AKP'nin pisliğine “yayın yasağı”
Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'ın adının geçtiği II. Rüşvet Çarkı soruşturması için yayın yasağı kondu. YURT'a konuşan ÇGD Başkanı Ahmet Abakay ve gazetemiz Yazarı Ayşenur Arslan, “Gerçekleri asla saklayamayacaklar” diyerek duruma tepki gösterdi...Yolsuzluk haberlerine yayın yasağı
Yurt Gazetesi'nin günlerdir haberleştirdiği yolsuzluk ve rüşvet çarkı operasyonlarını örtbas etmek isteyen AKP Hükümeti harekete geçti. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ve bir çok iş adamının adının karıştığı II. Yolsuzluk soruşturması dosyası ile önceki gün mahkeme kararıyla şüpheliler hakkında “yayın yasağı” kondu.
Karar gereğince, yolsuzluk ve rüşvet çarkı soruşturmasına ilişkin haber niteliği taşıyan yayınlar dışında, her türlü haber, röportaj, eleştiri ve dosyanın içeriğiyle ilgili yayının yapılması bu şekilde engellenmiş oldu.
'HOŞGELDİN YENİ KENAN EVREN'
Bu yasakla birlikte yazılı ve görsel basın yayın kuruluşlarına bir uyarı verildiği, soruşturmacı ve araştırmacı gazeteciliğin önüne geçilmek istendiği ifade edildi.
Her gün yeni bir skandalla karşılaştığımız yolsuzluk ve rüşvet çarkı dosyasına konan yayın yasağını 12 Eylül Kenan Evren darbesi dönemine benzeten Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, “Yargının Başbakan'ın kuklası” olduğu ifadesini kullanarak şunları söyledi:
“Hoşgeldin yeni Kenan Evren genelgesi diyorum bu yasağa. Ben 12 Eylül darbesi öncesi ve sonrası gazetecilik yaptım. Bu tür yayın yasakları o zamanlar çok gelirdi. 'Faşist darbedir, her şey olur' der, karşı çıkar ve tepki gösterirdik. Aradan bunca zaman geçti Başbakan Erdoğan konuşmasında diyor ki, 'Kim yolsuzluk yaptıysa evladım dahi olsa reddederim.' Bende diyorum ki, bu yargı, savcı ve mahkemeler senin elinde oldukça senin çocuğunun soruşturması yapılamıyor. Onun suçlu olup olmadığına mahkemeler değil, babası karar veriyor. Üstüne de bu yasak geliyor. Evlatlıktan reddetmesin çocuğunu, o çocuk bunları tek başına yapmadı çünkü. Bu kararları veren Başbakan kendisi bir düşünsün. İntihar mı eder. Yoksa çocuk bunu babalıktan mı reddeder. Harakiri mi yapar. Ülkeyi mi terk eder. Onları ben bilmem. Burada muhatap Başbakan ve ona bağlı savcılar, yargıçlardır. Aslında ben o görev alan savcıların, ve yargıçların çocuklarına acıyorum. Bu çocuklara 'Senin baban hükümetin kuklası olmuş' diyeceklerdir. Darbeci ve yasakçı hükümetin uygulayıcısı oldukları sebebiyle.”
'GERÇEKLERİ ÖRTEMEZLER'
Yasağa tepki gösteren Yurt Gazetesi Yazarı Ayşenur Arslan ise, yaşanan gelişmeleri hayretle takip ettiğini belirterek,
“Yasak, sansür, baskı, otosansür bunların bile artık içi boşaldı. Yolsuzluk haberlerine ve bu soruşturma kapsamındaki gelişmelere yasak gelmesinin izah edilebilir bir yanı yok. Sadece ve sadece korkunun işaretidir. İktidar ve bu yayın yasağını koyan iktidarın aygıtı gerçeklerin ortaya çıkmasından korkuyor demektir. Doğrusu korkularını bu kadar açık izah etmiş olmaları onlar adına çok acıklı ve çok hazin. Ama aynı zamanda bütün kurumlarıyla ele geçirmeye çalıştıkları için Türkiye açısından da çok acıklı ve çok hazin. Şunu bilmeliler ki, haberi, gerçekleri asla saklayamıyorlar ve saklayamayacaklar. Bu hiçbir dönemde mümkün olmadı. Hele bu yeni çağdaş teknolojilerde asla mümkün olmayacak. Üstelikte fısıltı gazetesine emanet ettikleri haberler, belki abartılarak yansıyacak. Hem bu kadar korkmalarını ve önlerini göremeyişlerini hayretle izliyorum” diye konuştu.
İran'daki sansür, Türkiye'dekinden önemli!
Demirören'lerin eline geçtikten sonra AKP yanlısı yayın izleyen Milliyet gazetesi dünkü nüshasında, İran'da yolsuzluk haberlerine yayın yasağı getirilmesini sayfa manşetinden haberleştirirken, Türkiye'de yaşanan aynı durumu sayfanın dibinde küçük haber olarak gördü. Milliyet'in bu tutumu sosyal medyada tepkiye neden oldu. Twitter'da 'gazetecilik bu değil', Milliyet “İran'da mı çıkıyor” yorumları yapıldı.