3 milyar Euro’ya “Kayseri pazarlığı” yapan Zengin ülke!..
IMF’ye borç verecektik!..
Mehmet TÜRKER

Saraylarımız, köşklerimiz var…
Para gani!..
Bolluktan parayı nereye harcayacağımızı bilmiyoruz…
Arap yağı bol bulunca başına sürermiş, biz de o hesap paraları havaya savuruyoruz…
Ama Suriyeli sığınmacıları 3 milyar Euro’ya satışa getirmek için Kayseri pazarlığı yapıyoruz!..
Devlet idaresini “Kayseri pazarlığı” düzeyine getiren işportacı durumuna düşürüyoruz!..
* * *
Hani biz, IMF’ye tam 5 milyar dolar borç verecek duruma gelmiştik?!.
Tayyip Bey miting alanlarında iftiharla anlatmıyor muydu?..
İktidar, IMF’ye borcumuzu ödemiş, üste para verecek zenginliğe ulaştırmıştı
ülkeyi…
Gerçi “sat sat ye” anlayışıyla cumhuriyet döneminin bütün sanayi işletmelerini ölmüş eşek fiyatına satmış, bunun bir kısmıyla IMF’ye borç ödenmiş, bir kısmı da çarçur edilmişti ama…
Sonuçta IMF’ye 5 milyar dolar borç verecek duruma gelmiştik…
Bu durumda olan bir ülke 3 milyar Euro için “Kayseri pazarlığı” yapar mı?..
* * *
Hem sonra “Kayseri pazarlığı” ne
demek?..
Davutoğlu Ahmet, “Kayserili eşeğini boyar da satar” gibi hileci ticareti hatırlatmaya mı çalışıyor?..
Böyle bir pazarlıkta Kayseri adını kullanmak, onurlu Kayseri insanlarını küçük düşürmektir…
Ben Kayserili olsam, Davutoğlu Ahmet hakkında, hakaretten suç duyurusunda bulunurum…
3 milyar Euro için Türkiye Cumhuriyeti Devleti küçük düşürülmüş, diplomaside oyuna getirme, faka bastırma gibi bir düzey kullanan ülke durumuna getirilmiştir!..
* * *
En iyisini CHP lideri Kılıçdaroğlu
söyledi:
“Biz 6 milyar Euro verelim, Suriyeliler onlarda kalsın”
Evet, onlardan 3 milyar Euro dileneceğimize, 3 milyar fazlasıyla 6 milyar Euro’ya Suriyeli sığınmacılara onlar baksın!..
Biz zengin ülkeyiz, hatta bir 6 milyar Euro daha verelim, Türkiye’deki 2 milyon 780 bin sığınmacıyı da onlara
gönderelim!..
* * *
Yunanistan, Almanya, gibi ülkeleri geçelim, Norveç, İsveç, Danimarka gibi Kuzey Avrupa ülkelerinin Suriye ile ne alakası var?..
Bizim ülkemizin başındakiler Suriye’nin içişlerine el atmışlar, Esad’ı devirme takıntısıyla ülkeyi kepçelemişler, muhalifleri eğitip donatmışlar ve sonunda 3 milyona yakın Suriyeliyi kucağımızda bulmuşuz…
Bundan Oslo’da, Bergen’de yaşayan insanlara ne?..
Üstelik “Kardeşlerimiz, ne kadar gelirlerse gelsinler, kollarımızı açtık” diye hava basmışız, sonra da 3 milyar Euro’nun peşine düşmüş, ağlaşıyoruz…
İsveç’te yaşayanlar da “Suriye’den, Suriyeliden bana ne?” diyor…
Zaten çoğu da Suriye’nin haritada yerini gösteremez!..
* * *
Kişi başına milli geliri 9 bin doların altına düşmüş Türkiye’de nüfusun üçte ikisi açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor, ama ne gam…
IMF’ye borç verecek duruma gelmiş zengin ülkeyiz…
Parayı verelim düdüğü çalalım!..
Bir medrese eksikti!..
Maşallah öyle bir Diyanet İşleri Başkanı var ki…
“İçine girince kendimi mezara girmiş gibi hissediyorum” diyerek iade ettiği son model Mercedes’in şimdi daha lüksünden aşağı inmiyor…
Yani çağa, lükse, şatafata o kadar uyumlu…
Ama kafa medreselerde…
Medreseler yasal statüye kavuşturulmalıymış…
Cumhuriyet okullarını imam hatip yapmaları yetmedi, medrese eğitime
geçilecek…
Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine medreselerden yetişenler çıkaracak…
Mehmet Görmez madem eskiye bu kadar meraklı, o lüks Mercedes’ten insin, at arabasına binsin!..