çekilin aradan kardeşim; riyakârlığın âlemi yok!” demek gerekiyor” dedi.
Alkan: Artık 'kendimizi anlatamadık' demeyelim
Ahmet Turan Alkan ise “Neyse odur” başlıklı yazısında “Yeri gelmişken ilâve edeyim: 'Biz bazı arkadaşlara kendimizi iyi anlatamamışız' gibi bir hüsniniyetle yeni polemikler açılmasını da kendimce pek isâbetli bulmuyorum. Neticede yıllardan beri herkesin gözü önünde ve kamunun denetimi altında çalışıp didinen bir topluluk hakkında bilinmeyen hiçbir şey kalmamıştır” ifadelerini kullandı.
soL